Betonart’ın yeni çıkan yaz sayısı
çağdaş Balkan Mimarlığı üzerine odaklanıyor. Editörlüğünü
sosyolog ve sanat tarihçisi Pelin Tan’ın üstlendiği dosyada,
yeni bir siyasi ve ekonomik dönemde, bir önceki dönemin konjonktürü içinde
tanımlanmış ve tariflenmiş mimari miras ve kamusal alan kullanımlarını analiz
etme çabası içindeki davetli yazarlar, özellikle geçiş döneminde olan toplum ve
kentlerde mimari mirasın neoliberal politikalar tarafından araçsallaştırılmasını
farklı örnekler üzerinden tartışıyor.
Davet edilen yazarlar, farklı Balkan kentlerinden belirgin örnek ve vakalar
üzerinde durarak şu an süre giden dönüşüm hakkında tartışmalar açıp öneriler
getiriyorlar. Demet Mutman ve Mela Zuljevic,
savaş sonrası kamusal anlamda ikiye ayrılmış Mostar kentinde
yeniden işlevlendirilebilecek ve kamusal anlamda birleştirici bir unsur
olabilecek OKC Abraševic Gençlik Merkezi’ni, kentin kentsel ve
sosyal arkaplanı dahilinde tanıtıyor. Ana Dzokic, Marc
Neelen (STEALTH.unlimited) ve Dubravka Sekulic,
Belgrad’ın kentsel gelişimi çerçevesinde sürekli yeniden
tanımlanan kentsel mekân kullanımlarını aktarıyor. Srdjan Jovanovic
Weiss ise, Bosna-Hersek Federasyonu içerisindeki Tuzla eyaletinde
bulunan Kalesija kentini örneklendirerek kentsel yenileme
dahilinde yenileme ile birlikte mülkiyetin araçsallaştırılması ve katılımcı
tasarım sürecinde vatandaşın süreci ne ölçüde yönetebileceğini sorguluyor.
Dergide ayrıca, Metin Kılıç ve Dürrin Süer’in Bursa’daki OIB Teknik
ve Endüstri Meslek Lisesi projeleri, Kılıç ve Süer’in genel mimari
yaklaşımları çerçevesinde Deniz Güner’in gerçekleştirdiği bir
söyleşi ile ele alınıyor. Macaristan’dan Atelier Peter Kis’in Laposa
Mahzeni ve BNKR mimarlık ofisinin Meksika’nın Acapulco şehrindeki
Günbatımı Şapeli kırsal peyzaj içerisinde yapı inşa etme
meselesine farklı cevaplar verirken, Ercan Ağırbaş ve Eckehard Wienstroer’in
Düsseldorf Benrath İstasyonu’nun girişine yaptığı yeni müdahale
ise kentsel mekânda bir iyileştirme projesi olarak dergide yer alıyorlar.
Funda Uz Sönmez ise, Venedik’te bir İskandinav mimarın izini
sürüyor; Sverre Fehn’in Venedik Bienali’nde kullanılan İskandinav Pavyonu
üzerinden hem Fehn’in şiirsel mimarlığını hem de diğer pek çok pavyon arasındaki
özgün duruşunu gündeme getiriyor.
Son olarak, Şevin Yıldız’ın New York MOMA’da geçtiğimiz aylarda açılan
Counter Space: Design and The Modern Kitchen sergisi üzerine
izlenimleri ve SALT Galeri’nin Ömer Kanıpak tarafından kaleme
alınan mekânsal ve kurumsal yenilenme hikâyesinin yanı sıra Emre Arolat
Architects’in son sergisi An’a ilişkin bir değerlendirme metni
de derginin yaz sayısında yer alıyor.
|