5 Aralık 2009'da yürürlüğe giren Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ve 1 0cak 2011 itibarı ile başlayan Enerji Kimlik Belgesi uygulaması, 2011 yılında da ısı yalıtım sektörünün büyümesine ivme kazandıracak gibi görünüyor. Getirilen zorunlulukların yanısıra sağladığı tasarruf ile de kriz döneminde bile büyümeye devam eden sektör, yüzde 90’ı henüz yalıtımsız olan Türkiye’de 40 bin kişiye de istihdam sağlama potansiyelini taşıyor. “2010’da krizin etkileri sürdü; ama ben 2011’den çok umutluyum” diyen Mardav Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Doğruer, “Artık yalıtım yaptırıp yaptırmamayı değil de, neyle yalıtım yapılacağını sorgular hale geldik” açıklamasında bulundu. 2010 yılını iyi değerlendirdiklerini aktaran Doğruer, www.yapi.com.tr’nin sorularını yanıtladı.
2010 yılına yeni bir yapılanma ile başlamıştınız; bu, neleri değiştirdi?
Şirketlerde her zaman değişimler oluyor ve bunlar hep daha iyiye gitmek için yapılıyor. Bizde de öyle oldu; bana, birleştirilen satış ve pazarlama direktörlüğünü yürütme şansı verildi. Bir hız çağında yaşıyoruz, bilgi çok hızlı yayılıyor; şirketler de öyle olmak zorunda. Yönetimin tek noktada toplanması, bize karar alma süreçlerinde hız kazandırdı. Organizasyon yapımız daha da yataylaştı; yönetimin altında 9 – 10 kişilik ciddi bir orta kademe yönetici kadrosu oluştu. Bu kadronun firmadaki etkinliği, önemi ve iş yükü arttı. Bu da bizim yerinde etkinlik, çabuk karar verebilme özelliğimizi pekiştiren bir gelişme oldu. 2010 yılını iyi değerlendirdik; krizden ve şirket yapılanmamızdan çok şey öğrendik.
2010, yalıtım sektörü açısından nasıl bir yıl oldu?
2009’un kriz ortamından çıkan yalıtım sektörü, beklenildiği kadar olmasa da büyüdü. Bu, sektör için hem tehditler hem de fırsatlar barındıran bir büyümeydi. Büyüyen pazar, üreticiler için her zaman iyidir; ancak Türkiye çok dinamik bir ülke. Üretici ya da uygulayıcı sayısı bir anda çok artabiliyor ve öyle de oldu. Ancak bu artışa rağmen sektör, bir ikinci Blue’s Safe Mavi Kale çıkaramadı. Ben, Türkiye gibi bir ülkede 10 Blue’s Safe Mavi Kale çıkmasını, 3’ünün de bizden daha iyi olmasını beklerdim. Çıkanlar da, fiyata oynayan üreticiler oldukları için, pazar hacim olarak büyüse de fiyat ve kalite olarak aynı gelişimi gösteremedi. Bu tip hatalar büyümekte olan bütün pazarlarda yaşanıyor; bu durumu orta vadede bir risk olarak görüyoruz. Yalıtım sektörü, bu noktada yönünü henüz tam olarak belirleyemedi. Şu an, herkesin hücum ettiği bir alan gibi görünüyor. Dışarıdan görüldüğü kadar karlı bir sektör değil; yeni yatırımcıların, bugünden sonra çok daha dikkatli olması gerek. Blue’Safe Mavi Kale, 2010’da ürün kalitesini geliştirmeye ve sosyal sorumluluk projelerine ağırlık vermiş gibi göründü.
Söylediğim gibi, sektör biraz merdiven altı ürünlere doğru gidiyor; ama Blue’Safe Mavi Kale paket ürünler konusunda liderliğini sürdürüyor. Daha önce 5 yıl ürün garantisi veriyorduk; bu garantiyi, sıvalı sistemlerde ilk kez 10 yıla taşıdık. Ayrıca bizim yetkilendirdiğimiz bayilerle de 2 yıl uygulama garantisi veriyoruz. Bunu, uygulama sigortası olarak da düşünebilirsiniz. Blue’Safe Mavi Kale, bir ticari marka olmaktan çıktı, sosyal sorumlulukla da bütünleşen bir alana doğru ilerliyor. Geçmişte, ‘yarısı yeter’, ‘mantolamanın kitabını yazıyoruz’ gibi pek çok önemli projeyi hayata geçirdik. Son iki yıldır da, yine sektörde bir ilki gerçekleştirerek bir modacıyla çalışıyoruz. Ümit Ünal ile önce İstanbul’u, sonra da Türkiye’yi mantoladık. Bu çok ilgi gördü, çünkü sektörde böyle bir şey yoktu. Blue Safe Mavi Kale, bir bilinçlenmenin adı olmaya doğru gidiyor. Bir modacıyla çalışması, tarihi değerlere sahip çıkması, insan hayatına önem vermesi ve ona artı değer katması, daha az enerji tüketimi sağlayarak doğayla barışık olması, onu bir mantolama sisteminin ötesine taşıyor. Ama alınacak çok yolumuzun olduğu kesin.
Türkiye, henüz yalıtımı tartışmaya çalışırken Avrupa’da gündem ‘pasif ev’lerdi. Bu anlamda Türkiye nerede?
Avrupa’da hakikaten nasıl daha az enerji tüketilebileceğinin üzerine kafa yoruluyor. Biz, Dow Chemical olarak bu tür projelere hem bilgi hem de kaynak aktarıyoruz. Türkiye’de yalıtımı anlatmaya çalıştığımızda, “Biz zengin değiliz, siz bunları zenginlere anlatın” tepkisiyle karşılaşıyorduk. Oysa zengin Avrupa ülkelerinde, doğalgaz zengini Rusya’da bizden daha çok yalıtım yapılıyor. Rusya’dan gaz ithal eden Türkiye ise yalıtım yapmıyor, havayı ısıtıyor. Ama artık yalıtım yaptırıp yaptırmamayı değil de, neyle yalıtım yapılacağını sorgular hale geldik; insanları kaliteli malzemelere yönlendirmek için uğraşıyoruz. Zaten Enerji Kimlik Belgesi uygulamasıyla bu bir insiyatif olmaktan çıktı, zorunluluğa dönüştü. Pasif ev konsepti, şu an için bütün binalara uygulanabilir bir çalışma değil; “Türkiye’deki 16 milyon bina pasif ev olsun” demek çok doğru olmaz. Bizim Türkiye’de önceliğimiz, hiç yalıtılmamış binaları yalıtımlı hale getirmek ve adım adım ilerlemek olmalı. Şu an Türkiye’deki mevcut binaların yüzde 90’ı yalıtımsız; bu, çok büyük bir rakam. Yalıtım, inovasyona ne kadar açık? Yalıtım ürünleri ne kadar farklılaşabilir?
Firmamızda en çok önem verdiğimiz konu inovasyon ve farklılaşma. Sektörde birçok ilki biz gerçekleştirdik; ilk kez paket ürün sunan biziz. Ayrıca sadece kolon ve kirişler için özel bir malzeme çıkardık. Normalde çimento bazlı malzemelerin duvara uygulaması yapıldıktan sonra hangi firmanın ürünü olduğunu ayırt etmek çok zordur. Mavi Kale’de, yine sektörde ilk kez, sıva ve yapıştırıcının içine özel bir ajan ekledik; böylece Mavi Kale sıva ve yapıştırıcısını tanıyoruz. Bu şekilde müşterinin kandırılmasını engelliyoruz. Ayrıca pencere içleri için XPS’ten özel köşe elemanlarımız var. Köşe profillerini fileli yapıyoruz. İnovasyon bizim çok inandığımız, her sene yeni bir ürün koymayı hedeflediğimiz bir alan. Sektörde inovasyona önem veren firmalar var; ama ağırlık yapılmış olanı taklit etmeye yöneliyor. Biz genel pastayı büyütmeye çalışıyoruz.
Ustalara yönelik eğitim çalışmalarına önem verdiğinizi biliyoruz. Sonuçtan memnun musunuz?
Sektörde gördüğümüz en önemli açık ustalar ve kullanılacak ürünlere çoğu zaman onlar karar veriyor. Eğer uygulama doğru olmazsa, ürün ne kadar iyi olursa olsun sonuç kötü oluyor. Bu anlamda, Milli Eğitim Bakanlığı sertifikalı usta ve uygulama eğitimlerimiz sürüyor. “Türkiye’yi Mantoluyoruz” kampanyasının eğitim ayağına Kars’tan start verdik. Yerel yönetimlerle işbirliği yaparak yalıtımla hiç ilgisi olmayan kişilere, ‘yalıtım nedir’, ‘evde nasıl enerji tasarruf edilir’ konularını anlatan seminerler düzenliyoruz. Örneğin Kars’ta beklemediğimiz bir ilgiyle karşılaştık; özellikle kadınlar çok ilgilendi.
Son olarak 2011 beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?
2011’den çok umutluyum. Son dönemlerde alınan yapı ruhsatları artmaya başladı. Seçim var; piyasalarda bir hareketlenme olacaktır. BEP-TR’nin daha iyi duyurulması ve uygulanmasıyla, özellikle yalıtım konusunda yaşanan mevcut konutların renovasyonunda ciddi bir patlama olmasını bekliyorum. Görüşüm, buna hazır olan firmaların başarılı olacağı yönünde.
KDV oranı yüzde 18’den 8’e düşse, sektör olarak çok memnun olacağız. Böylece tüketicinin de önü açılmış olacak. Çünkü KDV’yi esasında müşteri ödüyor. Yalıtım eğer faydalıysa, bunun KDV oranlarında da görülmesi gerek. Bankalar, kredi veriyorlar, ama vadelendirme anlamında desteklerini artırmalarını bekliyoruz. Şu an o vadelendirme yükü biraz şirketlerin üzerinde.
|