977 Aralık ayından 16 Eylül 1980 gününe kadar Ankara'nın Belediye Başkanı, ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü'nü bitirmiş Ali Dinçer'di. Ben, O'nu rahmetli Vedat Dalokay'ın Belediye Başkan Yardımcısı iken, 1974 yılında kardeşi Ankara Belediyesi Sosyal Konutlar Müdürü Tahir Dinçer aracılığıyla tanıdım. 1974'de başlayan dostluğumuz aramızdan ayrıldığı güne kadar kesintisiz sürdü.
Dinçer'i tanıdığımda, CHP Çankaya İlçe Başkanı idi. 1977 yılında CHP Ankara İl Başkanlığı'na seçildi. CHP'de Gençlik Kolları'nda kazandığı deneyimlerle, Çankaya ve Ankara CHP il başkanlıklarında büyük başarılara imzasını attı. 1977 genel ve yerel seçimlerde yüzde 60'lara tırmanan CHP oylarının artışında önemli katkıları vardı. Bilgiliydi, deneyimliydi, güleryüzlüydü, tatlı dilliydi ve projeciydi.
1977 ön seçimlerinde ben rahmetli Vedat Dalokay'ın seçim bürosu başkanı idim. CHP ön seçiminde partinin tercihi Dinçer'den yana oldu. Dinçer, yüzde 57 oyla Ankara Belediye Başkanlığı'na seçildi. Göreve başladığı ilk gün belediyeden istifamı sundumsa da, kabul etmedi ve birlikte çalışmayı önerdi. Önerisini ikna edici gerekçelerle açıklayınca benimsemek zorunda kaldım. Bu da Ali Dinçer'in en yakınında eylem ve söylemlerini birinci elden gözlemleme ve birlikte çok güzel hizmet günleri yaşamama neden oldu.
Ali Dinçer'in Ankara Belediye Başkanı olarak görev süresi tam bin gündü. 12 Eylül yönetimi O'nu beni de yanına katarak hoyratça ve gerekçesiz olarak görevden aldı. Dinçer, bu bin günde belediye başkanı olarak neler yaptı? Ankara halkına kazandırdıkları ne oldu? Neler yapmadı ki?
Plan ve projeleri Vedat Dalokay'ca hazırlanan Batıkent'in örgütlenmesi ve temelinin atılması Dinçer'le gerçekleşti. Kent içi ulaşımın en rasyonel olanının raylı toplu taşım sistemi olduğu düşüncesinde büyük uğraş verdi. Metro projesi, 13.000 sayfa hacminde çok tutarlı bir proje idi. 9 Eylül 1980 günü, görevden ayrılmasından bir hafta önce metronun temelini attı. Ankara metrosu ve Batıkent gibi bu iki büyük projeyi, dış ve iç krediye başvurulmadan belediye kaynakları, Türk mühendisi ve işçisiyle gerçekleştirmek O'nun en büyük düşü idi. Amerikan Subay Kulübü'nün işgali altında bulunan Atakule'nin arsasını ve Amerikan büyükelçilerini değişmez genel başkan yapan Ankara Golf Kulübü'nün arsasını Altınpark olarak Ankara'ya kazandıran da Dinçer'di. Tahsisli yol, körüklü otobüs ithali derken, kent içi taşıma araçlarının EGO Genel Müdürlüğü'nce üretilme projesi ise gerçekleşemedi.
Son görev yılında gecekondu semtlerinde çalışan annelere yardımcı olmak amacıyla 100 adet kreşin açılışını gerçekleştirdi. Görev yaptığı sürede emeğin örgütlenmesine saygı duydu, iş ve çalışma barışı hiç bozulmadı. Memurların örgütlenmesine destek oldu, işçi sendikalarıyla da işçiler lehine en iyi toplu sözleşmeleri Ali Dinçer imzaladı. Görevi bıraktığı yıl bütçesi 850 milyon TL idi. Sosyal Sigortalar Kurumu'na ve vergi dairelerine tek bir lira borç olmadan görevini devretti. Vesayet makamlarının sağladığı kolaylıklardan ve gelir desteklerinden hiç yararlandırılmadı. Buna karşılık özellikle Ortadoğu Teknik Üniversitesi mezunu olduğu için, bu üniversiteden proje ve eleman destekleri aldı. Bu nedenle proje gerçekleştirilmesinde bürokratizmi en aza indirdiğinden, genellikle başladığı işi dönüşü olmayan aşamalara ulaştırdı. Projelerinde şehir plancıları, mimar odaları gibi meslek örgütlerinin düşünce ve önerilerini almayı ihmal etmedi. Çünkü, Ali Dinçer bir zamanlar Makine Mühendisleri Odası başkanlığını da yapmıştı.
12 Eylül 1980'de görevden alındı
12 Eylül 1980 darbesi, Ali Dinçer ve birlikte mücadele verdiği gerek siyasal gerekse bürokratik kadroları yerel yönetimlerden ve hatta siyasetten tasfiye etti. Yerlerini dış kredisiz projeye el atmayan, borç batağına balıklama dalmayı seven devşirilmiş sosyal demokratlar aldı. Tüketici haklarını korumak için tanzim mağazaları açmak, metro temelini izinsiz atmak gibi ideolojik ve uydurma suçlarla hakkında yüzlerce dava açıldı. Savunmanlığını yapmak da bana düştü. Açılan davalar haksız ve dayanaksız olduğu için, O'na söylediğim "Ne bir gün hapis ne bir lira para cezasına çarptırılmayacaksın" öngörümde yanılmadım. Hakkında açılmış bütün davalar, Yargıtay aşamalarından da geçerek kesin aklanmasıyla sonuçlandı. Bu aklanmaya karşın, Ali Dinçer, etkisiz milletvekilliği sınırları içinde hapsedildi.
CHP Gençlik Kolu'nun idealist ve enerjik geleneğinden gelen bu kadro, ülke yönetiminde ve siyasetinde devre dışı bırakıldı. Ali Dinçer, ekolü ile birlikte ülke yönetiminden dışlandı. Herhalde bu dışlanmadan Türkiye kazançlı çıkmadı. Ali Dinçer unutulmamalı, yaşamı ve yaptıkları hep anımsanmalıdır. Sevenlerin başı sağ, anısı kalanlara ışık olsun.
Ceyhan MUMCU / Avukat
|