DYO Boya ve AURA-İstanbul iş birliğiyle gerçekleşen “AURA Focus: Renkli DYOloglar” panelinde “bilimde, sanatta ve mimaride renk” ele alındı. Açılış konuşmasını Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer’in yaptığı panelde, DYO Boya Fabrikaları Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Serdar Oran da DYO’nun yalıtımda 4.0 devrimini başlatan markası Dyotherm’i tanıtan bir sunum gerçekleştirdi.
DYO Boya Fabrikaları Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Serdar Oran
Moderatörlüğünü Mimar Yılmaz Değer’in üstlendiği, Mimar Sibel Ertez Ural, Ressam Serhat Kiraz ve Mimar Nevzat Sayın’ın konuşmacı olduğu panele, sektör temsilcisi mimarlar, tasarımcılar, yapı sektörü profesyonelleri, akademisyenler ve öğrenciler yer aldı.
Renk: Işıktır, Sanattır, İllüzyondur, Evrimseldir İlk panelist Mimar Sibel Ertez Ural "Renk Bilimi’’ temalı sunumunda rengin doğasının, felsefesinin, yeni teknolojilerin ve bilimin mimarlıkla ilişkisini “Mimarlıkta Renk: Bilim, Kuram, Uygulama” başlıkları çerçevesinde anlattı.
Sibel Ertez Ural, konuşmasını felsefe, bilim ve psikoloji disiplinlerinin renk üzerine ürettiği çalışmaları ile temellendirdi. Mimarlık disiplininin renkle kurduğu ilişkiyi, bu bağlamda üretilmiş modern dönem öncesi ve modern döneme ilişkin yapı örneklerini irdeleyerek, mimarlığın kendi renk literatürüne olan ihtiyacını vurguladı. Konuşmasını, tasarımda renk kurgusuna yaptığı vurgu ile Jean Phillipe Lanclous’un “Mimari rengin; biçim mekan, strüktür ve ışık arasında yeni bir kuramatik diyalektik yaratmakta olduğu çok önemli bir dönemi yaşıyoruz” sözleriyle sonlandırdı.
Rengin Binbir Tonuyla Doğaya Kattığı Güzellik Her An Gözümüzün Önünde İkinci panelist Sanatçı Serhat Kiraz "Sanatta Renk’’ konulu anlatımında sanat yaşamı boyunca renk üzerine gerçekleştirdiği üretimlerini ve rengi eserlerinde hangi yöntem ve bakış açıları ile ele aldığını paylaştı. Rengi sanatsal çalışmalarının temel bir öğesi olarak özümseyen Serhat Kiraz, konuşmalarına rengin üretim koşullarının empresyonizm sonrası gelişimine dikkat çekerek başladı. Rengin ışık ve yüzey gerektiren koşullarda üretim tarihçesine değinerek, kendi sanatsal çalışmalarında rengi nasıl kullandığına ilişkin örnekler ile devam etti. Bir çalışmasında, bir şantiyenin devam eden inşaatında baharın geçiş renklerini yıkım ve yapım boyutunda irdeleyen bir paravan olarak kurgularken, diğer bir çalışmasında sayıların renk, mekan ve zaman boyutuyla iç içe geçişlerinin algı ve yanılsama boyutlarını sorgulattı.
Konuşmasını bir alıntı ile sonlandırdı: “Rengin güzelliği hakkında uzun uzun söz etmeye gerek yok, çünkü bin bir tonuyla doğanın görkemine nasıl güzellik kattığı her an gözlerimizin önünde. Kendi rengi olmadığı halde aksettiği her şeyi aydınlığıyla renklendiren ışıktan daha güzel ne olabilir? Huzurlu ve duru olduğunda bir safir gibi parlayan ve hayat veren berraklığıyla gözü okşayan gökyüzünden daha mutluluk verici ne olabilir?”
Renk: Parça-Bütün İlişkisini Kurmakta Olağanüstü Bir İmkan Sağlar Üçüncü panelist Mimar Nevzat Sayın ise, ‘Mimaride Renk’’ konulu sunumunda, rengin dikkat çekmek, biçimi belirgin kılmak, işlevi okunaklı hale getirmek, görünmeyeni görünür kılmak ve parça-bütün ilişkisini kurmak için olağanüstü bir imkan sağladığını belirtti.
Nevzat Sayın, sunumunu, mimari tasarım süreçlerinde rengi nasıl kullandığını mevcut Lapishan, Narcity&Narlife, Umur Matbaa Yapısı, The Seed Konser Salonu, Boşlukta Beyaz Ev gibi yapıları üzerinden aktardı. Rengin bazen mimari çeşitliliğin aktarımını içeren, zengin bir kombinasyonun tasarım problematiği içinden çözülmesi gereken bir öğe iken, bazen endüstri yapıları gibi mevcut algısı ağır ve hantal yapılarla birlikte kullanıldığında algıyı tamamen değiştiren bir öğeye dönüştüğünü kaydeti.
|