1987 yılının Eylül ayında ilk Fibrobeton harcı döküldüğünde, hiç kimse bunun 4 kıtada 20’den fazla ülkeye yayılacak bir proje ağının ilk adımı olduğunu bilmiyordu. O yıl Türkiye’yi GRC (fiber takviyeli beton) ile tanıştıran Fibrobeton, yeni bir sektör yaratmakla kalmadı; bugün ürünün kendini de aşan jenerik bir marka haline geldi.
1989 yılında Doğuş Yapı ile birlikte Libya’da ilk yurtdışı projesine imza atan firma, Uluslararası Fiber Takviyeli Beton Birliği’nin (The International Glassfibre Reinforced Concrete Association–GRCA ) 2011’de İstanbul'da gerçekleştirilen ve 150 delegenin katıldığı 16. Dünya Kongresi’nde verilen 3 ödülün 3’ünü de alma başarısını gösterdi.
Bugüne kadar farklı coğrafyalarda, AVM’lerden turizm yapılarına, kamu binalarından özel konutlara kadar, farklı ölçekte 2 bin 500 civarında proje tamamlayan firma, 2011 yılında, “Türkiye’yi ‘dünyanın GRC üssü’ haline getirme” vizyonunun en önemli adımlarından biri olan Düzce’de D-100 Karayolu üzerindeki fabrikasının açılışını yaptı. Dünyanın tek çatı altındaki en büyük entegre GRC tesisi olan Fibrobeton – Düzce, tamamlandığında 50 bin metrekarelik bir kapalı alana sahip olacak ve üretim kapasitesi de yılda 600 bin metrekareye ulaşacak. Tesisin yönetim binası olarak da nitelendirilebilecek ilk bölümü, 1000'er metrekarelik üç kattan oluşuyor. Bir kanadı yönetim bölümü olarak planlanan üst kat, aynı zamanda teknik ofis tarafından da kullanılıyor. Ofisler, 70 kişinin rahatça çalışabileceği, her türlü modern donatıyı sunacak şekilde kurgulanmış. Testlerin yapıldığı modern laboratuar da yine bu binada.
Muhammed MaraşlıEsnek üretim için esnek planlama
Fibrobeton – Düzce’nin mimari tasarımı için bir mimari ofisten destek alınmış; ancak holler, yılların birikimiyle, ihtiyaçlar doğrultusunda Fibrobeton tarafından planlanmış. Fibrobeton Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Maraşlı, hollerin, farklı şekil ve ölçülerde üretim yapmaya olanak verecek şekilde esnek tasarlanmasının, proje bazlı üretim yapan Fibrobeton için çok önemli olduğunu söylüyor. “Elbette her holün kendine has bir hat düzeni var; ancak sabit değil. Çünkü kimi zaman 50 metrekarelik tek bir panel, kimi zaman da 2 metrekarelik küçük parçalar üretmeniz gerekebiliyor” diyen Maraşlı, hol yüksekliklerinin, vinç durumunun ve içerde kullanılan sistemlerin bu doğrultuda kurgulandığını anlatıyor.
Fabrika planlamasının kilit unsurlarından biri de ‘lojistik’ olmuş. Ciddi bir trafiğin olduğu fabrikadan, günde yaklaşık 1000 metrekare ürün sevkediliyor. Bu nedenle bir ring şeklinde tasarlanan fabrikada, yükleme alanları da buna göre oluşturulmuş.
|