Van'da meydana gelen depremler ve
yıkılan oteller sonrasında bina güvenliğinin yanı sıra bakımı da gündeme geldi.
Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas, Türkiye'de yaygın
şekilde binaların betonarme olarak inşa edildiğini belirterek, ''Temelde
betonarme binanın taşıyıcılığını sağlayan iki unsur vardır; beton ve demir. En
başta bu ikisinin teknik standartlar dahilinde hesaplanması ve yine standartlar
doğrultusunda uygulanması gerekiyor. Bunlar doğru yapılmazsa yalnızca bakımla
binayı güçlendiremeyiz. Ama bakımla binanın zayıflamasını önleyebiliriz'' diye
konuştu. Binanın deprem güvenliği için baştan
doğru ve tekniğine uygun projelendirme ve imalat ile yapılması gerektiğini ifade
eden Elmas, ''Yıllar geçtikçe betonun dayanıklılığını kaybetmemesi ancak imalat
safhasında yapılabilecek bir şey. İmalat safhasında kullanılan çimento ve
agreganın tuz ve diğer zararlı maddeler içermemesi yapım sırasında sağlanması
gereken unsurlar. Bu sonradan düzeltilebilecek bir durum değil'' dedi.
En önemli sorun demir
korozyonu Doğru bir şekilde inşa
edilen binaların depreme dayanıklılık konusunda bakım gerektirmeyeceğini, ancak
bina ömrünü etkileyeceğini tekrarlayan Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Elmas,
şunları söyledi: ''Bakımla alakalı olarak en
kritik sorun inşaat demirinin korozyona uğraması. Daha çok bodrum katlarında,
rutubetli alanların sürekli bu şekilde rutubet halinde kalması bir dönem sonra
beton binadaki demiri paslandırır. Paslanan demirde de hacim genişlemesi olur.
Bu betonda demirden sonra gelen bölümü pas payının çatlamasına sebep olur. Beton
çatlayınca zaten mevcut olan rutubetle birlikte demir daha fazla paslanmaya
başlar. Ve bu paslanma demir boyunca ilerler, örneğin binanın zeminindeki
paslanma önlem alınmazsa demir boyunca çatıya kadar gider. Bakım konusunda
birinci husus binaların rutubetten korunması. Burada da özellikle bodrum katlar
ve dış cephelerin bakımı yapılmalı. Çatlayan su alan noktalar varsa onların uzun
süreler çatlak kalmaması. Bu noktaların izolasyonlarının yapılıp rutubete karşı
korunması.'' Kolonlarda denge bozulursa
binanın yıkılması için depreme gerek yok
Binalarda zemin suyu drenajının da çok önemli olduğunu vurgulayan Elmas,
binanın temel altına giden suyun doğru drene edilmediğinde zamanla zemini
yumuşattığını, zamanla da çatlaklar meydana geldiğini söyledi. Bir kolona
gereğinden fazla yük binerse o binanın yıkılması için depreme gerek olmadığını,
kendiliğinden bile yıkılabileceğini kaydeden Elmas, ''Daha önce yaşanmış
örnekleri var, Konya'daki yıkılan kolonları da kesilmiş zümrüt apartmanı gibi''
diye konuştu. Bina yapımında asıl problemi ciddiyetsiz, bilinçsiz imalat ve
denetim eksikliği olarak değerlendiren Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı, 1990
öncesi binaların hiç birinde beton kalitesi olmadığını savundu.
''Bina düzgün inşa edilmeli''
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı ve
Besa İnşaat Sahibi Mimar Salih Bezci de, çeşitli sebeplerle meydana gelebilecek
çatlakların taşıyıcı kolonlarda meydana gelmesinin beklenmedik sonuçlara yol
açabileceği uyarısında bulunarak, ''Düzgün inşa edilmediyse malzeme doğru da
kullanılsa zemin hesapları yanlışsa bina zamanla kayabilir, taşıyıcı
kolonlarında çatlaklar oluşur. İçerisindeki demir zamanla paslanır mukavemetini
kaybeder. Bir bakarsınız en ufak bir sarsıntıda bile yıkılır'' dedi.
Betonarme bina ömrü 80 yıl
Binanın yaşlaması ile betonarmede
yorgunluk meydana geldiğini, yapımından sonra da bir inşaatın bakımı ve
kontrollerinin önemli olduğunu ifade eden ATO Başkanı Bezci, betonarme binanın
ömrünün en az 80 yıl olduğunu, ancak binaların betonarme ve demir yorgunluğuna
karşı zaman zaman kontrol edilmesi gerektiğini kaydetti. Binanın kontrol
edilirken yapıdaki çatlaklara dikkat edilmesi gerektiğine dikkati çeken Bezci,
şöyle konuştu: ''Binada çatlaklar var mı-
Nerede oluşuyor- Taşıyıcı kolonlar da çatlaktan etkilenmiş mi- Ufacık bir nem
sızıntısı bile demirin mukavemetini azaltır. Paslanmayla örneğin 14'lük demir
kullandınız, bu demirin mukavemeti 12 hatta 10'luk bir demirin seviyesine
iniyor. Bir de zaman içinde binalar oturur. Sıvası, duvarı değil önemli olan.
Ama eğer taşıyıcı sistemde çatlaklar oluştuysa kesinlikle takviye edilmesi
gerekiyor. Takviye edilmediği takdirde birinci sarsıntıda olmasa bile
ikincisinde yıkılır. Bayram Oteli'nde olduğu gibi...''
Depremde yaşanacak facialara karşı önceliğin, binaların deprem yönetmeliğine
uygun inşa edilmesi, binaların statik yapılarının ve proje uygulamalarının doğru
bir şekilde gerçekleşmesi ve iyi denetlenmesi olduğunu anlatan Bezci, ''Binanın
iç yapısı yani süsü değil, iskeleti iyi olacak, sağlam olacak'' dedi. Marmara
depreminin ardından yapılan binalarda deprem yönetmeliği uygulandığını bu konuda
da denetim eksikliklerinin giderilmesi gerektiğinin önemine vurgu yapan Bezci,
Van, Ankara, İstanbul gibi birinci derecede deprem bölgelerinde hem denetiminin
hem de deprem yönetmeliği uygulamasının projelendirmesinin birinci derecede
yapılması gerektiğini söyledi. En büyük
sorun herkesin inşaat yapabilmesi
Bezci'ye göre sektördeki en büyük sıkıntının kaynağı ise herkesin inşaat
yapabilmesi. Bezci, ''Ben Ankara Ticaret Odası Başkanıyım. Bir emlakçı eğer iş
yeri açacaksa 15 gün gelir, bu kurumda kurs alır. Ondan sonra izni verilir.
İnşaat malzemesi satan kişi aynı şekilde gelir ATO'da eğitim alır. Ama inşaatı
yapan müteahhit önemli değil! ATO'dan ruhsatını alır, yarın inşaata başlar.
Önüne gelen bina yapabilir mi- Allah'a emanet bina yapılır mı-'' görüşünü ifade
etti.
|