anayi bölgesindeki 118 dericiden 108'i, atıklarını tarım ve hayvancılık yapılan arazilere gömüyor. İlçe belediyesi ve çevre yetkilileri çaresiz. Çorlu Deresi de can çekişiyor.
Tuzla'daki zehirli varillerle ilgili tepkiler dinmemişken Çorlu'da da, Deri Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (DOSB) 'katı atıkların' ilçe belediyesinin çöplüğü dışındaki yeşil alanlara bırakıldığı ortaya çıktı. İlçe Belediye Başkanı Altan Ersin, "Belediyeye 100 YTL ödememek için derileri araziye gömüyorlar" dedi.
Çorlu'da, 118 deri fabrikası ve bir de atık kâğıt fabrikasını içeren DOSB, ilçedeki tüm fabrikaların sekizde birini oluşturuyor. Çorlu Deresi'nin kenarında kurulu işletmelerde yılda 25 milyon küçükbaş, 50 bin ton da büyükbaş hayvan derisi işleniyor. Deri üretiminin yüzde 37'sini yapan bölgede 10 bin işçi çalışıyor, günlük 40-50 ton katı atık çıkıyor.
Ersin, DOSB'daki deri fabrikalarının katı atıklarını belediyeye ait bertaraf tesislerine vermediğini belirterek, şunları söylüyor: "Bölgedeki 8-10 fabrika dışındakiler katı atıklarını özel araç ve kamyonlara yükleterek, boş yeşil alanlara boşaltıyor ya da gömüyor. Bizim 100 YTL'lik nakliye parasını ödemeyip daha ucuza taşıtmak için böyle yapıyorlar. Biz altı ay önce Hıdırağa Mahallesi'nde, deri atıklarının gömüldüğü bir araziye baskın yaptık, daha önce gömülmüş ve hâlâ gömülen atıkları tespit ettik. Çiftçi ile anlaşmışlar, adam da arazinin bir bölümüne bunları gömülmesine müsaade ediyormuş. Bu bölgedeki faaliyetleri durdurduk, fakat atık deriler hâlâ çeşitli yerlere dökülüyor. Bizim bir aracımız gün boyu şüpheli bölgelerde geziyor, arazimize atık boşaltan kamyonculara 500 YTL ceza kesiyoruz."
Kokudan durulmuyor
Ersin'in işaret ettiği Hıdırağa Mahallesi'nde bulunan eski panayır alanının büyük kısmında yığınlar halinde eski ve yeni tarihlerde bırakılmış deri atıkları var. Çeşitli kimyevi maddelerle işlenmiş deriler, çevreye kötü koku saçıyor. Deri atıklarının bulunduğu bölgelerde bir yandan da tarım yapılıyor, hayvanlar otlatılıyor.
Derilerin bırakıldığı diğer bir arazi ise Sağlık Mahallesi'ndeki 'Adatarla' mevkii. Çorlu Deresi kenarındaki, içinde göletler ve su kuyularının da bulunduğu bu bölge yaklaşık beş yıl önce ilçe belediyesi tarafından 'vahşi' çöp depolama alanı olarak kullanıldıktan sonra bu işleme son verilmiş. Belediye bölgeyi çöpten arındırmış ancak başta deri olmak üzere diğer sanayi atıkları buraya dökülmeye devam etmiş. Arazi, atıklar yüzünden mera özelliğini yitirirken, su kuyusu da kirlendiği için iptal edilmiş.
'Gece yarısı geliyorlar'
Mahalle Muhtarı Fethi Güven şunları anlatıyor: "Çoğu kez gece yarısı bir kamyon ve iş makinesi geliyor ve atıkları arazimize döküyorlar. Döktükleri malzemenin üzerini ya örtüyorlar ya öylece bırakıyorlar, ya da yakıyorlar. Zaten bıraktıkları malzeme kendiliğinden tutuşabilen türden. Biz geçen yıllarda mahalle bünyesinde kurduğumuz Sağlık Komisyonu'nda bunları rapor halinde tespit ettik. Belediye ve jandarmayı haberdar ettik ama sonuç alamadık. Hâlâ döküyorlar. Tabii başka sanayicilere ait fabrikalar da atıklarını buraya döküyor."
Bu bölgenin hemen yanı başında evi ve ahırı bulunan Dinçer Altıncan da gece yarısı kamyonlar ve iş makinelerinin gelerek atık döktüğünü, atıkların deri fabrikalarına ait olduğunu kaydederek, şunları söylüyor: "Bazı geceler kamyoncuları yakalayıp üzerlerine yürüdük. 'Bir daha dökmeyin' dedik. Fakat söz dinlemiyorlar. Hâlâ geceleri gelip döküyorlar. Tüm kış boyunca 12 koyunumuz öldü.
Atıkların içlerinde otluyorlardı."
Derenin diğer kenarında kışlık ve yazlık sebze yetiştiren Adnan Pala ise, 60 yıldır oturdukları bölgenin çöplüğe döndüğünden yakınıyor: "Genellikle geceleri gelip döküyorlar. Döktüklerinin üzerini örtüyorlar. Bu bölge yaklaşık üç metre derinliğe kadar çöple kaplı. Döktükçe toprak örtüyor, sonra yeniden döküyorlar. Benim sebzelerimin yaprakları kuruyor."
Dericiler: Kirlilik sistemli değil
Deri Organize Sanayi Bölgesi'nin Genel Müdürü Erdinç Ferliel, suçlamaları kabul etmiyor: Belediye ile aramızda bir anlaşmazlık var. Kimi sanayiciler belediyenin talep ettiği nakliye ücretini vermek istemiyor. Daha ucuz olduğu için serbest kamyoncularla anlaşarak, atıkların belediye çöplüğüne götürülmesini istiyor. Bu şoförler, çöplüğe giriş ücreti ödememek için derileri araziye boşaltıyor olabilir. Özellikle koyun derilerinin yağını almak isteyen kaçak imalathanelere ve yağcılara da veriyorlar. Kimi sanayiciler de kendisi döküyormuş. Ancak sistemli bir dökme yok. Kaldı ki belediyenin araçlarına çöplerini veren de var. Bizim de iki aracımız var ama bunlar yetersiz.
Çevre müdürü: Vahşice
Tekirdağ Çevre ve Orman Müdürü Adnan Kaplan, deri atıklarının yeşil alanlara gömüldüğünden ilk kez haberdar olmuş: Benim sekiz personelim var. Bu koşullarda çalışma yürütüyoruz. Zaman zaman tekstil fabrikalarının çevreye atık bıraktığını duyuyorduk. Ancak, deri fabrikalarının atıklarını doğaya bıraktıklarını ilk kez duyuyorum. Derinin soyulması ve işlenmesi sırasında kimyasal maddeler kullanılır. Bu yapılan çok vahşice.
Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şube Müdürü Erkan Arslan ise şunları söylüyor: Derinin işlenme sürecinde birçok kimsayal madde kullanılıyor. Özellikle 'ilk ıslatma' denilen temizleme aşamasında eskiden solvent bazlı kimyasallar kullanılıyordu. Bu maddelerin yerini doğada parçalanabilen maddeler aldı. Ancak bazı fabrikalar ucuz olduğu için hâlâ solvent bazlı kimyasallar kullanılıyor. Yine işleme esnasında soydum sülfür ve 'krom' kullanılıyor. Normalde derinin her parçası kullanılıyor. Bu yüzden, doğaya atılması çok garip. Farklı kimsayallar kullanılan deriler doğaya bırakılıyorsa çok tehlikeli.
Dereyi 25 yılda yavaş yavaş öldürmüşler
Tekirdağ - Çorlu'da, Deri Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (DOSB) fabrikaların kimyasal içerikli atık sularını Çorlu Deresi'ne bıraktıkları da ileri sürülüyor. DOSB, Çerkezköy'den başlayarak Çorlu'dan geçen Çorlu Deresi'nin iki kenarında kurulu. Devamında, Ergene Nehri ile birleşerek Meriç'e bağlanan dere kenarlarında deri, tekstil, boya ve kimya sanayii tesisleri var. Özellikle, biri kâğıt fabrikası olmak üzere 118 deri fabrikasının yer aldığı DOSB'un, bu kirlilikte büyük etkisi olduğu iddia ediliyor.
Trakya Üniversitesi'ndan Prof. Dr. Halim Orta'ya göre, Çorlu Deresi'nin kirliliği Çerkezköy'den başlayıp Çorlu'daki DOSB'a dek yayılan fabrikalardan kaynaklanıyor:
"DOSB'un yukarısında tekstil, kimya ve boya fabrikaları var. Derede canlı hayat kalmadı. Bu kirlilik Çeltik tarlalarına vuruyor, tarımı öldürüyor. Biz 2004 yılında kurduğumuz Trakya Su Platformu bünyesinde kimi testler ve belirlemeler yaptık. Sonuç, dereye çok miktarda kimyasal atık bırakıldığı yönünde."
Kirliliğin nedeni yoğunluk
Çorlu Belediye Başkanı Altan Ersin de kimyasal madde içerdiğini öne sürdüğü, DOSB'dan bırakılan atık suların Çorlu Deresi'ni yok etmek üzere olduğunu savunuyor: "Atıklar, benim 1980'lere dek içinde yüzülebilen ve balık tutulabilen deremi öldürdü. Yeni arıtma tesisi yapıyorlar. Ama ben o tesisin biteceğine ve işleyeceğine inanmıyorum."
Tekirdağ Çevre ve Orman Müdürü Adnan Kaplan ise Çorlu ve Çerkezköy'de atık sulardan aldıkları numuneleri test ettiklerini belirterek şunları söylüyor: "Fabrika çıkışlarında suya bakıldığında, Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği'nde verilen değerlerine uygun. Ancak 'renk' parametresi olmadığı için dereye bırakılan sular bir süre sonra yoğunluk nedeniyle kirlilik yaratıyor. Biz geçen yıldan beri yönetmeliğe uymayan 20 fabrikaya kilit vurduk."
Aslında DOSB içinde, derenin iki yanında arıtma tesisi var. Kuzey kısmındaki tesis günde 3 bin, güneydeki ise 4 bin 500 metreküp atık su arıtıyor. Bu tesislerin yanı sıra yine dere kenarında yeni bir arıtma tesisi inşa ediliyor. DOSB Genel Müdürü Erdinç Ferliel, sanayicilerin mevcut tesisler için 750-3 bin dolar arasında aylık ücret ödediğini, yeni arıtma tesisi için de 12 milyon dolar bütçe ayrıldığını belirtiyor.
"Tesisler için bunca para veren sanayiciler neden dereyi kirletsin ki?" diye soran Ferliel, atık sular hakkında ise şu bilgileri veriyor: "DOSB'da bir kâğıt fabrikası var ve o kendi suyunu arıtıyor. Şu an bir kanalımız patladı ve dereye atık su karışmaya başladı. Ancak bu geçici bir durum. Bunun dışında herhangi bir karışma söz konusu değil."
'Su rezervi bitti biter'
Prof. Dr. Halim Orta'nın verdiği rakamlara göre, Trakya'nın yılda 2.8 milyar metreküp yerüstü, 0.4 milyar metreküp yeraltı, 0.2 milyar metreküp sınırötesi suyu var. Orta, "Çorlu'nun yeraltı suları deri fabrikalarınca kullanıldığı için su bulunma seviyesi 100 metreden 400 metreye düştü. Ki zaten su rezervimiz 600 metre. Kendi sularımızın toplam ömrü ise 10 yıl."
Orta, Tekirdağ Su Platformu'nun, 8 Aralık 2004'te yayımlanan 'Sonuç Bildirgesi'nde de bu kirliliğe değindiklerini belirtiyor. Bildirgedeki maddelerden bazıları şöyle:
- Trakya, yeni sanayi yatırımlarına kapalı bölge ve tarımsal sit alanı ilan edilmeli.
- Ergene havzasının geniş kapsamlı çevre planı ve çevre master planı hazırlanmalı.
- Çevreye uyumlu teknolojiler kullanılmalı. Vergi iadesi, arıtmada ucuz enerji gibi uygulamalarıyla arıtma tesisleri teşvik edilmeli.
- Trakya Bölgesi Su ve Çevre Meclisi kurulmalı.
- Yerel yönetimler kanalizasyon arıtmalarında desteklenmeli. Atıklar toplanmalı, depolanmalı ve yeniden kazanılmalı.
|