Beyaz eşyada Avrupa’nın ikinci büyüğü İtalyan Indesit,
Türkiye’ye alanında ilk yabancı sermayeli şirket olarak 1994 yılında adım attı.
Önce Zorlu Holding ile ortaklık şeklinde başlayan Türkiye çıkarması daha sonra
İtalyan devinin ülkedeki potansiyeli görüp vites büyütmesiyle bir fabrika
yatırımına dönüştü.
Indesit Company Türkiye, Indesit’e ait 11 fabrikadan
buzdolabı üreten az sayıdaki tesisten birinin sahibi. Buzdolabının yanısıra,
derin dondurucular, davlumbaz, bulaşık makinesi, ocak- fırın da Manisa’daki
fabrikadan çıkan ürünler. Türkiye beyaz eşya pazarında dördüncü sırada bulunan
şirket 290 milyon euro ciro yapıyor ve bu rakam İtalyan Indesit’in toplam
cirosunun yüzde 10’unu oluşturuyor. Bunun 214 milyon dolarlık bölümü de
Türkiye’deki Indesit’ten dünyanın çeşitli ülkelerindeki Indesit şirketlerine
yapılan ihracat. Indesit Company Türkiye, Manisa’da üretmediği çamaşır makinesi
gibi ürünleri de ithal ediyor. Indesit’in Türkiye’de biri üretim ve
ithalattan sorumlu sanayi, diğeri de yurt içi tüm satış ve servisten sorumlu iki
şirketi var. İki şirketin yönetim kurulu başkanı da yakın zamana kadar
Indesit’in İtalya merkezinde çalışan ve 15 kişilik üst yönetim komitesinin ilk
ve tek kadın üyesi olan Neriman Ülsever. Son 10 yılını
Indesit’le çeşitli ülkelerde ve İtalya’da merkezde geçiren Ülsever, Türkiye’ye
dönmek istediğini söyleyince de bu gelişmenin kariyerinde bir gerileme olduğu
şeklinde algılanmaması için her iki şirkette de Yönetim Kurulu Başkanlığına
getirilmiş. Doğrudan Indesit CEO’suna rapor veriyor ve bu da şirketin tarihinde
bir ilk.
‘Türkiye iyi okul’
Indesit Company Türkiye’nin sanayi şirketi fonksiyonel olarak, iş ilişkileri
itibariyle İtalya’daki teknik bölüme bağlı. 1400 kişilik fabrikanın başındaki
genel müdürün bir İtalyan olduğunu belirten Ülsever “Burada (pazarlama
şirketinin) İtalyan bir genel müdürümüz var. Pazarlama müdürü ve mali işler
direktörümüz de İtalyan. Genellikle böyle olmaz, bunlar bundan bir sene öncesine
kadar Türk’tü hep, şimdi yeni birtakım genç İtalyanları getirdik” diyor.
Neriman Ülsever’e göre bunun nedeni Türkiye pazarının dinamizmi nedeniyle
uluslararası tecrübe edinilecek çok iyi bir okul olması. “Türkiye’de iki yıl
kalacaklar. Kariyerlerinde önemli adımlar atıyorlar’ diyen Yönetim Kurulu
Başkanı Ülsever şöyle devam ediyor:
“Burada bir Türk kadro var, İtalyan ekip arkadaşları ile birlikte çalışıyor.
İşin satış yanı, işin pazarlama tarafı, Türkiye’deki lojistik yanı, müşteriler
kısmı ve satış sonrası servis desteği gibi bütün buradaki iş hayatı tarafını
buradaki yönetim idare ediyor. Ürün tercihlerini burası da söylüyor ama
önümüzdeki yılki ürün yelpazesine tabii ki geri bildirim alarak İtalya karar
veriyor. Araştırma geliştirme tarafına da İtalya karar veriyor. Araştırma
geliştirmenin ana merkezi İtalya”
Gerçekten de Türkiye pazarı Indesit’teki kariyer basamaklarında önemli yere
sahip. Indesit Company’nin CEO’su Marco Milani ve ülke müdürü Andrea Ojetti,
şirkette ilk olarak Türkiye’yi de içine alan Ortadoğu İhracat pazarlarında
çalışmaya başlamışlar. Milani o günleri “Ben o zaman gelirdim, Cankurtaran’a
(Emin Cankurtaran) mal satmaya çalışırdım” diye anlatırmış.
‘3D odamız var’
Indesit Company Türkiye’nin Manisa’da 60 kişinin çalıştığı bir Ar-Ge Merkezi
var. 3 yıl öncesine kadar Manisa’da, sadece oradaki tesisin ürettiği ürünler
için faaliyet gösteren bir proses Ar-Ge merkezi varmış. Ancak hükümetin Ar- Ge
teşviklerini arttırmasından sonra merkezin de işlevi değişmiş. 5 olan mühendis
sayısı 60’a ulaşmış. 2007’ye kadar yalnızca üretilen ürünlerin ihraç pazarlarına
göre endüstriyel tasarımını yapan merkez teşviklerle şaha kalkmış.
Dünyada birçok tasarım yarışmasında birincilik ödülü aldığı için hem
Ülsever’in hem de sektördeki oyuncuların ‘Buzdolabının Ferrarisi’ olarak
tanımladığı Quadrio modelinin endüstriyel tasarımı da Manisa’daki Ar-Ge
merkezinde yapılmış. Tasarımı Manisa’da yapılan bu model, üretiminin ardından
İzmir’den tüm dünyadaki Indesit ağına gönderiliyor. Eskiden Ar-Ge’nin yüzde
20’sini yapan merkez bugün çok daha faklı konumda bulunuyor. Ülsever, Indesit’in
çok önem verdiği Manisa’daki Ar- Ge merkeziyle ilgili şunları anlatıyor:
“Buzdolabı konusunda her şeyle uğraşıyorlar. Teknolojik olarak neyi
geliştirebiliriz? Daha az nasıl enerji kullanabiliriz? Daha hacimli buzdolabı
nasıl yapabiliriz? Daha çevreci ürünleri nasıl geliştirebiliriz? Daha iyi
malzeme nasıl kullanabiliriz? Daha ucuza nasıl üretim yapabiliriz? Daha yeni
teknoloji nasıl yaratabiliriz? Bunları araştırıyoruz. Araştırma merkezimizde
robotik teknolojiyle yapılmış bir 3D odamız var. Bu odada oturuyorsunuz size
konseptten ürüne nasıl dönülüyor, üç boyutta anlatıyorlar var olan projeleri.
Pipe line’a girmeye çalışan çok projemiz var. Pipe line’dan geçen yıl çıkan ürün
çeşidi 260 idi. Bu merkezde, pazarlamadan gelen verilerle ihraç pazarlarına
uygun ürünlerin endüstriyel tasarımını da yapıyoruz. Burada enerji cimrisi
A+,A++ gibi buzdolabı modellerinin de gazın iç mekânda en verimli dolaşmasını
sağlayan termodinamik tasarımları da çalışılıyor”.
Kadınlara pozitif ayrımcılık yaptı
Ülsever’in Indesit yolculuğu 1995’te başladı. Şirkete insan kaynakları
direktörü olarak giren Ülsever, 1997’de yönetim kuruluna girdi. 2000 yılında
Indesit Company Doğu Avrupa ve İhracat Pazarlarından Sorumlu Direktör, 2002’de
Batı Avrupa’dan Sorumlu Direktör oldu. 2004’te Tüm Ticari Organizasyondan
Sorumlu Direktörlük görevine getirilen Ülsever, 2006’da Indesit Company Grubu
İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevine atandı ve aynı zamanda şirketin 15
kişilik üst yönetim komitesine girdi. Ülsever’in döneminde şirketin üst düzey
yöneticileri arasında kadın oranı kendi deyişiyle uyguladığı ‘pozitif
ayrımcılık’ sayesinde ilk kez yüzde 34’e ulaştı.
|