Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ''Hem
Karadeniz'e hem de Akdeniz'e birer tane nükleer güçle alakalı santrali kurmuş
olacağız. İnşallah Aralık ayının 15'inde yaklaşık, 2 hafta içinde biz proje
şirketinin kurulmasıyla alakalı Türkiye'de bir toplantı yapacağız'' dedi. Bakan
Yıldız, Su Vakfı, Uludağ Üniversitesi (UÜ) ve
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Bursa Ticaret ve Sanayi
Odası'nın (BTSO) desteğiyle düzenlediği '8. Ulusal Temiz Enerji
Sempozyumu ve Fuarı'nın açılış töreninde yaptığı konuşmada, dünyadaki
gelişmelerin, Türkiye'deki politikaları etkileyecek kadar güçlü olduğuna dikkati
çekerek, refahın, dünyadaki küreselleşme olgularının daha ön plana çıktığı bu
dönemde enerjiyle alakalı dağılımın homojen olmamasının birtakım
komplikasyonları olduğunu ifade etti. Dünyayı
kirletmedeki aktiviteler ve çabaların, temizlemekteki çabalardan çok daha fazla
olduğunu vurgulayan Yıldız, şöyle konuştu:
''O zaman biz de şunu söylüyoruz; gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye,
tabii ki sanayileşmesini, enerjiyle ilgili taleplerini ve arzını yapmaya devam
edecek. Şu anki büyüme hızları itibariyle baktığımızda Çin'den sonraki en fazla
büyüyen ülke, 31 tane OECD ülkesi arasında en fazla büyüyen ülke. O zaman bizim
şunu söyleme hakkımız vardır diye düşünüyoruz. Lütfen dünyayı kirletenler,
dünyayı temizlesinler. Dünyayı kirletenlerin ayrı, temizleyenlerin ayrı olduğu
bir ortam çok adilane bir dağıtım olmuş olmaz. Hep beraber ortak akıl bunu
söyler; 'Siz gelişirken, dünyayı kirlettiğiniz kadar ben gelişirken aynı zamanda
temizliyor olmamalıyım.' Bu bizim milli menfaatlerimize de aykırı bir durumdur.
Ama biz gelişmekte olan bir ülke olarak, değişen, büyüyen ve gelişen Türkiye'nin
dünyaya olan mükellefiyetleri ne ise biz onu yapabilecek bir siyasi istikrara ve
son derece stabil hale gelmiş bir iktidara da sahibiz. O yüzden biz onun altında
kalmayız. Biz onları yapalım. Üzerimize düşen görev ne ise biz onu fazlasıyla
yapmaya da hazırız. Ama bizden çok daha fazlasının istenmesinin adil olmadığını
vurgulamak istiyorum.'' Yıldız, Türkiye'nin
dünyada yaşanan büyüme hızından ortalama 3 kat daha hızla büyüdüğüne işaret
ederek, global krizin etkisiyle halen yaklaşık 3 yıldır büyümeyen, donan, bir
kısmının geriye gittiği ülkelerin bulunduğu, hatta devletlerin iflas etme
noktasına geldiği bir ortamda Türkiye'nin özellikle 2010 yılında yüzde 8'ler
civarında bir büyüme rakamını yakaladığını anlattı.
''Arz güvenliğiyle alakalı sıkıntı yok''
Bunu karşılayabilecek olan enerjideki
arz güvenliği yapısının sağlanması için yalnızca üretim kalemlerinde 5,5 milyar
dolarlık bir yatırıma ihtiyaç olduğunu kaydeden Yıldız, şöyle devam etti:
''Türkiye'de arz güvenliğiyle alakalı bir sıkıntı yok. Bu manada bir
sıkıntıdan bahsetmiyoruz. Ama konu yalnızca bununla sınırlı değil. Çünkü her
karbondioksit emisyonlarıyla alakalı gecikilmiş kararların alınmasının maliyeti
dünyaya 500 milyar dolar civarında, her yıl için. Bu tedbirlerin zamanında
alınamamasının, hepimiz tarafından bedeli ödenecek bir rakam haline dönüşmüş
olması tabii ki tarafımızdan kabul edilemez bir durum. Yalnızca bizim bilinçli
olmamız yeterli değil. Bugün her hafta bir tane kömür santrali devreye alan ülke
var. Türkiye'nin kurulu gücünün 1,5 katı kadar yalnızca kömür santrali inşaatı
yapan özel sektör firmaları var dünyada. O yüzden bizler Gayri Safi Yurt İçi
Hasılası'nın yaklaşık 2'ye katlandığı bir 2030 yılına doğru ilerliyoruz.''
Yıldız, bir yandan petrol ve doğalgaz ile alakalı rezervlerin tartışıldığı,
ama hala en az 40-50 yıllardan bahsedilen bir birincil enerji kaynakları
dünyasının bulunduğunu belirterek, bugün petrol ve doğalgaz daha çok
pahalanmadan, bir sonraki hidrojen enerjisinin daha fizibıl olamadığını dile
getirdi.
|