Cam Elyaf Sanayi Pazarlama ve Satış Müdürü Bilge
Bıçakçıoğlu, pazara, alev dayanımlı polyester, düşük çekmeli reçineler,
düşük stiren emisyonlu polyester reçine gibi yeni ürünler sunmaya
hazırlandıklarını ifade etti.
Üretiminin yüzde 52’sini yurtdışına ihraç eden Cam Elyaf,
pazara, alev dayanımlı polyester, düşük çekmeli reçineler, düşük stiren
emisyonlu polyester reçine gibi yeni ürünler sunmaya hazırlanıyor.
Şişecam Grubu’nun bir parçası olarak 1976 yılından bu yana
ilk olarak keçe üretimi ile faaliyetine başlayan ve daha sonra fitil, direk
sarma fitili, kırpma ürünleri ile ürün portföylerini genişlettiklerini belirten
Cam Elyaf Sanayi Pazarlama ve Satış Müdürü Bilge Bıçakçıoğlu,
cam elyaf üretiminde bor madenini de kullanarak otomotiv, inşaat ve altyapı,
elektrik, spor-eğlence, ulaştırma-nakliye ve savunma sanayi sektörlerine yönelik
çalıştıklarını söyledi. Cam elyafı ve polyester üretiminde yıllık 100 bin tonluk
bir kapasiteyle Türkiye’de pazar lideri konumunda bulunduklarını ifade eden
Bıçakçıoğlu, 2009 yılında yaklaşık olarak 135 milyon TL’lik bir ciroya
ulaştıklarını belirtti. Çevremizde gördüğümüz pek çok ürünün cam elyafı ve
polyester ile üretilen kompozit malzemelerden oluştuğunu vurgulayan Bıçakçıoğlu,
“Otomobillerde, su ve kanalizasyon borularında, evlerimizdeki duş teknelerinde,
lüks yatların üretiminde, ışık geçirgen levhalarda, çatı su oluklarında ve daha
birçok üründe cam elyaf ve polyester kullanılıyor ve son dönemlerde Türkiye için
çok önemli olan rüzgar türbinlerinin kanatları da cam elyafı kullanılarak
yapılıyor” dedi. Üretimlerinin yüzde 52’lik kısmını başta Avrupa ülkeleri olmak
üzere yurtdışına ihraç ettiklerini belirten Bıçakçıoğlu, “İhracatımızın
ağırlığını Avrupa kıtası oluşturuyor. Bunun yanında Ortadoğu, Kuzey Afrika ve
Asya pazarlarında da yer almamızla beraber yurtiçi ve yurtdışına dengeli bir
satış yapıyoruz” diye konuştu.
Cam elyafı ve polyester reçine ürünlerinin geliştirilmesi çalışmalarıyla
ilgili pazarda oluşan taleplere göre davrandıklarını vurgulayan Bıçakçıoğlu,
bunun için rüzgar kanat üretiminde kanatın önemli bir hammadde girdisi olan çok
yünlü kumaşlarda kullanılan WR6 tek uçlu fitil ürünlerinin, rüzgar kanat üretimi
yapan global firmalar tarafından istenilen kriterlere sahip olduğunu belirtti.
Buna ilave olarak uzun süreli çalışmaları sonucunda pazara yeni ürünler
sunacaklarını ifade eden Bıçakçıoğlu, şöyle devam etti: “Bu ay içinde
Almanya’dan alınması düşünülen Germanisher Lloyd belgesi ile uluslararası onaylı
tedarikçi olarak, sektöre yönelik büyük bir adım atmış olacağız. Alev dayanımlı
polyester, düşük çekmeli reçineler, düşük stiren emisyonlu polyester reçine
ürünleri pazara sunulmak üzere olan yeni polyester reçine ürünlerimiz arasında
yer alıyor. Bunun yanında olası bir yatırım sürecinin belirleyicisi hiç kuşkusuz
pazardaki gelişmelerdir. 2010 yılında iç pazar ve bölgesel pazardaki büyüme içme
suyu boruları ve rüzgâr santrallerindeki gelişmelere odaklıdır. EPDK tarafından
Türkiye’de yeni rüzgâr santralleri kurulması için yapılan başvurulardan 8 bin
500 MW’lık kısmına lisans verileceği ifade edildi. Ayrıca, inşaat ve
otomotivdeki kapasite artış beklentileri de önem kazandı. Bu gelişmeleri takip
etmekteyiz.”
Küresel finans krizinde ana sektörlerin etkilenmesiyle kompozit endüstrisinin
de dibe vurduğunu ifade eden Bıçakçıoğlu, 2010 yılının ilk çeyreğinde kompozit
endüstrisinde toparlanmalarla beraber dalgalanmaların yaşanmasına rağmen,
sektörün yeniden büyüme trendi içinde yer aldığını söyledi.
‘Sektördeki haksız rekabet nedeniyle sanayici risk
altında’
Ülkemizin kompozit malzemeyi tanıması ve kullanması açısından Batılı
ülkelerin çok gerisinde kaldığını savunan Bıçakçıoğlu, “Gelişmekte olan bir ülke
olmamız nedeniyle yapılan yeni yatırımlar neticesinde sektörde önümüzdeki 5
yıllık dönemde yüzde 8 civarında bir büyüme olacağını tahmin ediyoruz” dedi.
Bununla beraber İran, Irak, Suriye ve Kuzey Afrika gibi kompozit üretiminin
yaygınlaştığı bölgelere yakın olmasının Türkiye pazarını önemli bir hale
getirdiğini sözlerine ekleyen Bıçakçıoğlu, cam elyaf sektöründe yaşanan
rekabetin haksız bir noktaya geldiğini, bu nedenle kompozit üretimi yapan
sanayicilerin de büyük tehlikeyle karşı karşıya olduğunu
vurguladı.
|