Önümüzde fıstık ağacı, zeytin ağacı. Delice zeytin ağacı; yani yabancı zeytin
ağacı. Yabani olduğu için bereketli. İşittim ki fıstık aşılanmış. Evcil. Zeytin
buranın ağacı, yerli. En başından bu yana burada. Fıstık ise buraya misafir
olarak gelmiş; evcilleştirilmiş, aşılanmış ve buralı yapılmış. Her ikisi de yan
yana. Yerli ve yerliye uyum sağlamış yabancı...
Kaz Dağları'nda, Çamtepe'de dün açılan
Ekolojik Yaşam Kültür Merkezi'nde konuklara bu iki ağaçtan söz
edildi. Bu merkezi açan bir kısım insan, fıstık ağacı gibi Çamtepe'ye dışarıdan
gelmişti, bir kısım insan ise zeytin ağacı gibi atalarıyla buralıydı.
Yarım ay biçiminde tepeye yapılmış merkezde her şey
geleneksel tarzda inşa edilmiş, düzenlenmiş, tasarlanmış.
Dışarıdaki mutfak, odun yakılarak toprak kaplarda yemek pişirilmek için
yapılmış, sonunda geriye kalan kül ise temizlikte kullanılıyor.
Köşeye bırakılmış loğ taşı, yılda bir kereliğine damın üzerinde gezdirilerek
toprağın sıkıştırılmasını, varsa çatlakların onarılmasını sağlıyor. Dışarıya
açılan yuvarlak pencerede cam vitrayın içeriye yansıttığı ışığın farklı
renkleri, zamanın hangi zaman olduğunu anlatacak; pencerenin dilini öğrenene.
Buranın bir manası var
Geleneksel Ege mimarisinin vazgeçilmezi kireçle ayakta
duran, yarım ay şeklinde yapılmış yapının manası var olmalı. Köşesiz olması,
dairesel olması, denize, ormana, zeytinliklere göğsünü açıyor olmasının bir
manası vardır. Bu satırları yazdığım sırada, açılışa katılmak üzere çevre
köylerden yüzlerce insan geliyordu. Bir hayır şöleniyle açılıyordu merkez. Hayır
yemeği, hayır yiyecekleri sunuluyordu konuklara. Onlar da örtülerin arkasına
gizledikleri armağanlarla geliyorlardı. Herkes gönlünden kopanla merkeze
armağanlar sunuyordu. İngiltere'nin güneybatısından Küçük Kuyu'ya, kendi çaktığı
tekneye, kendi diktiği yelkenleri takarak gelen ve birkaç yıldır burada kalmakta
olan Sam'in bana söylediği gibi, burada herkes herkesin gönlünden kopanla bir
yaşam sürdürüyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden gönüllüler çalışıyor. Hiyerarşi
yok. Para pul bu sınırlanmış alanda, pek az geçiyor. Mecbur kalmadıkça gerekli
olmuyor... Diğer yarım boş kalıyor
Bu yarım dünyanın bir manası da belki, diğer yarımının boş bırakılıyor
olmasıdır. Diğer yarımını tamamlama özgürlüğünü, hayal gücünü insanlara
bırakıyor olmasıdır. İşte bu okulda, Atlas'ın da fikir
ortaklığını yaptığı bir okul açılacak: Yaşam Bilgisi Okulu.
Haziranda bir hafta, eylülde de bir hafta olmak üzere, ilk sınıflarını bu yaz
açacak olan okulda, gezegeni kurtaracak bilgilerle donatılacak öğrenciler. Bu
öğrenciler, esasında, benim gibi kendi okullarını bitirmiş kişilerden oluşacak.
Hukukçu, mühendis, bankacı, öğretmen, çiftçi, şu veya bu meslekten insanlara
Yaşam Okulu, gezegenle uyumlu bir arada yaşamanın, tarım yapmanın, şehir
yapmanın, toplum içinde bir şeyler yapmanın bilgilerini aktaracak. Bunun için de
büyük ölçüde, doğayla uyumlu yaşamı seçmiş toplumların bilgilerine başvurulacak.
Çamtepe'de bunlar olurken köyün arka vadisinde altıncılar, bir kez daha kendi
tasarılarını hayata geçirmek için çabalarını yoğunlaştırdı. Siyanürle altın
arayacak altıncılar ile gönül yoluyla gezegeni kurtarma yolunu arayacak doğa
korumacılar aynı havzanın iki ayrı tepesinde iki ayrı amaç için aynı zamanda
harekete geçti. Bakalım kim kazancak? Sizce?
|