‘Ciddi Bir Su Krizi Yaşanacak’
Eski İSKİ genel müdürlerinden Dursun Ali Çodur ve Ergun Göknel, kentin ciddi bir su krizi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek özellikle Melen projesinin şu anki durumunu eleştiriyorlar. Eski İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, sonbaharda beklenen yağışın alınmaması halinde 2009 yazının İstanbul için bir felakete dönüşebileceği uyarısında
Eski İSKİ genel müdürlerinden Dursun Ali Çodur ve Ergun Göknel, kentin ciddi bir su krizi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek özellikle Melen projesinin şu anki durumunu eleştiriyorlar. Eski İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, sonbaharda beklenen yağışın alınmaması halinde 2009 yazının İstanbul için bir felakete dönüşebileceği uyarısında bulundu. Yetkililerin su krizine karşı hiçbir önlem almadığına dikkat çeken Çodur, Melen ve Yeşilçay projelerinde inşa edilmesi gereken barajların hâlâ yapılmadığını vurguladı. Melen projesinden yanlış yatırımlar yapıldığını belirten Çodur, “Yanlış yapmaya da devam ediyorlar. Melen’de de Yeşilçay’da da baraj yapılması gerekiyordu ama yapmadılar. Regülatörlerden sağlıklı ve verimli su almak mümkün değil. Melen’de baraj yapılmadığı için buradan kışın gelen suyu kullanamıyoruz. Suyun azaldığı yaz döneminde regülatörden su almanın kente bir faydası yok” diye konuştu. Göknel: Kriz masası oluşturulmalı Eski İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel, su krizinin çözümüyle ilgili kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerilerini derlediği bir çalışma yaptı. Rapordaki öneriler özetle şöyle: ¦ Alınacak önlemlerin belirlenmesi için, uzmanlardan oluşan bir kriz masası oluşturulmalı. ¦ İstanbul’a verilen su miktarı hiç vakit kaybetmeden 2 milyon metreküpten 1.2 metreküpe indirilmeli. ¦ Su kesintilerinde karşılaşılacak sıkıntılara karşı önlem alınmalı. Kesintilerden sonra şebekeye yeniden su verildiğinde basınçla gelen suboruların zayıf yerlerinde patlamalara neden olabilir. Bu patlakların acilen tamiri için deneyimli ekipler kurulmalı. ¦ Suyun kesik olduğu dönemlerde hastane, okul ve otellerin susuz kalmamaları için en az 100 araçlık bir tanker filosu kurulmalı. Bu kuruluşların su durumunun her an bilinebilmesi ve anında İSKİ’ye bildirilmesi için tespit edilecek kuruluşlarda 24 saat nöbet tutacak İSKİ elemanları hazır bulundurulmalı. ¦ Su tasarrufu için yoğun bir kampanya başlatılmalı, bahçe ve park sulaması, hortumla araç yıkanması yasaklanmalı. ¦ Ev ve işyerlerinde, kamu binalarında damlayan musluk ve rezervuarların tamir edilmesi için uyarılarda bulunulmalı. ¦ Terkos Barajı’na kontrollü olarak günde 60-70 bin m3 deniz suyu pompalayarak takviye edilmeli. ¦ Eylül-ekim aylarında uygulamaya alınacak şekilde bulut tohumlaması (yağmur bombası) için hazırlık yapılmalı. ¦ Baraj göllerindeki buharlaşmanın azaltılması için, göllerin yüzeyleri kimyasal maddeyle kapanmasını sağlayacak düzenekler kurulmalı. ¦ Toplu olarak su kullanılan hastane, okul ve otellerde tüm muslukların sensörlü hale getirilmesi zorunlu kılınmalı. Yine hastane ve okullarda zorunlu olarak, evlerde ise teşvik edilerek yağmur sularının toplanacağı sarnıçlar yapılmalı. Gürtuna: Devletin bina yapması yanlış Kentte yapılan en büyük hatanın yanlış ve yüksek yoğunluklu yapılaşma olduğuna işaret eden Ali Müfit Gürtuna, kentin her boş alanına, çoğunlukla da devlet eliyle yüksek yapılar inşa edilmesinin yanlışlığına dikkat çekti. “Bu yapılaşmalarla kentin nüfusu yükseltiliyor. Nüfus artışı ile sorun artışı ise aynı oranda değil. Nüfus yüzde yüz artarsa sorunlar yüzde bin artar” diyen Gürtuna, hızlı nüfus artışının yaratacağı tehlikelere karşı önlem alınması gerektiğini belirtti. Nüfus artışı nedeniyle su miktarının da azaldığını anımsatan Gürtuna, “Diyelim ki şimdi 100 kişiye 100 litre su veriyoruz. Su üretimi yüzde 50’ye düşerse kullanıcı sayısı da 200’e çıkarsa, kişi başına ancak çeyrek litre su düşer. Biz zamanında su sıkıntısı olacak dedik. Şimdi ‘Küresel ısınma’ diyorlar. Hayır, bunun nedeni küresel değil yönetimsel ısınmadır” diye konuştu. |