EM>Fotoğraflar: Metin PALA / AA
Türkiye'nin
denizcilik alanında en büyük müzesi olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul
Deniz Müzesi'nin yeni müze binası, yıl sonunda ziyarete açılacak.
Aralarında, dünyanın en eski kadırgası ile en zengin saltanat kayıkları
koleksiyonunun da yer aldığı 40 bin eserin büyük bir bölümünün
aynı anda sergileneceği yeni müze, ziyaretçileri denizcilik tarihinde yolculuğa
çıkaracak. İstanbul Deniz Müzesi, 31
Ağustos 1897'de Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa'nın
emri, Tersane Komutanı Amiral Hikmet Paşa'nın desteği, Binbaşı Süleyman Nutki
tarafından Tersane-i Amire bünyesindeki Mayın Müfreze
Komutanlığına ait binada dünyanın nadir örneklerinden biri olarak
''Müze ve Kütüphane İdaresi'' adıyla kuruldu.
Yıllar içinde yer ve isim değişiklikleri
yaşayan müze, son olarak 27 Eylül 1961 tarihinde Beşiktaş
İskele Meydanı'nda bugün bulunduğu yere taşındı ve İstanbul Deniz
Müzesi adıyla hizmet vermeye başladı.
Denizcilik kültürü eşsiz eserlerini barındıran müzenin fiziki koşullarının
iyileştirilmesi ve optimum sergileme olanağı sunan, çağdaş bir müze için Deniz
Kuvvetleri Komutanlığınca ''İstanbul Deniz Müzesi Mimari Proje
Yarışması'' düzenlendi. 2005 yılında Teğet Mimarlık'ın
kazandığı projenin inşaat çalışmaları, 2010 yılı sonunda tamamlanmak üzere devam
ediyor. Yeni Müze Yıl Sonunda
Açılacak
İstanbul Deniz
Müzesi Komutanı Kurmay Kıdemli Albay Ali Rıza İşipek,
müzelerinin halen halkın ziyaretine açık olduğunu, ancak ilave müze
binası inşaatının devam ettiğini, inşaat tamamlandığında 15 bin
metrekarelik kapalı sergi alanı imkanına
kavuşacaklarını ve Türkiye'nin en büyük müzeleri arasında yer alacaklarını
söyledi. İşipek, yeni Deniz Müzesi
tamamlandığında tarihi kadırga ve saltanat kayıklarını daha modern sergileme
imkanlarını kullanarak ziyaretçilere sunacaklarını anlattı.
Müzede geniş bir kültür merkezinin de
bulunacağını, içindeki 200 kişilik konferans salonunda
uluslararası sempozyum, konferans, seminer düzenleme imkanına kavuşacaklarını
belirten İşipek, ''Müzemizde çocuklar için oyun alanları
ve interaktif sistemler bulunacak. Özellikle çocuklarımıza
denizciliğimizi sevdirmeyi amaçlamaktayız. İnteraktif sistemleri kullanarak
onlara denizliği sevdireceğiz, öğreteceğiz''
dedi. Dünyanın En Eski
Kadırgası
Kıdemli Albay Ali Rıza İşipek, İstanbul Deniz
Müzesi'nin en nadir eserlerinden birinin, 40 metre uzunluğunda 5 metre 70
santimetre genişliğindeki dünyada orijinal olarak var olan tek kadırganın
olduğunu söyledi. Armuz kaplama, kemanebaş ve
karpuzkıç formundaki kadırganın baş tarafında varaklı oyma kabartma yıldız,
hilal, güneş üçlüsü, stilize yaprak ve çiçeklerin bulunduğunu ifade eden İşipek,
kadırganın baş kısmının mahmuz şeklinde ileriye doğru uzandığını belirtti.
Kadırgadaki Bursa kemerli sütunceler üzerine
oturan köşkün etrafının, ajurlu korkulukla çevrili olduğunu, üzerinin beşik
tonozla örtüldüğünü anlatan İşipek, şunları anlattı:
''Köşkün tonoz örtüsünün iç ve dışı, geometrik
desenli sedef, bağa ve yarı değerli taşlarla bezelidir. Köşkün içinde gümüş
levhalar, sedef oymalı beyit, geometrik ve stilize çiçek kompozisyonları
bulunur. Tekne iki direkli olup, 24 çifte küreklidir. Her bir küreği 3 kişi
(toplam 144 kürekçi) tarafından çekilmektedir. Osmanlı sultanlarının yakın
sularda kullandıkları bir teknedir. Sultan Avcı 4. Mehmet (8 Ağustos 1648-8
Kasım 1687) devrinde kullanıldığı bilinmektedir.''
İşipek, ''Yeni müze açıldığında
öncelikle hedefimiz, halen dünyanın en eski tarihi gemisi unvanına sahip olan
16. yüzyıla tarihlenen tarihi kadırgayı ve dünyanın en önemli,
en zengin koleksiyonu olan saltanat kayıkları koleksiyonumuzu
ziyaretçilerimizle paylaşmak. Bunlar çok önemli koleksiyonlar. 30'un üzerinde
teknemiz var. Bunların 15'i doğrudan padişahlar ve aileleri tarafından
kullanılmış. Oldukça ihtişamlı ve nadir tekneler. Dünyada bunlardan 40 tane
mevcut. 15 tanesi bizim müzemizde'' diye konuştu.
Şu anda tescilli bina adını verdikleri tarihi binanın ziyarete açık olduğunu
anlatan İşipek, müze envanterinde 40 bini aşan eserin yer aldığını, ancak sergi
alanlarının şu anki kısıtlılığı nedeniyle bu eserlerin yüzde 10'unu
sergileyebildiklerini belirtti.
4 Restorasyon
Atölyesi
İşipek, Deniz Müzesi
bünyesinde model, ahşap, metal-deri ve kağıt
atölyesi olmak üzere 4 ayrı restorasyon atölyesinin yer aldığını, bu
atölyelerde müze envanterinde bulunan bütün objelerin rutin olarak restorasyon
ve konservasyon çalışmalarının yapıldığını, bu konuda yetişmiş uzmanlar
vasıtasıyla çalışmaların gerçekleştirildiğini anlattı.
Müzede, tarihi kadırga ve saltanat kayıklarının
yanı sıra silah, tablo, gemi modelleri, arma ve tuğralar, seyir aletleri, gemi
baş figürleri, üniformalar, damgalar ve mühürler, sancaklar, amforalar, sualtı
eserleri, fenerler, taş baskılar, el yazmaları, mezar taşları, kitabeler,
madalyalar, nişanlar, arma donanımları, saatler, Kaptan-ı Derya çeşmeleri,
beratlar ve fermanların yer aldığını ifade eden İşipek, bu eserlerin dönem dönem
müzede sergilendiğini dile getirdi.
Yaklaşık 6 ay önce açılışını gerçekleştirdikleri ''Osmanlı
Bahriyesinde Ahşap Sanatı Sergisi''ni, 2010 yılında ziyaretçilerin
ilgisine sunmaya devam edeceklerini kaydeden İşipek, şunları kaydetti:
''Bu tür bir sergi ilk defa açılmaktadır.
Tamamen Osmanlı sanatçıları tarafından yapılmış ahşaptan çeşitli örnekler
ziyaretçilerle buluşmaktadır. Tamamı orijinal ve en az bir asırlık olan bu
eserler 24 ayar altın varak ile kaplıdır. Osmanlı'nın ahşap işçiliğindeki
muhteşemliğini gözler önüne seren bu sergi, içinde dünyanın en büyük arması
olan, Orhaniye Fırkateyni'ne ait 14.5 metre uzunluğundaki arma da yer
almaktadır. Ayrıca Tersane-i Amire'de kullanılan taht arkalığı, gemi isim
plaketleri, baş figürleri, padişah tuğraları da sergide yer alan diğer eserleri
oluşturmaktadır.'' Ali Rıza İşipek, yaklaşık 2
ay içinde ''Osmanlı Donanmasının Tarihi'' adlı yeni bir sergi
açacaklarını belirtti. Deniz Müzesi'nde geçen
yıl 65 bin ziyaretçi rakamına ulaştıklarını, bu yılın ilk üç
ayında ise 20 bin civarında ziyaretçinin müzeyi gezdiğini söyleyen İşipek,
''Denizin o büyüleyici atmosferini yaşamak ve tarihimizi daha iyi anlamak
isteyen bütün denizseverleri ve tarihe ilgi duyanları müzemizde görmekten büyük
bir mutluluk duyacağız'' dedi.
Tarihin
İzleri, Ustaların Elinde Yeniden Canlanıyor
Deniz Müzesi'ndeki
ahşap eserlerle ilgili restorasyon çalışmalarını yürüten Tarihi Eserler
Bakım Onarım (TEBO) firmasının sahibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Ahşap
Sanatçısı Şehmus Okur da restorasyon kapsamında saltanat
kayıkları ve kürekler üzerinde çalıştıklarını, şu an ise 400
yıllık bir kadırganın geriye kalan son kıç parçasını sergiye hazır hale
getirmeye çalıştıklarını söyledi.
Kadırganın alt kısmının yeniden
yapıldığını ve duvara monte edileceğini anlatan Okur, üzeri oyma desenli olan
meşe ağacından parçanın eksik kısımlarını tamamladıklarını, böcek ve mantarlara
karşı tedavisinin yapıldığını, kangren olmuş kısımların yenilendiğini, üzerleri
cilalandıktan sonra varaklanacağını ve sergiye hazır hale getirileceğini
belirtti.
Okur, ''Bu iş aşkla yaptığımız bir iş, bizim için kolay, ama
çok zevkli. Ecdadımızın 300 yıl önce yaptığı bir esere dokunmak, tarihi yolculuk
gibi. Bir de o zamanki ustaların nasıl çalıştıklarını fark ediyorsunuz. Bir
motifi bazen tekrar etmiyor ya da bir motifin köşesine farklı bir şey yapmış. O
zaman ustanın ruh halini anlıyorsunuz'' diye konuştu.
Müzedeki gemi baş
figürleri üzerinde restorasyon çalışması yapan, altın varak ustası Hasan
Özyıldırım ise Ertuğrul Yatı'nın gemi baş figürü üzerinde çalıştığını,
kuş figürünün olmayan kanatlarını ve baş kısmını ahşaptan tamamladığını
belirtti. Özyıldırım, baş figürü üzerinde, daha sonra mazgala tekniğiyle 24 ayar
altın varak çalışması yapacağını anlattı.
2006 yılından beri yaptığı
restorasyon kapsamında, saltanat kayıkları, gemi baş figürleri, armalar üzerinde
çalıştığını ifade eden Özyıldırım, ''Çok güzel duygular, tarihle iç içeyiz, ama
çok titiz davranmayı gerektiriyor. Kendimize ait eserleri restore etmek daha bir
heyecan verici oluyor'' dedi. (AA)
|