Ergene Zehir Akıyor
Ergene 700 Milyon TL’lik Kanal...
'Ergene, Marmara’ya Son Ölümcül...
Ergene’nin Siyahı Marmara’ya Akacak
Ergene Havzası'na Öngörü Sistemi
'Bu Gördüğümüz Bir Felakettir'
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, Ergene Nehri'ndeki kirliliğin çevre ve insanlara büyük zarar verdiğini belirterek, "Bu gördüğümüz çevresel bir felakettir. Yılladır devam eden bir felakettir. Türkiye buna çözüm bulacak güçtedir. Yeter ki ortaya bir irade konulabilsin" dedi.
DHA'nın haberine göre, Istranca Dağları'ndan doğarak Trakya'nın ortasından Ege Denizi'ne dökülen 280 kilometrelik Ergene Nehri, temizlik çalışmalarına rağmen simsiyah akmaya ve çevresine zarar vermeye devam ediyor. Nehrin, Uzunköprü İlçesi'nden geçen bölümünde her ay yapılan ölçümler sonucunda 4'ncü sınıf nehir özelliğindeki nehirde 30 mikrogram siyanürün yanı sıra, 10 mikrogram yağ ve gres, 124 mikrogram sülfat ile ağır metaller içerdiği tespit edildi. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'nde Ergene Nehri'nin kirliliğini inceledi. Su kalitesi 4'üncü sınıf kirletilmiş, en kirlenmiş ve yanına dahi yaklaşılmaması gerektiği belirtilen Ergene'nin kirliliğinin çevreye ve insanlara büyük zarar verdiğini belirten Bozoğlu, şunları söyledi:
"Çok ciddi ve çok belirgin bir kirlilik ortada, buraya gelmeyen insanlar buradaki kokuyu da algılayamazlar. Sadece nehir kirliliği değil, toprak kirliliği olduğunu, atıkların da her alana dağıldığını görüyoruz. Burada ne gibi atıklar olduğu konusunda ciddi şüphelerimiz var. Gördüğümüz kadarıyla tehlikeli atıklar toprağa gömülmüş durumda. Bu bölgede ciddi bir insan nüfusunun da olduğunu gözlemiş bulunuyoruz. 2011 yılında Ergene Havzası eylem planı ortaya konmuştu. Bu eylem planı kapsamında yapılması gereken çalışmalar vardı. Fakat bunların yetirince hızlı ve verimli olarak ilerlemediğini görmüş durumdayız. 2016 Mayıs ayında devreye girmesi beklenen bu genelge devreye girmedi. Arıtma tesislerinden çıkacak olan su kalitesi daha iyi olacak ve Ergene Nehri'nin düzelmesi artacaktı. 5 yıldır genelgenin sürekli ertelendiğini, yapılması gereken çalışmaların ertelendiğini tespit ettik. Göz göre, göre Ergene Havzası, Trakya ve topraklarımız yok edilip, kirleniyor. Bu gördüğümüz çevresel bir felakettir. Yılladır devam eden bir felakettir. Türkiye buna çözüm bulacak güçtedir. Yeter ki ortaya bir irade konulabilsin." 'Etrafında bile canlı yaşaması mümkün değil' Ergene Nehri'nin geçtiği yerlerden Ergene İlçesi Sağlık Mahallesi'nde 40 bin kişinin yaşadığını belirten Bozoğlu şöyle devam etti: "40 bin vatandaşımız bu sağlıksız çevre ile karşı karşıya bulunuyor. Şu anda Ergene'nin kirliği aktığını gözlemeniz bile yeterli. Buradan çıkan suların değerlerini incelediğimiz zaman bir canlının artık yaşaması mümkün değil. Bir canlının yaşamasını bırakın etrafından canlıların bile yaşaması mümkün değil. Buradaki Ergene Nehri ile birlikte çevredeki bir çok tarım alanın sulandığını biliyoruz. Bu tarım alanlarında üretilen besinlerin de aynı zamanda Ankara, Iğdır ve Türkiye'nin dört bir yanına yayılan tarımsal üretimin bu pis suyla yapıldığını biliyoruz. Burada yaşanan kirlilik sadece 40 bin insanın veya bölgenin değil tüm Türkiye'nin sorunu haline gelmiş durumda. 21'inci yüzyılın ilk çeyreği biterken, 2023 yılı hedefleri ortaya konurken Türkiye'nin böyle bir kirlilik ile böyle bir çevresel felaket ile hiç uğraşmasına gerek yok." Termik santraller ciddi problem Türkiye Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, Birleşmiş Milletler çevre raporlarında Türkiye'nin 'en çok termik santral yapmayı planlayan ülkelerin başında yer aldığını kaydederek şöyle dedi: "İklim değişikliği sorununa çözüm üretmekten uzak yaklaşıma sahip bir politika ne yazık ki yürütüyor şu anda Türkiye. Bu kapsamda da, Trakya gibi tarım alanlarının çok değerli olduğu, yoğun nüfusun yaşadığı ve önemli üretim alanlarının olduğu bölgede termik santral yapılmasının önü açılmış olunuyor. Bununla birlikte ne olacak? Ciddi bir hava kirliliği yaşanacak. Aynı zamanda çok büyük bir kül problemi ile karşı karşıya kalacağımızı, yoğun kömür yakımından milyonlarca ton külün tarım, ormanlık alanlarda yaşam alanlarında depolanmaya başlanacağını öngörebiliriz. Türkiye'nin şu anda termik santrallere ihtiyacı olmadığını hepimiz biliyoruz. Enerji ihtiyacımız yüksek oranda artmıyor." |