stanbul bir korku kenti mi? Suç oranı her yıl artıyor mu? Bu kentte yaşamak iyice riskli hale geldi mi? Bu konuda elimizde ciddi rakamlar bulunmuyor. Avrupa içinde İstanbul'daki şiddetin yeri nedir?
Almanların Der Spiegel dergisinde Avrupa'daki büyük kentlerdeki suç oranı üzerine yapılan bir araştırmaya rastladım. Araştırma hangi şehrin daha fazla tehlikeli olduğunu inceliyor. İstanbul'un bu sıralamada çok da yukarılarda olmadığını gördüm. Avrupa Birliği Suç ve Güvenlik Konsorsiyumu'nun yaptırdığı araştırma, büyük kentlerde yaşayan yurttaşlardan her yüz kişiden geçen yıl içinde kaçının suçun kurbanı olduğunu gösteriyor.
Hırsızlık, kapkaç, gasp, cinsel saldırılar, tehdit, şiddete dayalı suçlar, göçmenlere yönelik suçlar, dolandırıcılık, rüşvet ve uyuşturucu bu araştırmanın konusunu oluşturuyor. Bu araştırma ağırlıklı olarak Avrupa Birliği üyesi 15 ülkenin ve bazı aday ülkelerin 35 bin yurttaşı arasında yapılmış.
***
İngiltere'nin başkenti Londra, Avrupa kentleri içinde en çok saldırıya uğrayan insanların yaşadığı şehir olarak dikkat çekiyor. Kendisine soru sorulan her yüz kişiden 32'si bu şehirde geçen yıl yukarıda saydığımız saldırılardan birisiyle karşı karşıya gelmiş.
Londra'yı Estonya'nın başkenti Talinn yüzde 30'luk suç oranıyla izliyor. Onu Hollanda'nın Amsterdam kenti yüzde 27 ile, Belfast ve Dublin yüzde 26 ile, Kopenhag yüzde 24, New York yüzde 23, Stockholm yüzde 23, Brüksel yüzde 20, Berlin yüzde 18'le izliyor.
İstanbul, bütün bu kentlerden sonra Paris ve Berlin ile birlikte yüzde 18'lik suç oranıyla ortalarda yer alıyor. İstanbul'dan sonra Viyana, Edinburgh, Roma yüzde 17'yle sıralanıyorlar. Helsinki 15, Madrid 14, Atina 13, Zagrep 12, Lizbon 10 oranlarıyla bu kentleri izliyorlar.
***
Görüldüğü gibi İstanbul, Avrupa'nın büyük kentleriyle kıyaslanınca suç oranının çok üst sıralarda olmadığı bir şehir sayılabilir. Önce bu durumu saptayalım, sonra durumu yeniden gözden geçirelim.
Açıklanan rakamlara göre İstanbul'un nüfusu her yıl ortalama olarak 300-350 bin civarında artıyor. Bu nüfus orta büyüklükteki bir şehrin her yıl İstanbul'a eklendiği anlamına geliyor. Bu rakam yukarıda söz konusu ettiğimiz hiçbir Avrupa şehri için söz konusu değil. Avrupa'nın büyük kentlerinin nüfusu neredeyse hiç artmıyor. İstanbul, köyleri boşaltılan, işsiz, cahil, mesleksiz yüz binlerce yeni insanı içine alıyor. Ayrıca bu insanların yaşam alışkanlıkları, kültürleri de bu kentin vahşi ortamı içinde ayrı bir zıtlık oluşturuyor.
Her yıl bu kadar çok sayıda insanı, İstanbul'un kendi içine alıp dönüştürmesi imkânsız görünüyor. İşsizlik ve çaresizlik, sosyal ve kültürel çatışmayla iç içe geçiyor. Buna bir de her gün trafiğe çıkan 500 aracı eklerseniz, tablo iyice içinden çıkılmaz hale geliyor. Kültürel uyumsuz, yoksul ve de gergin bir ortam bu tablonun kaçınılmaz sonu olarak karşımıza dikiliyor.
***
Tabii, bu kadar yoksul ve çaresiz insanın yığıldığı İstanbul, aynı zamanda dünyanın en büyük zenginlerinin de yaşadığı bir kent olarak dikkat çekiyor. Gazetelerin satılık ev ilanlarına baktığınız zaman yüzlerce milyon dolarlık evin varlığına tanık oluyoruz. Türkiye, gelir dengesizliğinin dünyada en korkutucu boyutlarda olduğu ülkelerden birisi.
Yapılan araştırmalara göre alt gelir grupları ile üst gelir grupları arasındaki oran 1/13 civarında. Avrupa'da bu 1/4 düzeyinde. İstanbul'un ise Türkiye'deki ortalamaya oranla daha yüksek bir dengesizlik içinde olduğunu söyleyebiliriz.
Gelir dağılımındaki büyük uçurum da yukarıdaki tabloya eklenince, durum iyice vahim hale geliyor.
***
Bu tablodan yola çıkarak, neler yapılabileceği de söylenebilir. Kente göçün durdurulması için öncelikle bazı yatırımların göç veren yörelere yönelmesi gerekiyor. Yapılacak bir araştırmayla son bir yıl içinde en çok nerelerden göç alındığı saptanabilir. Oralardaki insanları iş sahibi yapacak ya da onların orada oturmalarını sağlayacak maddi destek projeleri geliştirilebilir.
Kentin yoksul varoşlarına yönelik bir dizi iyileştirici programlar uygulanabilir. Eğitim, meslek edindirme, kültürel programlar gibi bir dizi etkinlik belediyeler ve hükümetçe ele alınabilir.
İstanbul'un giderek çaresizleşen trafiği için de daha radikal önlemler şart hale geliyor.
***
İstanbul'u seviyoruz, sevgimizle öldürmeyelim...
|