EM>Üstte: Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm
Projesi
TBMM İçişleri Komisyonu tarafından dün (3 Haziran)
gerçekleştirilen toplantıda kabul edilen 'Belediye Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne tepkiler sürüyor. TMMOB Şehir Plancıları Odası
Genel Merkezi bugün bir açıklama yayımlayarak, yeni yasa değişikliği ile
yargının devre dışı bırakılmak istendiğine dikkati
çekti.
Açıklamada, yasa değişikliği teklifinin başlıca
amacının, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmaya
çalışılan ve Şehir Plancıları Odası tarafından yargı kararıyla
durdurulan "kentsel dönüşüm" etiketli talan projelerini
yargıdan kaçırmak olduğu belirtildi. Yasanın yürürlüğe girmesi ile, büyükşehir
belediyelerinin diledikleri tüm kamu kurumlarının gayrimenkullerine el koyma
yetkisine sahip olacakları; kentsel dönüşüm mağdurlarının ise yargıya başvurma
haklarının Anayasa'ya aykırı biçimde ortadan kaldırılacağı
vurgulandı.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati
UYAR'ın imzasını taşıyan açıklamanın tam metni ise
şöyle:
"Belediye Kanunu'nda yapılmak istenen
değişiklik, "havuzlu villa" hayali kuranların yargıyı devre dışı bırakma
girişimidir."
AKP İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14
milletvekili arkadaşının imzasıyla verilen 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun
"Kentsel Dönüşüm" konulu 73'ncü maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun
teklifi, "Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu" tarafından yapılan
eklemeler sonrası, "İçişleri Komisyonu" tarafından 3 Haziran 2010 tarihinde
gerçekleştirilen toplantıda yapılan küçük değişikliklerle kabul edilmiş ve TBMM
Genel Kurulu'na iletilecek duruma getirilmiştir.
· 73'ncü maddenin
değiştirilmesi girişiminin üç parti tarafından, "aynı gerekçelerle" başlatılmış
olmasıyla ortaya çıkan hukuk dışı girişim uzlaşması kaygı vericidir.
İstanbul milletvekili Nusret Bayraktar ve arkadaşları tarafından verilen
ve aslen iktidar partisinin önerisi gibi görünen kanun teklifinin, "maddelerinin
ve gerekçelerinin virgülüne bile dokunulmadan" CHP'li ve MHP'li milletvekilleri
tarafından da ardı sıra verilmiş olması dikkat çekicidir.
Muhalefet
partilerinin milletvekilleri zaman içinde tekliflerini geri çekmek zorunda
kalmış ve aynı partilerin komisyon üyesi vekilleri toplantılarda karşı oy
kullanmış olsalar da, buram buram rant kokan ve basına "villa kardeşliği" olarak
yansıyan böylesi bir girişimin perde arkasında yaşanan ve gizemini koruyan
gelişmeler açıklamaya muhtaçtır.
· Açıklama gerektirmeyen tek gerçek,
yapılmak istenen yasa değişikliğinin tam anlamıyla "yargıyı devre dışı bırakma
girişimi" olmasıdır.
İçişleri Komisyonu tarafından kabul edilen ve
Meclise sevk edilen yasa değişikliği teklifinin başlıca amacı, Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından yapılmaya çalışılan, Şehir Plancıları Odası tarafından
yargı kararıyla durdurulan "kentsel dönüşüm" etiketli talan projelerini yargıdan
kaçırmaktır.
İçişleri Komisyonu tarafından teklife eklenen "Bu kanunun
yürürlüğe girmesinden önce yargı mercilerinde alınmış ve henüz kesin hükme
bağlanmamış davalarda bu Kanun hükümleri uygulanır" şeklindeki geçici maddenin
tek amacı, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne karşı başta Odamız tarafından
açılanlar olmak üzere, "yürütmenin durdurulması" kararı alınmış çok sayıda
davada yargıyı devre dışı bırakmaktır.
· Yasa değişikliğine ilişkin
girişimin perde arkasında, teklif veren üç partiden "çiftlik evi" adı altında
"villa" sahibi olmaya heveslenen milletvekillerinin olması, üzücü olduğu kadar
TBMM'nin düşürüldüğü durum açısından da vahimdir.
Şehir Plancıları Odası
tarafından yargıya taşınan, Ankara'nın Nazım İmar Planı'nda "yeşil alan" ve
"tarım alanı" olarak planlanmış olan ve günümüzde tümüyle "boş" olan, ancak
"Saklıkent Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı" adı altında, "kentsel dönüşüm"
maskeli villalarda oturmaya heveslenen ve can havliyle yasa değişikliği önerisi
verenler "Saklıkent"lerinden çıkarılıp teşhir edilmelidir.
Bu konuda en
önemli görev iktidar partisinin yanı sıra hiç kuşkusuz, "havuzlu villalarda
oturmayacağını" ve iktidara geldiğinde "yeşil alanların kaldırılmasını halkoyuna
sunacağını" ilan eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na düşmektedir. Ne CHP
milletvekillerinin komisyon çalışmalarında karşı oy vermiş olması, ne de Genel
Kurul'da yapılacak karşı duruş, yasa değişikliği girişimindeki suç ortaklığını
ortadan kaldırmayacaktır.
· Yasa değişikliği teklifiyle yapılmak istenen
değişikliklerin önemli bir bölümü Anayasa'nın "hukuk devleti ilkesi"ne açıkça
aykırı, kentsel dönüşüm alanlarını bu alanlarda "yaşayanlara dar edecek"
değişikliklerdir.
Yasa değişikliği ile bir yandan büyükşehir belediye
başkanları kent içinde istedikleri her alanda tek söz sahibi haline
getirilirken, kentsel dönüşüm alanı ilan edilen yerlerde yaşayanlar ise yasa
eliyle mağdur edilmekte, ezilmektedir. Kentsel dönüşüm mağdurlarının yargıya
başvurma hakları da Anayasa'ya aykırı biçimde kısıtlanmakta ya da ortadan
kaldırılmaktadır.
Yasa değişikliğiyle, kentsel dönüşüm alanı ilan edilen
alanlarda yaşayan halkın yargıya başvurma haklarının kısıtlanmasının yanı sıra,
kamulaştırma işlemlerinde büyükşehir belediye meclislerine acele kamulaştırma
yetkisi veren düzenlemeler ve kamulaştırmada proje ilan tarihindeki rayiç
değerlerin esas alınmasına ilişkin düzenlemeler de önemli mağduriyetlere neden
olacak, hukuka açıkça aykırı düzenlemelerdir.
· Yasanın yürürlüğe girmesi
sonrasında, büyükşehir belediyeleri dilediği tüm kamu kurumlarının ve bu
kapsamda ilçe belediyelerinin gayrimenkullerine el koyma yetkisine de sahip
olacaktır.
Yasa değişikliğinin kabulü ve yürürlüğe girmesiyle birlikte,
büyükşehir belediyeleri tarafından kentsel dönüşüm alanı ilan edilen alanlarda
eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkullerin harca esas değer
üzerinden, komik denilebilecek fiyatlarla belediyelere devri öngörülmüştür. Bu
düzenleme büyük tartışmalara ve "intikam" girişimlerine neden olabilecek, kabul
edilemez bir düzenlemedir.
Madde değişikliğinin yasalaşması durumunda
örneğin; Ankara ya da İstanbul Büyükşehir Belediyeleri muhalif ilçe
belediyelerinin tüm değerli gayrimenkullerinin, belediye binalarının bulunduğu
alanları "kentsel dönüşüm alanı" ilan ederek, belediyelerin kullanmakta olduğu
yapılara "harca esas değer" üzerinden el koyabilecektir.
· Belediye
Kanunu'nun 73'ncü maddesinde yapılmak istenen değişiklik, halkımızın ve
kentlerimizin yararına olmayan, hukuksuz ve çıkar amaçlıdır. Değişikliğin
kabulü, TBMM'nin 90 yıllık geçmişine sürülen kara bir leke olacaktır.
TMMOB Şehir Plancıları Odası, kentlerimizde haksız rant oluşumunu,
kentin açık ve yeşil alanlarının ortadan kaldırılmasını, bu alanların yandaşlara
peşkeş çekilmesini engelleyen yargı kararlarını devre dışı bırakmayı amaçlayan
ve kentlerimizi daha da içinden çıkılmaz duruma getirecek olan kanun
değişikliğine karşı duruşunu ve mücadelesini sürdürecektir.
Değerli
basınımızın ve kamuoyunun bilgisine saygılarımızla
sunarız.
Necati UYAR
TMMOB Şehir
Plancıları Odası Genel
Başkanı
|