1954 yılında kurulan ve işe apartman kaloriferi
tesisatçılığıyla başlayan Alarko bugün 6000’i aşkın mühendis,
teknisyen, beyaz yakalı personel ve işçisi ile anahtar teslimi komple tesis
taahhüdünden turizme, ağır makine sanayiinden konut yapımına, su ürünlerinden
enerji üretimine kadar uzanan çok geniş bir alanda faaliyetini sürdürüyor.
Alarko Holding’in hayatta olan kurucularından İshak
Alaton ile şirketin nasıl yönetildiğini öğrenmek için
Ortaköy’deki merkez üssünde bir araya geldik. Alaton’un
anlattıklarına göre holding ve bağlı şirketlerin yönetiminde bir uzlaşma kültürü
hâkim ve ailenin ikinci kuşağı profesyonellerle kesin olarak yarışa sokulmuyor.
Alaton çocukları profesyonellerle yarışa sokmama prensibine verdiği önemi
şu sözlerle dile getiriyor:
“Hem Üzeyir’in, hem benim çocuklarım yalnız yönetim kurulu üyesi oldular. Bak
burada çok önemli bir şey var. Hiçbir zaman icracı yapılmadılar. Neden biliyor
musun? Konuşmamın belki de en önemli yönü bu. Ailelerimizin ikinci kuşağının
hiçbir üyesi çok basit bir sebepten icracı bir pozisyona getirilmedi.
Yönetici yapılmadı. Neden? Çünkü yönetici yapıldığı anda profesyonellerle
rekabete girmiş oluyorlar. Bana problem getirilirse yönetim kurulu başkanı
olarak bir tarafta oğlum ya da kızım var, bir tarafta da profesyonel yönetici.
Ee onları kovamıyorum, yönetici de çok iyi ondan da vazgeçemiyorum. O zaman ne
olacak? Önceden bunu gördük onları yönetici kadroyla yarıştırmadık.”
Üzeyir Garih ve İshak Alaton, Alarko’nun
halka açılmasıyla bu karara varmışlar. “Halka açılınca daha fazla sorumluluk
yüklendiğimizin farkına vardık. Ortaklarımız çoğaldı, ortaklarımız çoğalınca da
sorumluluğumuz arttı. O zaman bütün ortakları ikna etmek mümkün olmayacak. Nasıl
ikna edeceğim ki onları benim oğlum süper, çok iyidir.” diyen Alaton 1973’te
holdingleşip halka açıldıklarında bu kararı verdikleri zaman en büyük
çocuklarının 10 yaşında olduğunu hatırlatıyor ve noktalıyor: “Aile fertleri
profesyonellerle yarışmamalı benim kuralım bu.”
Eğitimi iki usta verdi
Alarko’nun profesyonellerle yarıştırılmayan ikinci kuşağı holdingin yönetim
kurulunda yer alıyor. Ancak Üzeyir Garih’in çocukları Dalya ve İzzet Garih,
İshak Alaton’un çocukları Leyla ve Alaton okullarını bitirip ‘babalarının
şirketlerinin’ kaptan köşküne çıkmamışlar. Leyla Alaton, ABD dönüşü Üzeyir
Garih’in yanında asistanlık yapmış. Dalya Garih’in İsviçre dönüşü
hocası İshak Alaton olmuş. İshak Alaton bu eğitim sürecini “İzzet (Garih)
benim, Vedat (Alaton) da Üzeyir’in yanındaydı. Yani başkasından öğrensinler
babalarından değil diye düşündük” sözleriyle özetliyor. “Onların çocukları da
öyle mi eşleşecek?” ve “Anayasa değişir mi” sorularına ise şu yanıtları
veriyor:
“Bilinmez. Ama anayasanın değişmemesi lazım. Şirketi böyle kurduk, bu
felsefeyle. Yazılı bir şey yok ama bu bir gelenek ve böyle yürüyor. Üzeyir gitti
ben de gittikten sonra ikinci kuşağın alacağı kararları bilemem. Ama bu şirket
şimdiye kadar böyle yürüdü. Ve bu prensip tartışılmadı hiçbir zaman. Yani
profesyonellerle yarışma sistemi tartışılmadı. Buna karşı çıkılmadı, karşı
konulmadı, kabul edildi”.
İkinci kuşağın yönetim kuruluna girmesi eğitim ve öğretimin bittiği anlamına
gelmiyor. Holdingde her pazartesi öğleden sonra DDO yani
Denetim-Danışma-Operasyon toplantıları oluyor. Bu toplantılara ikinci
kuşak ile bir veya iki şirketin yönetimi katılıyor. Holdingin CEO’sunun
yönettiği toplantıda şirketin CEO’su sunum yapıyor. Katılımcı sayısının
şirketlere göre değiştiğini söyleyen Alaton “ Mesela inşaat grubundan dört,
turizm grubundan altı kişi birden gelirler. DDO toplantısında bilgi verirler ve
bilgi sahibi oluruz. Soru sorarız, karar almayız” diyor.
Alarko Holding ve bağlı şirketlerde kararlar bir ikna sürecinin
ardından oybirliğiyle alınıyor. Holdingin dünya devi Amerikan Carrier ile ortak
olduğu Alarko Carrier’da da böyle, ailenin mutlak hakimiyetinin bulunduğu
şirketlerde de. Isıtma ve soğutma sektöründe bir dünya devi olan Amerikalı
Carrier bundan 15 yıl önce Alarko’nun kapısını çalmış. Hisselerinin yüzde 16’sı
İMKB’de işlem gören şirkete eşit ortak olmak istemiş. Alarko’nun halka açık
olmayan hisselerinin yarısı Amerikalılara devredilmiş. Sonuçta iki tarafın da
yüzde 42’şer hisseleri olmuş. Yönetim kurulunda tarafların hisseleri
oranında eşit sayıda üyeyle temsil edilmeleri kararlaştırılmış. Başkanlığa da
İshak Alaton ‘oy hakkı bulunmayan üye’ olarak getirilmiş.
|