Yılın İlk Ayında 2,4 Milyar...
Yapı Fuarı’nda ‘Yapı Sektöründe...
Sektör Liderleri Yapı Fuarı’nda...
Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul...
Başkanlar Forumu’nda Yapı Sektörünün Sorunları Ele Alındı
Yapı Fuarı – Turkeybuild Istanbul, üçüncü gününde Türkiye’de yapı sektörünün nabzını tutmaya devam etti. Fuardaki Başkanlar Forumu’nun gündeminde “Konut yenileme”, “Denetim”, “Kalite” ve “İnovatif geliştirme modelleri” vardı.
Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’un üçüncü gününde “Fikir Önderleri İnovatif Üretim ve Yatırım Modellerini Tartışıyor” konulu Başkanlar Forumu gerçekleştirildi. Bilişim Vadisi Tasarım Kümelenmesi Direktörü Pınar Sipahi moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte; İzmir Serbest Mimarlar Derneği (SMD) Başkanı Hüseyin Egeli, Gayrimenkul ve İnşaat Birliği Platformu (GİİP) Gen. Skr. Mehmet Ali Kandemir, Gayrimenkul için Strateji Platformu (GİSP) Yön. Kr. Üyesi Mehmet Ersül, Türk Serbest Mimarlar Derneği (TürkSMD) Başkanı Önder Kaya ve Urban Land Institute Türkiye (ULI Türkiye) Başkanı Zafer Baysal yapı sektöründeki inovatif üretim ve yatırım modellerini konuştu. İzmir Serbest Mimarlar Derneği (SMD) Başkanı Hüseyin Egeli, son dönemde yaratıcılık ve yeniliğin öne çıktığını vurgulayan konuşmasında şunları ifade etti: “Küresel ekonominin yaratıcılık ve yenilik konsepti tüm firmaların adeta her alandaki mottosu oldu. Bütün iş kolları bunun üzerine inşa ediliyor. Mimarlık açısından, tarihte mimarlığa bakınca, inovasyon lafı yokken, hemen ikinci dünya savaşı döneminde radar ve savaş teknolojileri üreten konteynerden bir bina tasarlanıyor. Yıkılmak üzere yapılan fakat kendi içerisinde çalışanlar ile mimarinin birbirini desteklediği bir yapıya dönüşen bu binaya 1998 yılına kadar kimse dokunamıyor. Diğer yandan orta çağda Mimarlık son derece farklı, mimarlar çok bireysel. Neredeyse kapalı kutu bir yapı var. Her şeyleri gizli ve saklı. Yanlarında sadece birkaç kişiyi yetiştiriyorlar. Tabi bu durum özellikle son dönemde teknolojinin gelişmesiyle birlikte tersine dönüyor.” Urban Land Institute Türkiye (ULI Türkiye) Başkanı Zafer Baysal, “Çevresel ve sosyal etki analizi dediğimiz olguyla karşı karşıyayız. Bugün Türkiye’ye zamanında akın akın gelen yabancı gayrimenkul temsilcileri bir manifesto imzaladı. Eğer bir yapı, çevresel ve sosyal etki analizinde yönetişimsel olarak gerekli puanlamayı almıyorsa, bu tip projelere kesinlikle girmeme kararı aldılar. Bunun etkisini Türkiye’de hissetmiyoruz. Çünkü 2008’de dünyada ne kadar yatırımcı varsa Türkiye’de idi. Bugün Türkiye’de olmayan bu yatırımcılar, tekrar Türkiye’ye geldiğinde bakacakları iş, çevresel ve sosyal etki analizinin binalarda, yapılı çevrede, yatırım yapılırken yatırım miktarı olarak değerlendirmesini göze alıyor. Bir konut projesi yaparken sosyal konut da geliştirmek zorundasınız. Bugün TOKİ’nin 100 bin konut geliştirdiği ve bu sayının 2,1 milyon talep gördüğü bir ortamda, esasen sosyal etki çevresel etkiye göre çok daha soyut bir kavram ancak yaşamlarımızda hissettiğimiz bir kavram. İngilizler bu işi böyle çözdü. Çünkü baktılar evler o kadar ulaşılamaz ve satın alınamaz hale geldi ki, satın alınabilir evler için her müteahhite bir hedef koydular.” dedi. Artık gayrimenkule bir hizmet gözüyle bakıldığını belirten Baysal, sözlerine şöyle devam etti: “Nasıl paylaşımlı ekonomide ofisiniz olması gerekmiyorsa, ya da arabayı paylaşımlı kullanabiliyorsanız, artık gayrimenkul de bir hizmet. Yani her şeyin sadece finansal getiriler olarak görülmemesi lazım.” Gayrimenkul için Strateji Platformu (GİSP) Yön. Kr. Üyesi Mehmet Ersül, “Dün sabah çok önemli bir şirketin inşaat iflas haberiyle uyandım. Lindkedin üzerinden dönüp bakınca o şirkette 644 profesyonel yönetici yer alıyordu. Neyi yanlış yapıyoruz? Peki nasıl oldu? Kültürel dezavantajlarımız var. Hepimiz bu işten ne güzel para kazandık diye anlata anlata, şişire şişire inanılmaz bir noktaya geldik. Sektör batar mı? Siz batmadan batmaz. Lakin gayrimenkul eğer zarar ediyorsa ve sıkıntı yaşıyorsa siz yaşıyorsunuz veya yaşayacaksınız demektir. Son 20 yılda istihdam büyümeye devam ederken her şey konut sektörü üzerinden dönüyor. Ancak arsanın doğru fiyatlandırılması, maliyetlerin olması gerektiği çizgide bulunması ile sosyal konutların yapılması mümkün olabilir.” sözleri ile sosyal konutların yapılması için arsa fiyatlarına dikkat çekerken, sektörde bir konsolidasyon beklediğini ekledi. Gayrimenkul ve İnşaat Birliği Platformu (GİİP) Gen. Skr. Mehmet Ali Kandemir, “Kat mülkiyeti, genellikle oteller için uygulanan bir sistem. Konut üretiminde olduğu gibi, bir yandan üretip bir yandan satamadığınız için ciddi yatırım gücü gerekiyor. Bu sistem 1970’lerde ABD’den Kuzey Akdeniz’e geniş bir havzada yaygın bir biçimde kullanıldı. Özellikle Arapların gelip gayrimenkul almasıyla bunu öğrenmeye başladılar. Her ne kadar yasal mevzuat mümkün olsa da otel odaları bağımsız satılamıyordu ama müşterek mülkiyet yapıp satabiliyorduk. Ancak son değişikle birlikte, tabi bazı şartlara uymuş olma kaydıyla, otel odalarına bağımsız bölüm mülkiyeti sağlanabiliyor. Böylece bir turizm yatırımcısını kendine ortak etme imkânı oluyor. Bunun uygulanmaya başladığı ülkelerde gördüğüm şey şu: Turizmde bir kalkınma söz konusu -çünkü yatırımlar daha kolay yapılıyor bu sektörde- Bunun da Türkiye’de yakın gelecekte 5 ila 10 milyar dolarlık turizm yatırımlarını artmasını sağlayacağı düşünülüyor.” dedi. Türk Serbest Mimarlar Derneği (TürkSMD) Başkanı Önder Kaya ise, “Biliyorsunuz mimarlık ofislerine ya da başka tasarım ofislerine tasarım merkezi hakkı olması sağlandı. Mimarlık ve tasarım ofislerine verilen tasarım ofisi olma parametrelerinin düzenlenmesi lazım. İnovatif olarak ne yapıyorsunuz sorusunun yanıtı olursa tasarım ofislerinin önü açılır. Ayrıca hiçbir mimarlık çalışanı hak ettiği bedeli almıyor. Nitelikli mimar sayısını artırmak için ciddi adımlar atmak gerekiyor. Nitelikli yapıların yolu, nitelikli mimarlıktan geçiyor. Bu konu özelinde de ekonominin düzelmesi gerekiyor. Yıllardır KİT’le konuşmamıza rağmen mesafe alamadık. Diğer yandan Gayrimenkul’de en büyük sıkıntı yıkarak yapmak. İstanbul’da ve Ankara’da yenilenebilecek yapılar var. Bunun sebebi ise kültürel süreklilik, elimizdeki mevcut stokların heba edilememesi. Yakın dönem bütün kentlerimizi yıkıyoruz, bunu sadece biz yapıyoruz, Afrika’da da yapılmıyor. Hepimizin nitelik konusunda anlaşması gerekiyor. Böyle bir kültürel sürekliliği yok etmekle toplumu yok ederiz.” şeklinde konuştu. |