Kültür ve Turizm Bakanlığının Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek
Kurulu ilke kararları, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Buna göre;
deprem nedeniyle özelliklerini yitirmiş olan tescilli yapıların tescilleri,
ilgili Koruma Bölge Kurullarınca kaldırılabilecek.
Depremde hasar gören tescilli taşınmaz kültür varlıkları ile sit alanları ve
etkileşim-geçiş sahalarındaki yapılarda yapılacak uygulamalara ilişkin Kültür
Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararına göre, Türkiye'nin önemli bir
kesiminin deprem bölgesinde yer alması nedeniyle, sit alanlarındaki yapılar ile
sit alanları dışındaki tescilli taşınmaz kültür varlıklarının depremlerde hasar
gördüğü, yıkılarak can ve mal kaybına sebebiyet verdiği belirlendi.
Bu nedenle deprem sonucu hafif hasar gören, tescilli taşınmaz kültür varlığı
yapılar ile sit alanında veya etkileşim-geçiş sahasında yer alan yapıların
tadilat ve tamirat başvurularına ilişkin konuların ilgili Koruma Bölge Kurulu
Müdürlüğü veya Koruma Uygulama ve Denetim Büroları (KUDEB) tarafından öncelikle
incelenerek gerekli işlemlerin yapılmasına karar verildi.
Ağır hasarlı ve yıkılma tehlikesi arz eden yapılar
Esaslı onarıma ihtiyaç duyulan tescilli taşınmaz kültür varlıkları için de
hazırlanacak rölöve, restitüsyon, restorasyon projeleri ve diğer belgelerin
Koruma Bölge Kuruluna sunulması, Koruma Bölge Kurulunun onayladığı proje ve
koşullarda uygulamanın gerçekleştirilmesine, deprem nedeniyle ağır hasarlı
olduğu ve yıkılma tehlikesi arz ettiği (mail-i inhidam) ilgili idareler
tarafından belirlenen bahsi geçen yapıların belediye veya valilik tarafından
boşaltılması kararlaştırıldı.
Karara göre, gerekli fiziki ve güvenlik önlemlerinin ilgili valilik ve
belediyece alınmasından sonra, yapıya ilişkin elde edilebilecek belgelerle
birlikte (statik rapor, fotoğraflar vs.) konu, Koruma Bölge Kuruluna iletilecek
ve kurulca öncelikle (gerekirse ek gündem oluşturulmak suretiyle)
değerlendirilecek.
Yapının mevcut fiziksel durumuna bağlı olarak yapıya uygulanacak müdahalenin
biçimi ve niteliği, Koruma Bölge Kurulunca belirlenecek. Deprem nedeniyle
özellikleri yitirmiş olan tescilli yapıların tescilleri de ilgili Koruma Bölge
Kurullarınca kaldırılabilecek.
Risk altındaki kültür varlıkları
Öte yandan, birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanları, ören yerleri ve
münferit tescilli parseller dışındaki alanlarda bulunan, in-situ konumda
olmayıp, yeri değiştirilmiş veya doğal ortamında bulunmayan 2863 sayılı Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun ilgili maddesinde belirtilen yapıların
taşınabilir durumdaki mimari parçalarının; sütun, sütun başlığı gibi mesafe
taşları, eski sınırları belirten delikli taşlar, dikili taşlar, sunaklar,
sandukalar, lahitler, ostotek, çeşme ve sebiller, steller, mezar taşları, eski
anıt ve duvar kalıntıları; freskler, kabartmalar ve benzeri taşınmazlar ile
bunlara ait parçaların, korunmak üzere müzelere alınması hususunun, zamanında
gerekli tedbirlerin alınmaması halinde telafisi güç veya imkansız sonuç
doğurabileceği göz önünde bulundurularak; risk altında bulunanların,
fotoğraflarının çekilmesi, harita üzerinde yerlerinin işaretlenmesi ve
raporlarının hazırlanmasından sonra ilgili müze müdürlüklerince Kültür
Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlı müzelere nakledilmelerine karar
verildi.
Nakil işleminden sonra, ilgili Müze Müdürlüğünce, söz konusu mimari parçalara
ilişkin gerekli araştırmaların yapılmasından sonra hazırlanacak tüm bilgi ve
belgelerin ilgili Koruma Bölge Kuruluna iletilmesi uygun görüldü.
Bütünleme çalışmaları
Taşınmaz kültür varlıklarında yapılacak tamamlamalara ilişkin Kültür
Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararı'na göre de, taşınmazın korunmasına
yardımcı olabilecek tüm tekniklerden faydalanılarak bu tür yapıların tarihi bir
belge olduğu da dikkate alınarak, korunması gerekli taşınmaz kültür
varlıklarının tamamlayıcı ögelerinden olan heykel, resim, süsleme, çini, gibi
yapı bileşenlerindeki eksilmelerin öncelikle orijinali (aslı) ile tamamlanması
kararlaştırıldı.
Orijinaline (aslına) ulaşılamadığı takdirde taşınmazın mimari ve sanatsal
öneminin doğru bir şekilde algılanabilmesi için malzeme analizleri yapılarak
bütünle uyumlu bir şekilde tamamlanabileceğine ancak, tamamlamanın günümüzde
yapıldığının anlaşılır olması için gerekli bilgi ve belgelerin oluşturularak
arşivlenmesine karar verildi.
|