Murano, İtalya Venedik'ten vaporetto
(küçük tekne) ile çabucak ulaşılabilen bu lagün adası manastırları andıran bir
sessizliğe sahipti. Fakat kulak tırmalayan testereler ve pes uğultularıyla ağır
makineler bu sessizliği son aylarda bozuyor. Murano Adası'ndaki en büyük boncuk
ve cam fabrikalarından Società Veneziana Conterie e
Cristallerie'ye ait olan ve 19'uncu yüzyıl sonlarında yapılan tuğla
imalathanenin bir kanadı, 130 odalı lüks bir otele dönüştürülüyor. Otelin 2012
yazında açılması bekleniyor. Üretimin dorukta olduğu 1920 ve 1930'larda,
fabrikada bin kadrolu, 4 bin de sözleşmeli işçi çalışıyordu. Fakat değişen
zevklerin ve hızla küreselleşen ekonominin kurbanı olan tesis 1992'de
kepenklerini kapattı. Yakındaki bir kanaldan içeri girince hummalı bir
faaliyetin olduğu bir başka eski cam fabrikası görülüyor. Burası da kalburüstü
Kempinski oteller zincirine katılacak. Metruk bir imalathaneyse
tasarım aşamasındaki küçük bir otele dönüştürülmeyi bekliyor.
Murano Adası, Venedik'in fırınları buraya taşıdığı 1291'den beri cam
imalatıyla iç içe geçen bir tarihe sahip. Şimdiyse yeni oteller, adanın imajında
köklü bir değişikliği yansıtıyor. 1950 ve 1960'lardaki büyüme yıllarında cam
ürünleriyle (minyatür hayvan aileleri, vazo gibi zücaciye, yüzlerce parçadan
oluşan ince işçilikli rokoko avizelerle) yüklü gemiler buradan doymak bilmez dış
pazarlara yelken açardı. O günlerde Murano sakinlerinin büyük çoğunluğu (ada
nüfusu bugün 4 bin 600 civarında) cam imalatının şu veya bu aşamasında faaliyet
gösteriyordu. Adadaki erkek çocuklar on yaşına basmadan fırınlarda çalışmaya
başlıyor ve ömürlerinin kalanında hünerlerini geliştiriyorlardı.
Ya bugün? Sektöre ait resmi istatistiklerde sanatsal cam imalatına ait
veriler yer almıyor. Fakat Confartigianato di Venezia adlı
meslek odasının sekreteri Gianni De Checchi'ye göre rakamlar
150 milyon euro civarında seyrediyor. Checchi, on yıl önce bu miktarın 200
milyon euro olduğunu, üstelik kâr payının artan üretim ve emek maliyetleriyle
iyice daraldığını belirtiyor. Çin ve Doğu Avrupa'dan gelen düşük kaliteli
ürünler de Murano'nun küresel cam pazarında ciddi aşınmalara yol açtı. Avize ve
aydınlatma fabrikası Andromeda'nın Başkanı Gianluca
Vecchi, "Şirketler kıyıma uğruyor" diyor ve kendilerinin de zor bir
dönemden geçtiklerine dikkat çekiyor. "Çok kısa zamanda çok şeyler oldu ve artık
dökecek gözyaşı bile kalmadı" diyor.
Aslında ada birçok bakımdan kendi düşüşünü kendi hazırladı. Venedik'teki
Ca'Foscari Üniversitesi'nde yenileşme teknolojisi profesörü
olan ve Venedik Uluslararası Üniversitesi'nde dekanlık yapan Stefano
Micelli'ye göre Murano'daki mevcut durum "İtalya'nın başka endüstriyel
bölgelerinde son 10 yıldır olanlarla aynı". Micelli, refah içinde geçen huzurlu
yıllar sırasında birçok Muranolu şirketin kendi fırınlarından öteye bakmadığını
belirtiyor. Şimdi de cam dışında başka bir geleceği hayal etmek zorundalar.
Adanın Venedik'e olan yakınlığıyla turizm sektörü zaten serpilmeye başlamıştı.
Fakat Murano aslında izole bir yer. Toplam 72 konuk ağırlayabilen iki oteli ve
bir avuç pansiyonu var. Gece hayatı da yok denecek kadar sessiz. Eski Conterie
fabrikasındaki oteli yaptıran Milano merkezli gayrimenkul geliştirme grubunun
idari müdürü Francesco Paternostro, "Murano bizim umduğumuz
gibi yeni bir turizm üssü olursa burası tekrar hayat bulur, günün 24 saati
canlanır" diyor. Paternostro'ya göre şirket, bölgede konaklama talebi sürekli
yüksek olduğu ve gayrimenkul Venedik'ten daha ucuz olduğu için Murano'ya yatırım
yapmayı tercih etti. Yönetici, adanın özgünlüğünün kendine has bir cazibe
yaratacağından emin. "İnsanlar buradan günü birlik Venedik'e gitmeye başlayacak,
tersi değil" diyor.
Değişimdeki bir başka etken de, Çin ve kalkınmakta olan diğer ülkelerin taze
bir zenginliğe ulaşmış milyonlarca turisti yurt dışına göndereceği beklentisi.
Cam fırınlarıyla yüzyıllarca haşır neşir olduktan sonra otel işine giren bir
şirketin sahibi Guido Ferro, Venedik'teki kalabalıktan dolayı
"insanların sokaklarda artık güçlükle dolaşabildiğini" belirtiyor. Fakat
Murano'daki tek camcılık okulunun başkanı da olan Ferro'ya göre gelecek ne
getirirse getirsin, cam adanın ayrılmaz bir parçası olarak kalacak. "İnsanlar
fırınları görmek istediği için Murano'ya geliyor" diyor Ferro.
|