Muğla Valiliği ve Özel Çevre Koruma
Kurulu’nun yeni kararına göre tüm teknelere elektronik çipli
bir mavi kart verilecek. Valilik Muğla kıyılarında 30 adet atık toplama
tankı kuracak. Tekneler pis su atıklarını bu tanklara boşaltacaklar ve bu
boşaltma işlemini çipli karta işleyecekler. Sahil Güvenlik, mavi kartında
boşaltma işlemi olmayan teknelere 5 bin liradan 50 bin liraya kadar ceza
kesecek.
İlk bakışta güzel gibi geliyor ama kazın ayağı öyle değil. Hiçbir arıtma
tesisi olmadığı için bu atık sular denize verilecek! Tıpkı geçtiğimiz yıl
Göcek’te olduğu gibi... İnsan kaynaklı organik atıklar
biriktirilmeden, kimyasal reaksiyona girmeden kıyıdan uzakta ve derin sularda
boşaltıldığında çevreyi kirletmiyor. Oysa bu atıkları toplayıp biriktirip
yerleşim merkezlerinin kanalizasyon şebekesi ile birlikte arıtmadan denize
basmak denizde ve çevrede çok daha ağır tahribat yapıyor. Kirliliği önleyelim
derken daha fazla kirlilik meydana geliyor.
Kirliliğin yüzde 92’si karadan
Denizi ve ormanı korumak için önce kirliliğin nedenine bakmak gerekiyor.
Eldeki verilere göre, deniz kirliliğinin yüzde 92’si karadan, yüzde 8’i de
teknelerden kaynaklanıyor. İşin asıl ilginç yanı, hayatını bu bölgedeki
denizlerin ve ormanların korumasına adamış, Türk amatör denizciliğinin duayeni
Sadun Boro bu uygulamaya çok sert biçimde karşı çıkıyor.
Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var. Gökova, Göcek, Hisarönü gibi
bölgelerin Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesi ve korunması ile ilgili
kanun, Turgut Özal döneminde Sadun Boro ve Özal’ın basın ve çevre danışmanı Can
Pulak’ın girişimleri ile çıkmıştı. Bölgeyi korumak için canla başla uğraşan ve
yasa çıkmasına önayak olan Sadun Boro, bölgeyi korumak isteyen bürokratların
kararlarına karşı çıkıyorsa işin içinde bir tuhaflık olmalıydı. Sadun
Boro’yu aradım. Allah sağlık afiyet versin. 82 yaşında enerjisinden hiçbir şey
kaybetmeden, esti, gürledi. Dikkat çektiği noktalar aşağıda.
Sadun Boro: “Dünyada böyle bir örnek yok”
“İleri ülkeler, sahil yerleşimlerinin kanalizasyon sularını arıtıp içecek
hale getirmişler. Ama akıllarına, yatlara bizimkine benzer bir uygulama yapmak
gelmemiş. Bir de bize bakın. 3 bin 215 sahil belediyesi var. Sadece 141
tanesinde kanalizasyon yapılmış. Bunların da sadece 43 tanesinde arıtma tesisi
bulunuyor. Tüm bu kanalizasyon ve foseptik sızıntıları denize verilir. Ama günah
keçisi arandığında, akla yatlar gelir.”
“Bu bölgeye turistik tesis adına beton yığınlarını kesinlikle sokmayın. Bu
koyların etrafını çevreleyen ormanların yakılmaması için azami tedbiri alın.
Sahil şehir ve beldelerinin kanalizasyonunu denize vermesini önleyin. Arıtılmış
suyu denizlere değil, ormanlara verin. Günübirlik gezi tekneleri ile kabin
satışı yapan guletlerin gürültü kirliliğine engel olun, bu teknelerin ve
özellikle Göcek’te hiç hareket etmeden sabit duran büyük motor yatların
atıklarının kurallara uygun boşaltılmasını sağlayın.”
|