Foto: Meral Özdemir (AA)
Dicle Üniversitesi Kongre Merkezi'nde düzenlenen
'Uluslararası Diyarbakır Surları Sempozyumu', dün
gerçekleştirildi. Sempozyumun açılışında konuşan Diyarbakır Valisi
Mustafa Toprak, Diyarbakır Surları'nın tam olarak ne zaman ve
kimler tarafından yapıldığının bilinmediğini, üzerinde, kentte yaşamış bütün
medeniyetlerin imzasını taşıdığını anımsatarak, gelip geçen her medeniyetin
kendinden bir iz bıraktığını kaydetti. Vali Toprak, göçün iyi bir şekilde
yönlendirilemediğini belirterek, ''Göçleri yönetemeyen bir toplumun şüphesiz ki
onun doğuracağı sonuçlara da katlanması kaçınılmazdır. Maalesef surlarımız da
bundan nasibini almış, çarpık kentleşme neticesinde görselliğini kısmen
kaybetmiştir'' dedi.
Diyarbakır Surları'nın yeniden görkemli günlerine geri dönmesi için önemli
çalışmalar başlatıldığını anımsatan Toprak, başta Cumhurbaşkanı Gül ve Kültür
Bakanlığı katkılarıyla yürütülen çalışmaların yavaş yavaş yerel yönetimlerin de
katkısıyla meyvelerini vermeye başladığını dile getirdi. Vali Mustafa Toprak,
uygulanan projeler sayesinde Diyarbakır'ın bir turizm şantiyesine dönüştüğünü ve
yapılan işlerin tamamlanmasıyla kentin adeta bir müze şehri olma statüsüne
kavuşacağını belirterek, DÜ tarafından düzenlenen birçok etkinlik sayesinde kent
ve özellikle surlara dair önemli bir farkındalık oluştuğunu bildirdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman
Baydemir: Çok şükür bugün Diyarbakır'da 1930'ların algısı yok
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de, Diyarbakır
surlarının her şeyden önce bir korunma bendi değil, bir medeniyet yarattığını
ancak bu medeniyetin sur içerisinde koruduğu insanlar tarafından zarar gördüğünü
söyledi. ''Nasıl bir paradoks- siz medeniyeti, insanları, insanlığı koruyorsunuz
ama bir müddet sonra koruduklarınız size zarar veriyor'' diyen Baydemir, şöyle
devam etti: ''1930'larda sur, burçlar yıkılmaya
çalışılıyor. Neden- Diyarbakır hava alsın diye. Fransız Albert Gabriel'i burada
anmak istiyorum. Onun girişimleri ile Ankara'dan bu yıkım işleri durduruluyor.
İşte perspektif ve işte vizyon. Neyi niçin yaptığımızı bilebilmek. Sadece bugünü
değil, yüzyıl sonrasını zikredebilmek, fikriyatını kurabilmek. Bunun için çok
önemli bir noktadır vizyon dediğimiz mesele. Çok şükür bugün Diyarbakır'da
1930'ların algısı yok. Vilayeti, belediyeleri, üniversitesi, STK'ları ve halkı
ile birlikte bunun önemine, bunun değerine vakıf durumda. Bundan sonra sonra
yapılması gereken bu ortak akılla, ortak eyleme geçebilmektir. Bana göre artık
bu sempozyum eylemi başlatmaktır.'' Göç
ve surların dibindeki kaçak yapılaşma
Baydemir, Dağkapı Meydanı, Gazi Caddesi, Yeni Kapı Sokak, Melikahmet Caddesi
ve Mardin Kapı'da, Surp Giragos Kilisesi'nin onarımı, Cemil Paşa Konağı ile
İzzet Paşa Caddesi'nde restorasyon ve çalışmalar yaptıklarını anlattı. Bugün,
dünden çok daha ileri bir mesafede olduklarına dikkati çeken Baydemir, sözlerini
şöyle sürdürdü: ''1990'lardaki yoğun göçte
insanlar yerlerini terk ettiler. Sadece sonuca bakarsanız mekanik akıl yanlışa
sevk edebilir. Neden ve sonucu birlikte yani vicdan ve aklı ortaklaştırarak,
yaklaşım geliştirmeliyiz. Bu insanlar gelip surlara sığındılar. Bin, 2 bin yıl
önce, 4 bin yıl önce insanlığın yaptığını yaptılar. Kendilerini güvenliğe almak
istediler onun için sırtlarını sura verdiler. Orada barakalar yaptılar ve bir
müddet yaşamlarını öyle idame ettirdiler. Bir kez daha mağdur etmeden o
barakaları başlarına yıkmadan alternatifler üretme çabası içerisindeyiz. Ortak
akıl ve ortak çabayla şu anda yapıların yüzde 50'si yıkıldı, kamulaştırma oranı
yaklaşık yüzde 70'e ulaştı. 6 ay daha devam edebilir ama kimsenin kafası
kırılmadan, burnu kanamadan o bölgenin tamamı boşaltılacak. Dolayısıyla
üretiğimiz bütün politikalarda, insan-mekan, mekan-insan ikilisini ve ilişkisini
asla birbirinden ayrık ele alamayız.''
ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen: Düşmanı yıldıran surları
biraz halletmiş gözüküyoruz
Sempozyumda konuşan ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin
Sözen ise toplumsal tarih ve ilişkilere bakmadan onun ucundaki
sonuçlara bakmanın kendilerini sağlıklı bir yere götüremeyeceğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Sözen, şunları söyledi:
|