Ankara Anakent Belediye Meclisi,
mahkemelerden çıkan yürütmeyi durdurma kararları doğrultusunda, 'Dikmen
Vadisi 4. ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi'ni iptal etti. 'Barınma
hakkı', 'insanca bir yaşam' ve 'güvenli bir gelecek' için yıllardır mücadele
eden, nice güçlüklere göğüs gerip, ağır bedeller ödeyen Dikmen Vadisi
halkı, 'rantsal dönüşüm' adını verdikleri projenin iptal kararını büyük
bir mutlulukla karşıladı.
Ankara'nın Dikmen Vadisi bölgesinde, Anakent Belediyesi'nin 2006'da
başlattığı ve yöre halkınca 'rantsal dönüşüm' olarak nitelendirilen,
'kentsel dönüşüm projesi', Dikmen Vadisi halkının 'kararlı'
mücadelesiyle iptal edildi. Ankara Anakent Belediye Meclisi, 15.02.2009
tarihinde aldığı 1408 numaralı kararla, 'Dikmen Vadisi 4. ve 5. Etap Kentsel
Dönüşüm Projesi'ni iptal etti. Belediye Meclisi'nin aynı tarihli, 1413 ve 1414
sayılı karaları ile de, proje kapsamındaki ilgili planlar ve projeye bağlı
sıralı işlemlerin tümü hakkında iptal kararı onaylandı. Belediye Meclisi?nin
iptal kararında, 'proje kapsamında uygulanan kamulaştırmalardan vazgeçilmesi,
yapılan kamulaştırmaların iptal edilmesi ve bedeli üç ay içinde iade edilmek
kaydıyla kamulaştırılan taşınmazların sahiplerine iade edilmesi, konut karşılığı
sözleşme yapan gecekondu sahiplerinin ödedikleri bedelin kendilerine iadesi,
plan bazında da tamamen uygulama öncesi duruma dönülmesi' maddelerine yer
verildi.
Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu Hukuk Danışmanı Ender
Büyükçulha, Dikmen Vadisi halkının, belediyenin dayattığı 'tek yanlı'
ve 'adaletsiz' koşulları kabul etmediklerini belirterek, "Yoksul gecekondu
halkının direnişi ve kente karşı sorumluluk bilinciyle davranan duyarlı kişi ve
kurumların çabasıyla bu iptal kararı alınmıştır" dedi. Büyükçulha, iptal
kararının yalnızca yörede yaşayan binlerce 'yoksul emekçi insan' için değil,
kent için de son derece olumlu bir kazanım olduğunu söyledi. İptal edilen
projenin, 'yöredeki ranta vahşice el koyma' ve 'onu yandaş sermayeye pazarlama'
amacı güttüğüne dikkat çeken Büyükçulha, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Proje, Dikmen Vadisi halkının iradesini, insani talep ve beklentilerini
tamamen görmezden gelen, yöre halkına ve ilgili sivil kurumlara hiçbir söz,
yetki ve karar hakkı tanımayan, demokratik toplum gereklerinin uzağında,
dayatmacı, dışlayıcı bir yerel yönetim anlayışının ürünüdür. Projenin yaşama
geçirilmek istendiği Yukarı Dikmen Vadisi, yeşil bitki dokusu ve coğrafi
özellikleri ile Ankara için vazgeçilmez doğal bir değerdir. Vadi halkı, yöreye
yerleştiği 70'li yıllardan bu yana kendi elleri ve emeğiyle var ettiği, bu yeşil
bitki dokusunu savunmayı, öncelikli bir görev ve sorumluluk olarak görmüştür.
Halen de görmektedir. Zengin kesimin lüks yaşam özlemlerini tatmin etmek ve
yandaş sermayenin kasasını doldurmak adına bu doğal çevreyi betonlaştırmaya
çalışan rant çetelerinin bu hevesi kursağında kalmıştır".
Evlerinize geri dönün
Barınma Hakkı Bürosu yetkilisi Tarık Çalışkan da,
“Yaşanabilir bir konut, insanca bir yaşam ve güvenli bir gelecek” umuduyla yola
çıktıklarını vurgulayarak, mücadaleye devam edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Çalışkan, “Proje kapsamında sözleşmeleri imzalamak zorunda kalan ve evlerini
terk eden komşularımızı kucaklamaya, onlarla birlikte yeniden bir aile olmaya
hazır olduğumuzu bu vesile ile belirtmek isteriz” dedi. Çalışkan, evlerini terk
etmek zorunda kalan komşularına, “Gelin. Evlerinize, vadinize dönün” çağrısını
yaparak şöyle konuştu:
“Gelin. Komşuluğumuzu, kardeşliğimizi, yoldaşlığımızı yeniden kuralım. Çözüm
istiyorsak, hepimiz için ve hepimizin söz, yetki ve karar sahibi olacağı bir
çözüme ulaşalım. Rant çeteleri, bizlerin, yeni bir kentsel dönüşüm saldırısı
karşısında artık eskiye göre çok sayıda duyarlı kişi ve kurumun desteğine sahip
olduğumuzu da bilmelidir. Yalnızca vadi halkı değil, artık bütün Ankaralılar,
Dikmen Vadisi’nin yağlamanmasına ve bu kentin sakinlerinden kaçırılmasına göz
yummama kararlılığındadır.”
‘Yaralarımızı sarma zamanı’
Dikmen Vadisi sakinlerinden Ali Şenol ise, “Şimdi
yaralarımızı sarmanın ve geleceğe umutla bakmanın zamanı” diyerek şunları
söyledi: “Şimdi, 4 yıldır bizden esirgenen olağan bir yaşamı; rant amaçlı
kentsel dönüşüm dayatması, sözleşmeleri imzalama baskısı, yıkım tehdidi ve polis
sireni olmadan yaşama zamanı. Ama öncelikle, hiç olmazsa birkaç gece olsun,
çocuklarımız yataklarında o çocukça düşleriyle uyusun. Hiç kimse konuşmasın
artık. Ne Melih Gökçek, ne Belediye Meclisi, ne o büyük inşaat firmaları, ne
yabancı kredi kuruluşları, ne yıkım ekipleri, ne polis, ne zabıta... Bırakın
birkaç gece olsun uyusunlar... Kazandıysak eğer, onca bedel ödediysek en azından
bunu hak etmedik mi?”
|