"Olacak”, “Olmayacak”, “Zaman kısaldı”, “Fay bir seferde kırılacak”, “Çok
parçalı kırılacak”... 17 Ağustos 1999’da meydana gelen depremden sonra
Türkiye’nin herhangi bir yerinde olan küçük bir deprem bile gözleri İstanbul’u
etkisi altına alacak o küçük kıyamet senaryolarına çeviriyor. Yukarıda tırnak
içinde kullanılan ibareler de deprem uzmanlarının öngörüleri... Onların
açıklamaları Türkiye’nin psikolojisini derinden etkiliyor. Görüşler farklı
farklı elbette ama İstanbul’da büyük bir deprem mutlaka olacak deniyor. Bilgiler
havada uçuşurken bunun olumsuzlukları da yaşanmıyor değil. Birçok uzman
söylemedikleri sözlerin medyada yer aldığını ya da yanlış aktarıldığından
şikayet ediyor.
Son olarak Oğuz Gündoğdu’nun internet sitelerinde yer alan
‘Marmara Denizi’nde bir hareketlilik bulunduğu, bu
hareketliliğin sıradışı olduğuna’ yönelik açıklamasına Gündoğdu bile hayret
ediyor. Prof. Dr. Naci Görür de “Artık bu konularla
ilgilenmiyorum çünkü bıktım. Herkes bir şey söylüyor. Kastedilen şeylerin
dışında bilgiler ortaya çıkıyor. Rahatsız olduğum için bunları ciddiye bile
almıyorum” açıklamasını yapıyor.
‘Dört gün önceden bilinir’ demedim
Yard. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu
İstanbul Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr.
Oğuz Gündoğdu medyanın deprem konusunda iki türlü yanlışının
bulunduğunu söylüyor:
“Bunlardan biri herhangi bir gazeteye demeç vermediğim halde sanki benim
ağzımdan çıkıyormuş gibi bir haberin yer alması. Böyle yanlış yapan çok oldu.
İkinci olarak da söylediklerimi farklı şekilde yorumlayan muhabirlerin oluşu.
Bir yerde demeç veriyorum, ertesi gün gazeteyi açıyorum, bambaşka bir yorum
getirilmiş. Örneğin ben hiçbir zaman depremi dört gün önceden bilebileceğimizi
söylemedim. Ama bu bilgi benim ağzımdan verildi, manşetler bile atıldı. Açın
bakın google’a her yerde bu bilgi var. Oysa doğru değil. Biz depremi hiçbir
şekilde dört gün önceden bilemiyoruz henüz. Bu tür konular çok hassas. Medyada,
internet sitelerinde haberim olmayan, nerede yayınlandığını bile bilmediğim
yorumlar oluyor. Marmara’da sıradışı olarak nitelendirdiğim bir hareketlilik
yok. Neden bunları yazıyorlar bilemiyorum. Anlam veremiyorum.”
Peki şu anki durum, gerçek ne? Gündoğdu şu ana kadar olan gözlemlerde
herhangi bir anormalliğin bulunmadığına işaret ediyor: “Bir bir deprem
bekliyoruz. Bu deprem 7’nin üzerinde olacak bu çok net. 1766’da olan bir
depremin tekrarını bekliyoruz.”
Basın belleğini yenilemeli
Prof. Dr. Ahmet Ercan
Jeofizik mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan da “Deprem olmuyor
ama basın, yaptığı haberlerle depremi hep gündemde tutuyor” diyor. Deprem
uzmanlarının açıklamalarının haber olarak yer almasından sonra gazetecilerin
aynı uzmanların eski söylemlerini takip etmediğini ileri süren Ercan, “Basın
belleğini yenileyip sorgulasa, konunun pişirilip pişirilip önümüze konulduğunu
görecek. Ama yapılmıyor” diyor. Ahmet Ercan şöyle devam ediyor: “Dünyada büyük
deprem bekleyen üç şehir var: San Francisco, Tokyo ve İstanbul. İstanbul’da
olacak ama 20 kilometre ilerisinde bu gerçekleşecek. Bilim adamının söylemiş
olması işi bilimselmiş gibi bir havaya sokuyor. Biz bir depremin geleceğini
görmek için geçmişine bakarız. Geçmişte büyük bir deprem olsaydı ne Ayasofya ne
Süleymaniye ayakta kalırdı. Bu yapılar hepsinin tanıkları.”
|