Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu üyesi Melih
Şimşek, dernek olarak 2015 yılı için hedeflerinin, bütün yapı
stoğu içindeki yüzde 5'lik çelik kullanımını yüzde 10'lara ulaştırmak
olduğunu söyledi.
Aynı zamanda Çevre Dostu Binalar Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Akşan Yapı
Yönetim Kurulu Başkanı da olan Şimşek, hafif çelik yapılardaki itici gücün
deprem olduğunu, ancak zaman geçtikçe bunlara 'hız' ve 'çevre' faktörlerinin
eklendiğini dile getirdi.
Türkiye'de çelik yapıların 1999 Marmara Depremi'nden sonra gündeme gelmeye
başladığını kaydeden Şimşek, şu bilgileri verdi:
''Dünyada çelik yapılara ilişkin bilginin en iyi olduğu ülke ABD idi.
California'dan geçen fay hattı, bizim ülkemizdeki Kuzey Anadolu Fay Hattı ile
aynı özelliklere sahiptir. Amerikalılar, bu konuyu yıkımlara neden olan San
Francisco depremlerinden sonra çok iyi analiz etmiş ve çözümler geliştirmiş.
Türkiye'ye bu kadar oturan başka model yok aslında. Biz özellikle ABD'de
sistemle ilgili kurum ve derneklerden bilgi aldık ve bu bilgileri ülkemizdeki
yapı şartnamelerine oturttuk. Ülkemizdeki yapı şartnameleri de buna izin
verir.''
Şimşek, Türkiye'de yapı stoğunun hemen hemen tamamına yakınının betonarme
olduğunu ve Türkiye'nin bu alanda büyük bir bilgi birikimi, iş gücü ve firma
stoğu bulunduğunu vurgulayarak, çelik yapılarda bilgi ve iş gücünün henüz
betonarme seviyesine ulaşmadığını söyledi.
ABD'deki yapıların yüzde 30'u, Kuzey Avrupa ülkelerindeki yapıların yüzde
45'e yakını, Japonya'daki yüksek yapıların tamamı çelik iken, Türkiye'deki çelik
kullanımının toplam yapı stoğunun yüzde 5'i olduğuna dikkati çeken Şimşek, bunun
önemli bir kısmının da endüstriyel yapılar olduğunu kaydetti.
Şimşek, özellikle İzmit, Adapazarı ve Bursa gibi sanayi bölgelerinde endüstri
yapılarının çelikle inşa edilme oranının artmaya başladığını belirterek, ''Çelik
yapılarla ilgilenen üretici firmaların artması da bunu gösteriyor. Konut
grubundaki artış da hiç fena değil. Geleneksel inşaat firmaları da bu konuyu
masalarına almaya başladılar'' diye konuştu.
''Denetime uygun yapı cinsi oluşturulması gerek''
Melih Şimşek, çelik yapıların depreme karşı önemli bir çözüm getirmesi
nedeniyle insanların zihninde yer ettiğini ve Japonya'daki depremin ardından
daha fazla konuşulmaya başlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
''Japonya, ABD ve Türkiye, deprem coğrafyası içinde konumlanmış. Bugüne kadar
en yüksek şiddette deprem 8.9 ile ABD'de olmasına rağmen en büyük can kaybı,
Türkiye'deki depremde olmuş. ABD ve Japonya bu işe çelik yapılar vasıtasıyla
çözüm getirmiş. Yapı stoğu içinde çelik yapılar büyük oranda olduğu için can
kaybı az olmuş. Türkiye'de depremde yapıların yıkılmaması için denetime uygun
yapı cinsinin oluşturulması gerek. Yapı ne kadar hafifse deprem şiddetini o
kadar az hisseder. Çelik yapılar geleneksel yapılara göre 8-10 kat daha
hafiftir.''
Okul, hastane, spor salonu gibi kamu binalarının depreme dayanıklı
yapılmasının, çelikten inşa edilmesinin önemine işaret eden Şimşek, deprem
sırasında ve sonrasında ayakta kalan bu yapıların kamunun sığınacağı yerler
olacağını söyledi.
Şimşek, 1999 yılındaki depremden 10 gün sonra San Francisco'da 8.1 şiddetinde
deprem meydana geldiğine değinirken, ''Bizde ölü sayısının 40 bine yaklaştığı
tahmin ediliyor. San Francisco'da ölü sayısı ise 2 idi. İncelediğinizde, bunun
temelinde hafif ve çelik yapılar var'' dedi.
Türkiye'de yapı şartnamelerinin depreme uygun hale getirildiğini, ancak
bu konuda yeterli denetim olmadığı için şartnamenin pek önem taşımadığını
belirten Şimşek, ''İnsana mümkün olduğunca az inisiyatif bırakmak gerekiyor.
Yapıları kontrol etmek gerekiyor. Çelik yapı onun için ön plana çıkıyor.
Betonarme yapılar depreme karşı kötüdür diyemeyiz. Mühendisçe denetlenen her
yapı aslında doğrudur. Çelik kullanmak akıllılıktır diyebiliriz. Kalite
kontrolünü oluşturmasından, insan inisiyatifini ortadan kaldırmasından dolayı''
değerlendirmesini yaptı.
Şimşek, Türk Yapısal Çelik Derneği olarak 2015 yılı için hedeflerinin, bütün
yapı stoğu içindeki yüzde 5'lik çelik kullanımını yüzde 10'lara ulaştırmak
olduğunu kaydederek, ''Özellikle kamu binaları bu oranı artırıcı yönde
kullanılabilirse insanlara doğrudan faydası olacaktır. Çünkü bu, ancak bir kamu
politikası haline getirilebildiğinde doğru olur'' dedi.
|