Ülkemizde en uzun süre belediye başkanı olan Aytaç Durak
bunca yıl sonra “imar yolsuzluğu”yla suçlanıyor. “Rüşvet”
almakla suçladığı bir belediye meclisi üyesince “en büyük imar talancısı” ilan
edilince, medyanın ilgi odağı oldu. Sadece Adana Büyükşehir
Belediyesi’nin değil “Belediyeler Birliği”nin de
kuşaktan kuşağa başkanlığını yapan Durak, “gayrimenkul zengini” olmakla
sorgulanıyor.
Her iki görevini de “seçilerek” üstlenen; yani hem “halk”ın hem de “belediye
başkanları”nın beğenisini kazanan Durak, sandıktan hep farklı partilerle çıktığı
için siyasi görüşü de “önemsenmeyen” bir siyasetçi... İstanbul’a gelerek ulusal
basınla “dertleşen” Durak, dudak uçuklatan “imar serveti”nin sorgulanmasına
kızarak diyor ki; “7 defa seçim kazandım; Adanalı ahmak değil...”
Ne var ki Durak’ı MHP’den istifa ettiren Bahçeli de dahil kimsecikler şunu
sormuyor; “Ahmak olmayan Adanalılar, Aytaç Durak’tan acaba ‘kente hizmet’leri
nedeniyle mi vazgeçemiyorlar?” İşte bu “temel” sorunun yanıtını 16 Mart’ta
CNN-Türk’te, aniden “terk ettiği” programda yine kendisi veriyor; “Kuzeyde ne
kadar arsa varsa imarı benim zamanımda yapıldı. Arsa sahipleri zengin oldu.
Adana beni niye seçti? O yüzden seçiyor...”
Yani Adana’da “demokrasi şampiyonu” olmanın sırrı, “kente değil ranta
hizmet”!.. Bunu başkanın kendisi de “açıkça” söylüyor...
Tarlalar ‘arsa’laşınca...
Çünkü Durak’ın “kuzey” dediği yer, yıllardır “üniversitelerde örnek
gösterilsin” diyerek övgüler dizdiği “Yeni Adana”… Kentin kuzeyinde sayısız
“gökdelen yavrusu” apartmanın caddeler boyunca sıralandığı Yeni Adana, aslında
kendisinin de hem “kazanç kaynağı” hem de “seçim güvencesi”dir. Yakın geçmişe
dek kentin “kırsal”ı olan on binlerce dönüm arazi, şehirciliğin ve mimarlığın
tüm ilkeleri çiğnenerek “yüksek yoğunluklu apartmanlaşma”ya açıldı. Böylece
“tarlaları arsalaşan”lar, kısa sürede “gayrimenkul zengini” olunca, adeta şükran
duygularıyla oy yağdırdılar...
Durak’ın “müteahhit” olarak binlerce konut yapıp pazarladığı Yeni Adana ise
“asıl Adana” adeta terk edilerek, yani kentin eski ve tarihi semtleri
bakımsızlığa ve çöküşe bırakılarak, belediyenin özel ve ayrıcalıklı ilgisiyle
geliştirildi. Sayısız yap-sat apartmanının “zemin katları ticaret”e ayrılarak
sözde “modern kent” yaratıldı... Adına “imar planı” denilen “yol ve parselasyon
krokileri”yle tam 40 cami yeri de ayrılarak apartman arsalarına dönüştürülen
tarlalar, sahiplerine ve yap-sat inşaatçılarına yüksek emlak rantları
sağladılar...
Şimdi Aytaç Durak diyor ki: “Bu yüzden beni seçen Adanalılar ahmak mı?”
Elbette değiller, ama gerçek Adana’nın gözden çıkarıldığı bir anlayışa;
tarihi kente değil “rant ekonomisi”ne hizmet eden bir belediyeciliğe oy
yağdırmanın “Adanalı”lık olmadığını da kim bilir kaç kez yazmışımdır... Hele
Durak’ın “Belediye başkanı olmasaydım servetim daha fazla olurdu” sözünü de her
duyduğumda şunu söylemiştim; “Ama o zaman binlerce konut yapıp pazarladığı Yeni
Adana da olmazdı ki...”
Yeni Adana’nın bizzat kendisi “kente karşı en büyük imar suçu”dur. Aynı suça
yıllarca seyirci kalındıktan sonra şimdi kalkıp “Aytaç Durak yağmacı” demenin
nasıl tanımlanması gerektiğini “Eski Adanalılar”a bırakıyorum.. çünkü onlar,
örneğin tarihi Tepebağ Mahallesi’ndeki görmüş geçirmiş kahvelerde “Allahına
kadar” doğruları konuşurlardı... “Yeni Adanalılar” ise o kimliksiz beton
kulelerinin altındaki sonradan görme “cafe”lerde Durak’ı nasıl savunacaklarını
düşünüyor olmalılar...
|