Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU
İLİŞKİLİ HABERLER

Çikolata Vadisi Kurulacak!

Bitti Mi?! Ama Biz Yeni Başlıyorduk!

Yeşil tasarım, akademik düzeyde çok konuşulmuş, stüdyolarda 90’ların başından beri gündemden düşmemiş, üzerinde tezler de olmak üzere birçok akademik yayın üretilmiş bir mesele. Birçoğumuz “yine mi yeşil tasarımdan bahseden bir yazı ” bıkkınlığına kapılmış olabiliriz. Ama evet yine ve mecburen yeşil tasarımdan bahseden bir yazı daha…

Bitti Mi?!  Ama Biz Yeni Başlıyorduk!

14 Şubat’ta Dezeen Magazine, Genel Yayın Yönetmeni Marcus Fairs’in Üzgünüm Yeşil Tasarım, bittibaşlıklı yazısını yayımladı(1). 18 Şubat’ta Treehugger editörlerinden Lloyd Alter Yeşil Tasarım gerçekten bitti mi?”  başlığı ile Fairs’in Treehugger’dan da bahsettiği yazısına cevap verdi(2).

Biz de, şu sıralar Türkiye’nin de gündeminde yer almaya başlamış yeşil tasarım meselesi ve bu iki yazının düşündürdükleri üzerine birkaç söz söylemek istedik.

Teknolojinin özü itibariyle iyimser olduğunu, söyleyen Fairs, her yeni gelişmenin, her yeni ürünün yeni bir gelecek vaad ettiğini ve teknolojinin hep yeni fikirler ürettiği için sürdürülebilirlikten çok daha sürdürülebilir olduğundan bahsediyor. “Teknoloji yeşili öldürdü” diye başladığı yazısına, yeşil ile olan aşkımızın bittiğini ilan ederek son veriyor. Tam da sevgililer gününde…

Treehugger’dan Alter ise Fairs’e cevap olarak yazdığı yazısına Fairs’in yeşil tasarımdan henüz vazgeçmediği eski güzel günlerde yazdığı kitaptan (Green Design, Creative Sustainable Designs for the Twenty- First Century)  bir alıntı ile başlıyor. Fairs’in kitabında dört sene önce yaptığı yeşil tasarım tanımının bugün de gayet geçerli olduğunu söylüyor. Son yıllarda yeşil tasarım eğiliminin yol açtığı ve henüz hız kazanmaya başlayan yavaş yaşam,  “daha yeterli” (enougher) hareketi, “gönüllü yalınlık” (voluntary simplicity) gibi yaklaşımlara değiniyor. Yeşil hareketin ölmediğini, “…Dezeen için artık yeterince parlak olmasa da (!), iyimser, 'teknofilce', robotik, olumlu ve henüz başlayan bir hareket” olduğunu söyleyerek bitiriyor yazısını.

Fairs’in yazısında, insan psikolojisi açısından haklı olduğu düşünülebilecek saptamalar olsa da ( yeşil tasarımın bize hissettirdiği suçluluk hissini sevmedik, ürünleri beğenmedik gibi) teknoloji ve yeşil tasarım ilişkisi konusunda çok yanıldığını düşündüğümüzü söylemeliyiz. Alter’in de yazısında belirttiği gibi teknoloji yeşil tasarımın karşısında değil, bu değişim sürecini besleyen bir kaynak.

Bizim ülkemizde de son birkaç yıldır yeşil tasarım üzerine birçok yayın yapılıyor. Çeşitli ölçeklerde uygulamalar da yapılmaya başlandı. Fairs, yeşil tasarımın aslında içselleştiğinden ve bazı endüstrilere yerleşerek görünmez olduğundan bahsederken biz henüz böyle bir etkiyi toplumsal yaşamımızın hiçbir alanında hissetmedik doğrusu.

Yeşil tasarım, akademik düzeyde çok konuşulmuş, stüdyolarda 90’ların başından beri gündemden düşmemiş, üzerinde tezler de olmak üzere birçok akademik yayın üretilmiş bir mesele. Birçoğumuz “yine mi yeşil tasarımdan bahseden bir yazı ” bıkkınlığına kapılmış olabiliriz. Yani mesele bizler için de parlaklığını yitirip, sıkıcı ve boğucu bir hal almaya başlamıştır belki de.

Ama yaşam pratiklerimize bakıldığında yeşil tasarımın söyleminden çok uzaktayız. Biz henüz ne naylon torbalarımızdan vazgeçtik, ne de çöplerimizi ayrıştırarak dönüşüme katkı sağlamanın kentsel temellerini oluşturduk. Çatılarımız güneş panelleri ya da yeşil örtülerle hemen hiç tanışmadı. Hepimiz yöntem olarak nasıl yapıldığını bilsek de, çoğumuzun suyunu toplayan bir evi ya da dönüştürmeyi başaran bir tesisat sistemi henüz yok. Yaptığımız en kayda değer iş, depremde ayakta kalıp kalamayacağı bile belli olmayan binalarımıza ısı yalıtımı uygulamak…

Yeşil tasarımın dünyanın geleceğine dair ne kadar önemli bir rol oynayacağı doğal verilere ve tüketim alışkanlıklarımıza bakılınca hemen anlaşılıyor. Özellikle inşaat sektörünün karbon salınımına olan büyük etkisinden dolayı duracağı yerin ve alacağı tavrın müthiş öneminin farkında olmalıyız. Tasarım dünyasının tamamına baktığımızda sürdürülebilirlik ölçütlerinin adaptasyonu dünyanın tüketme biçimini değiştirebilir güçte olacaktır.

Şanslı bir azınlık sonsuza kadar mutlu yaşamayı belki de garantilemiştir. (ya da öyle sanmaktadır.) Büyük felaketlere doğru giden dünyadan kaçma yollarını çoktan ayarlamış, “post-apokaliptik” problemlerini çözmüş –Hollywood senaryoları misali - inşa ettirdikleri gemiler ya da sığınaklarda yerlerini ayırtmış olabilirler. Böylece yeşil tasarım gelip geçici bir moda olarak görülüp kendisine veda etmekten dem vurulabilir. Ama burada kalmak, “başkalarının” tüketimleri dolayısıyla baş gösterecek problemlerle yüzleşmek zorunda kalacak- hatta hali hazırda yüzleşen - “diğer dünyalılar” için kaynakların tüketimi/kullanımı/paylaşımı ile ilgili verilen mücadele gelip geçici bir flört değil, büyük bir aşk olarak algılanmalı ve yaşaması için emek harcanmalıdır. Biz yeşil tasarıma hala aşığız!

Notlar:

1)  Dezeen, tüm dünyada mimarlık ve tasarım camiası tarafından yoğun olarak takip edilen “online” bir tasarım / mimarlık dergisi. Mobilya tasarımcısı, ödüllü bir yazar ve gazeteci olan Marcus Fairs, Dezeen’in kurucusu (2006) ve derginin genel yayın yönetmenliği görevinde.

2) Treehugger, sürdürülebilirlik çerçevesinde her türlü son dakika haberi, yeni malzemeler, teknolojiler, tasarımlar ve görüşler içeren bir online medya kaynağı. Treehugger’ın tasarım bölümü editörü ve aynı zamanda yönetici editörü olan Lloyd Alter, bir mimar, yazar ve Ryerson Üniversitesi iç mimarlık bölümünde akademisyen.

http://www.yapi.com.tr/haberler/bitti-mi-ama-biz-yeni-basliyorduk_104890.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!