"Beşiktaş'taki Kazıyla Bilmediğimiz Bir Sayfa Açıldı, Bunu Korumalıyız"
Beşiktaş'taki kazıda ortaya çıkan urne mezarları üzerinden "kimlik devşirmeye kalkmanın" doğru olmadığını söyleyen Doç. Dr. Necmi Karul, "Hiç bilmediğimiz bir sayfa açıldı, şimdi önemli olan bunu korumak" dedi.
Ağustos ayında İstanbul, Beşiktaş-Mecidiyeköy arasındaki metro çalışmaları sırasında başlatılan arkeoloji kazısında ortaya çıkan cenin pozisyonundaki iskeletler ve urne mezarları sadece arkeoloji alanında değil kamuoyunda da heyecan yaratmıştı.
Mezarlıkların Neolitik döneme ait olabileceği ya da Anadolu'daki Türk varlığının aslında 3 bin 500 yıla uzandığı yönünde çok sayıda iddia ortaya atıldı. Kış koşulları bastırırken şimdi endişe, kazı alanının yeterince korunup korunmadığı ve metro çalışmalarının tarihi bulgulara zarar verip vermeyeceği. Bianet'ten Pınar Tarcan'ın haberine göre, kazıda elde edilen bulgularla ilgili detayları ve son çalışmaları İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necmi Karul değerlendirdi. "İstanbul yaşayan bir höyük" Doç. Dr. Necmi Karul, "Beşiktaş kazıları Yenikapı ve Pendik'in ardından İstanbul'da tarih öncesine uzanan son yılların önemli keşiflerinden biri oldu" dedi ve ekledi: "Ayrıca bize kent içindeki katmanlaşmış bir süreci yansıtıyor; başka bir deyişle İstanbul'un yaşayan bir höyük olduğunu gösteriyor. İstanbul'da eskinin koylarının keşfedilmeyi bekleyen arkeolojik kalıntılarla dolu olduğunu işaret ediyor adeta." "Neolitik Dönem değil Tunç Çağı olabilir" Mezarlıkta bulunan urne tipi mezarların kamuoyuna yansıdığı gibi Neolitik Dönem'e ait olmadığını kaydeden Karul, dolayısıyla verileri Türkler ya da başka bir halkla ilişkilendirmenin doğru olamayacağını kaydederek şöyle devam etti: "Beşiktaş'ta açığa çıkan alan bir mezarlıkta, Urne içinde ya da toprak mezarların olması farklı geleneklerin aynı mezarlığı kullandığını düşündürüyor. "Ayrıca üst üste yapılan çok sayıda mezar buranın uzun bir süre kullanıldığını, dolayısıyla küçük ve çok uzakta olmayan bir yerleşimle ilişkili olabileceğinin kanıtı. Günümüzden en az 4 bin yıl öncesine ait bir mezarlık, ilk söylendiği gibi Neolitik Dönem'e ait değil; büyük olasılıkla Tunç Çağı'na tarihleniyor. Bu tür mezarları Türkler ya da başka bir halk ile ilişkilendirmek için yeterli veri bulunmuyor. Benzeri mezarları Orta Asya dahil çok geniş ve farklı halkların yaşadığı coğrafyalardan biliyoruz. "Toprak altından kimlik devşirmek" "En önemlisi İstanbul için hiç bilmediğimiz bir sayfayı açması. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin yine başarıyla yürüttüğü kazının sonuçlarını merakla takip etmek yerine alanı olduğundan daha eski göstermek ya da toprak altından kimlik devşirmeye kalkmak "medyada define avlamaktan" öte bir durum değil. "Bu keşfi korumak sorumluluğumuz" "Bir keşfe şahitlik etmek bizim şansımız ama eğer mümkünse yerinde koruyarak, kent kimliğini zenginleştiren bir keşif olarak düşünmeli ve kente ilişkin ciddi sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlamalıyız. "Kentin geleceği düşünülerek adım atılmalı" Karul, metro çalışmalarıyla ilgili ise "Arkeoloji ulaşım ve sanayi yatırımlarının önünde bir engel gibi gösterilse de bu doğru değil" vurgusu yaparak şunları ekledi: "İstanbul'da örneklerini yaşadık; müze kazıları yürüttü, yerinde korunmasına karar verilenler (Yenikapı'daki Yüz Ada gibi) yerinde korundu, diğerleri belgelenerek kaldırıldı. "Önemli olan kentin geleceğini de düşünerek dengeli bir karar verebilmek. Bana göre eğer uzmanlar yerinde korunması gerekir diyorsa, herkesin bunun koşullarını sağlamanın yolunu araması lazım. "Kimse kentini, ülkesini, dünyayı daha çok seviyorum iddasında bulunup konuyu adil olmayan bir yere taşımaması gerekir." |