EKODesign 2011, ikinci panelinde
'çevresel ürün deklerasyonu' ve Türkiye'de yapı
malzemelerinin 'sürdürülebilirlik' açısından durumunu masaya yatırdı.
Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) Genel Müdürü Barış Onay'ın
moderatörlüğünü yaptığı oturumda, IBU (Institut Bauen und Umwelt – Alman Yapı ve
Çevre Enstitüsü) Yönetim Kurulu Üyesi Hartmut Walther, Çevre
Dostu Yeşil Binalar Derneği'nden (ÇEDBİK) Yenal Güller, PE
International Türkiye Kıdemli Danışmanı Dr. Pınar Erol ve Türk
Ytong Sanayi A.Ş. Yön. Kur. Mur. Üyesi F. Fethi Hinginar
konuşmacı olarak yer aldı.
IBU: 30'dan fazla
kategori, 2000 civarında etiketli ürün
Oturumun ilk konuşmacısı
olan IBU (Institut Bauen und Umwelt – Alman Yapı ve Çevre Enstitüsü) Yönetim
Kurulu Üyesi Hartmut Walther, Alman Yapı ve Çevre Enstitüsü'nün
inşaat malzemesi üreticilerinin oluşturduğu bir birlik olduğunu anımsatarak,
enstitüye üye olan 65 firmanın portföyünde her türlü yapı malzemesi bulunduğunu
açıkladı. Çevresel Ürün Deklerasyonu'nun (EPD) gelişimini tarihsel bir bağlamda
katılımcılara aktaran Walther, gelinen noktada 30'dan fazla kategorileri
olduğuna değindi ve 2000 civarında ürünü etiketlediklerini sözlerine
ekledi.
Türkiye, malzeme
puanlarından faydalanamıyor
Walther'den sonra söz alan Çevre
Dostu Yeşil Binalar Derneği'nden (ÇEDBİK) Yenal Güller, dünya
genelinde 'Yeşil Bina Konseyleri'nin gelişiminden bahsettiği konuşmasında,
ÇEDBİK'in yaptığı çalışmaları ve süreçte geldiği noktayı aktardı. LEED, BREEAM
gibi uluslararası sertifikasyon sistemlerinde puanlama aşamasında malzemenin en
önemli kriterlerden biri olduğunu vurgulayan Güller, Türkiye'de 'yeşil
etiketleme' konusunda henüz bir ilerleme kaydedilemediği için yatırımcıların
'malzeme puanları'ndan en başta vazgeçmek zorunda kaldıklarının altını
çizdi.
Yeşil pazarda öne
çıkmak için EPD
PE International Türkiye Kıdemli Danışmanı
Dr. Pınar Erol da, bir ürün veya servisin çevre performansını
beyan eden deklerasyonlar olarak tanımladığı 'Çevresel Ürün Deklerasyonu'nun
(EPD) firmaların hızla gelişen 'yeşil pazar'da öne çıkmalarını sağladığını,
inovatif anlamda yaratıcılıklarını tetiklediğini bildirdi. EPD'nin inşaat
malzemesinin ve yaşam döngüsünün tanımlanması, yaşam döngüsü analizi, onay ve
tetkikler süreçlerinden oluştuğunu söyleyen Erol, Avrupa'da uygulamada pekçok
farklı EPD sistemi olduğunu, ancak bunların ortaklaştırılması için çalışmaların
sürdüğünü hatırlattı. Avrupa'da EPD'nin henüz bir zorunluluk olmadığını, ancak
sürecin bu doğrultuda ilerlediğini belirten Erol, özellikle ihracat yapan Türk
yapı malzemesi üreticilerinin buna hazırlıklı olması gerektiğine dikkat
çekti.
Sürdürülebilirlik
konusunda ortak bir görüş oluşmalı
Oturumun son konuşmacısı ise,
Türkiye'nin ilk EPD'li yapı malzemesinin üreticisi Türk Ytong'un Yön. Kur. Mur.
Üyesi F. Fethi Hinginar oldu. Hinginar, sürdürülebilirliğin
günümüzün en fazla önem verilen ve üzerinde durulan kavramlarından biri olduğunu
ifade ettiği konuşmasında, Türkiye toplumunun sürdürülebilirlik konusunda ortak
bir görüş oluşturması gerekliliğine işaret etti. Türk Ytong isminin her zaman
yeniliklerle anıldığına değinen Hinginar, EPD ile attıkları bu adımın diğer yapı
malzemesi üreticilerine örnek olmasını diledi.
|