İstanbul'a 3. Havalimanına Onay
1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni...
Bütünlüklü Planlama Olmazsa...
İstanbul Planı'nın Süleyman'ı kim?
Marmara Bölgesi’nin Planları...
İstanbul Çevre Düzeni Planı'nın...
İşte İstanbul’un Geleceği!
İstanbul Çevre Düzeni Planı...
“İstanbul Çevre Düzeni Planı” Açıklandı
Bitmeyen Öykü: İstanbul İli Çevre Düzeni Planı
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Odaların İstanbul şubeleri, geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde oy çokluğuyla kabul edilen 1/100000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı'nın hayata geçirildiği takdirde kentin yaşadığı tahribat sürecini daha da hızlandıracağına dikkat çekerek, uyarılara rağmen
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Odaların İstanbul şubeleri, geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde oy çokluğuyla kabul edilen 1/100000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı'nın hayata geçirildiği takdirde kentin yaşadığı tahribat sürecini daha da hızlandıracağına dikkat çekerek, uyarılara rağmen uygulamaya sokulması halinde tekrar yargıya gideceklerini açıkladı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde biraraya gelen TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Maden Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Orman Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubeleri temsilcileri, planın, 'parlak ve uyutucu' sözlerle dolu plan raporuna karşın tam da aksi sonuçlar doğuracak plan kararları içerdiğini savundular. Planın, yerel seçimlere bir buçuk ay kala dönemin son belediye meclisi toplantısında alelacele uygulamaya sokulmaya çalışılmasının da ciddi biçimde sorgulanması gereken etik bir sorun olarak niteleyen Odalar, normal koşullarda İstanbul'un geleceğini belirleyecek plan kararlarının yeni seçilecek belediye meclisine bırakılmasının gerekliliğine işaret ettiler. Odalar tarafından itiraz edilen başlıklar şöyle: · Merkezi hükümet tarafından bir üst plana dayanmaksızın gündeme getirilmiş olan Kartal, Zeyport, Haydarpaşa v.b. gibi bir çok kentsel dönüşüm projesi iptal edilen planda yer aldığı gibi, yeni planda da yer almaktadır. Yeni plan, buna ilaveler de getirmektedir. İlginç bir örnek, iptal edilen planda konut alanı olan Ataşehir’in Batı yakasının, yeni planda “1. Derece Ticaret ve Hizmet Merkezi”ne dönüştürülmüş olmasıdır. iptal edilen 1/100 000 ölçekli planda konut alanı olan Ataşehir’in Batı yakası, plan kararları hiçe sayılarak, Başbakan tarafından finans merkezi olarak açıklanmış ve TOKİ tarafından, yetkisini aşarak, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarla MİA(Merkezi İş Alanı) olarak planlanmış; onaylanan yeni 1/100 000 İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’nda da, bu karara aynen uyularak, bu alan, konuttan “1. Derece Ticaret ve Hizmet Merkezi”ne dönüştürülmüştür. Kent ve insan odaklı olmayıp “İstanbul’un pazarlanması ve küresel şirketlere rant alanı sunulması” anlayışı temelinde gündeme getirilmiş olan bu gibi projeler ve bunların tetikleyeceği diğer plansız projeler İstanbul’un tarihsel, doğal değerlerine zarar verecek ve gereksinimi olan sağlıklı gelişimini önünde engel teşkil edecektir. Herhangi bir araştırmaya, bir üst plana dayanmayan, sadece İstanbul’un pazarlanmasına yönelik bir yaklaşımın eseri olan bu kentsel projelerin hiçbir analiz ve sentez çalışmasına ve değerlendirmesine dayanmaksızın kabul edilerek plana dahil edilmesi gerekli planlama ciddiyetiyle asla uyuşmamaktadır. Bu sonuçta ortaya çıkan planı bir “paylaşım ve pazarlama” belgesine dönüştürmektedir. · İptal edilen planda, “Doğal Yapı Eşik Sentezi” paftasında “Mutlak Korunacak Alan” olarak gösterilmiş alanların yapılaşmaya açılmıştı. Bu alanların hemen hepsi, yeni planda fonksiyonlarında değişiklik olmakla birlikte, gene yapılaşmaya açık alanlar olarak planlanmıştır. Araştırma sonucu varılan sentezin plan kararlarına esas olmak üzere kullanılması planlamanın olmazsa olmaz koşullarından biridir ve bunu bu derece açıkça çiğneyerek korunması zorunlu doğal değerleri yok etmek, İstanbul için geri dönülmesi olanaksız kayıplar yaratacaktır. Bu arada, eski plana altlık olarak hazırlanan “Doğal Yapı Eşik Sentezi-1” paftasında da değişiklik yapıldığı; “Doğal Eşik Sentezi” başlıklı yeni bir sentez paftası düzenlendiği; eski sentez paftasında , “Mutlak Korunacak Alan” olarak gösterilmiş olan bazı alanların, yeni sentez paftasında “mutlak korunacak alan” statüsünden çıkarılarak, bir alt değerdeki “öncelikli korunacak alan” olarak gösterilmiş olduğu; batı sınırında Değirmenköy ve Çanta’daki gelişme konut alanlarının da bu çerçevede statüsü değiştirilmiş alan üzerinde yer aldıkları görülmektedir. · Kentin yaşam kaynaklarının, ormanlarının, içme suyu havzalarının korunması, bunun için kentin kuzeye doğru gelişimini engellenmesinden söz eden plan raporlarının aksine, iptal edilen eski planda olduğu gibi, yeni planda da kuzeye gelişime yol açacak plan kararları yer almaktadır. Yeni planda iptal edilen plandakilere yeni sakıncalı plan kararları da ilave edilmiştir: Bu çerçevede, Ümraniye’de, hem de 2-B arazisi üzerine Ticaret ve Hizmet Alt Merkezi kararı getirildiği görülmektedir. Bu alan, 2-B alanı olmanın ötesinde, Elmalı içme suyu havzası ve orman alanına komşudur. Bu alana getirilen bu plan kararı etrafında yaratacağı çekim alanı ile, kuzeye doğru gelişimi teşvik ederek, içme suyu havzası ve orman alanlarında yeni yapılaşmalara ve dolayısıyla ciddi tahribata neden olacaktır. Yeni plandaki bir başka sakıncalı karar örneği de, Batı yakasında, kentin kuzeyinde, iki baraj havzası arasında , “Tarımsal Karekteri Korunacak Alan” üzerinde yer alan “Kentsel ve Bölgesel Donatı Alanı” dır. Planın 2008 Aralık ayında meclise giren şeklinde, bu alan “Üniversite Alanı” olarak gösterilmişti; onaylanan planda ise “Kentsel ve Bölgesel Donatı Alanı” olarak gösterilmişir. Anlaşılan o ki, direk Üniversite Alanı olarak gösterilmesi yerine, neredeyse istenen her fonksiyonu ifade eden bir lejant kullanılması yeğlenmiştir. Halbuki bu alanın etrafında herhangi bir yerleşme bulunmamaktadır ve korunacak alanlarla çevrilidir. Bu alana bu tür bir donatı alanı gelmesine ihtiyaç olmadığı gibi, mutlak korunması gereken bir alanda bir çekim merkezi yaratarak doğal değerlerde tahribata neden olacaktır. Bu sakınca plandaki tek örnek de bu olmayıp, bu tür kararların önceden pazarlıkları yapılan projelerin ürünü olması olasılığı da yüksektir. · Yeni planda, Batı Yakası’nda, Silivri’de, E-5 kuzeyinde,“Tarımsal Niteliği Korunacak Alan” üzerinde İstanbul için 3. bir havalimanı kararı getirilmiştir. Bu kararın planlama süreci sonunda oluşmuş bir karar olmadığı açıktır. İptal edilen planda böyle bir karar söz konusu olmadığı gibi, devam edilen plan çalışmaları sürecinin hiçbir aşamasında da böyle bir ihtiyacın söz konusu olmadığı bilinmektedir. Ta ki Ulaştırma Bakanlığı 3. bir havalimanı yapılacağı açıklaması yapana kadar. ..Yani, gene planlama bütününden uzak biçimde merkezi hükümet tarafından gündeme getirilen ve yerel yönetim tarafından da hemen plana işlenen bir yatırım kararı söz konusu. Plandaki bu ihtiyaç dışı yeni havalimanı korunması gerekli alanları cazibe merkezleri haline getirecek bir konumdadır ve Sabiha Gökçen Havalimanının Kurtköy ve çevresinde yarattığı gelişmelerin ve doğal ve tarım alanlarındaki tahribatın bu alanlarda da yaratılmasına neden olacaktır. · Yeni planda Küçükçekmece içme suyu havzası olmaktan çıkarılmıştır; 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanı olan gölün batı yakasının tamamı da “Üniversite Alanı” olarak gösterilmiştir.İstanbul Valiliği’nin dergisinde dahi geniş tanıtımı yapılan ve kazılar sonucunda İstanbul için son derece önemli ve çarpıcı verilere ulaşılan bu alanın yapılanmaya açılmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Küçükçekmece, plan raporlarında da vurgulandığı gibi, İstanbul’un “ekolojik ve biyolojik önem taşıyan doğal yaşam mekanları” arasında yer almaktadır. Ayrıca, gene raporda da vurgulandığı gibi, “Büyükçekmece ve Küçükçekmece Gölü aynı zamanda planlama bölgesinin en önemli su toplama havzalarının ve su yüzeylerinin başında gelmektedir”. Havzanın yaklaşık 400 endemik (bu bölgeye özgü) türe sahip olduğunu da göz ardı etmemek gerek. Bu çerçeve de, Küçükçekmece havzası ve yakın civarı için alınan kararlar son derece sakıncalı, tarihi, kültürel ve doğal değerler üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olacak kararlardır. Bu konuda söylenebilecek en doğru söz, su sıkıntısının çok ciddi olarak gündemimizde olduğu bir dönemde Küçükçekmece havzasının tekrar geri kazanılmasının vazgeçilmez bir zorunluluk olduğudur. |