Foto: Volkan Furuncu (AA)
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, geçen
hafta OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgelerinde
(OSB) meydana gelen patlamalarla ilgili yapılan ve gerçeği yansıtmayan
bazı haber ve yorumların; hem işletmeler hem de OSB'ler için yapılan haksız
ithamların, kendilerini derinden yaraladığını bildirdi. Nurettin Özdebir, OSTİM
OSB Başkanı Orhan Aydın ve İvedik OSB Başkanı Hasan
Gültekin'le düzenlediği basın toplantısında, söz konusu patlamaların
çok şiddetli olmasının verdiği panikle basın ve yayın mensuplarının sağlıklı
bilgiye ulaşamadığını, (Daha fazla bilgi alabilir miyiz) düşüncesiyle yetkili,
yetkisiz her buldukları kişiye soru yöneltmeleri sonucu patlamalarla ilgili
yoğun bir bilgi kirliliği meydana geldiğini söyledi. Bilgi kirliliğini aralayıp
basın mensuplarıyla birinci elden doğru bilgilerin paylaşılması amacıyla bu
toplantıyı düzenlediklerini ifade eden Özdebir, şöyle konuştu:
''Bu toplumun bir parçası olarak bilgi
kirliliği, bizleri de çok etkilemiş ve doğru bilgilerin ayıklanabilmesi için
başlattığımız çalışmaların uzun sürmesi sebebiyle bugüne gelinmiştir. Bazı
kasıtlı açıklamalar dışında kimseyi suçlamak istemiyorum. Ama gerçeği
yansıtmayan bazı haber ve yorumlar; hem işletmelerimiz, hem de organize sanayi
bölgelerimiz için yapılan haksız ithamlar, bizleri derinden yaralamıştır.''
''Patlamanın oksijen tüpünden
kaynaklandığı sanılıyor'' İki
patlamayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma
başlatıldığını, diğer yetkili kurumlarla birlikte iki olayın nedenleri hakkında
resmi açıklamanın beklendiğini ifade eden Özdebir, şunları kaydetti:
''İlk patlama 3 Şubat Perşembe günü saat 11.30
civarında OSTİM'de 1424 (eski: 74/6) sokak no: 4 adresinde Özkanlar Hidrolik
Limited Şirketinde meydana gelmiştir. Firma, mikro tünel makinesi, delici burgu,
değişik tipte vibratör üretmektedir. Firmanın ortakları Hasan, Aydın ve Ayhan
Özkan kardeşlerdir. Patlamanın oksijen tüpünden kaynaklandığı sanılmaktadır. Bu
olayda 9 kişi hayatını kaybetmiştir. İş yerine ait OSB yasası hükümlerine göre
düzenlenmiş yapı ruhsatı, yapı kullanım izin belgesi ve iş yeri açma ve çalışma
ruhsatı bulunmaktadır. Yapı ruhsatı bilgileri: 07.06.2005 tarih ve 2005/47
sayılı yapı ruhsatı ile söz konusu binanın inşaatına başlanılmıştır. Verilen
inşaat ruhsatına göre idari bölüm betonarme, imalathane atölye bölümü ise
prefabrike olarak projelendirilmiştir. İskan bilgileri: 29.12.2007 tarih ve
2007/32 sayılı yapı kullanma izin belgesi verilmiştir. İş yeri açma ve çalışma
ruhsatı bilgileri: 23.02.2008 tarih ve 829 sayılı iş yeri açma ve çalışma
ruhsatı verilmiştir. Bu ruhsata göre faaliyet konusu ''makine imalatı''dır ve
ruhsat tipi 2. sınıf gayrisıhhi müessese şeklindedir.
Bu firmayla ilgili işletme belgesi olmadığı
iddia edilmiş, ancak çalışan sayısı itibariyle böyle bir izne gerek olmadığı
anlaşılmıştır. İşletme belgeleri 4 Aralık 2009 tarih ve 27422 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan işletme belgesi yönetmeliğinin 2. Maddesi uyarınca 50 veya
daha fazla işçi istihdam edilen firmalarda düzenlenmektedir. Patlamada ölen 8
kişi firmanın kayıtlı çalışanları, 1 kişi ise firmanın taşeronu olan Baran Çelik
Döküm Şirketine kayıtlı Mükremin Amaca'dır. İkinci olay ise aynı günün akşamı
saat 19.30 civarında İvedik Organize Sanayi Bölgesi Hasemek Küçük Sanayi Sitesi
24. Cadde no 64'te faaliyet gösteren Metsan Otomotiv Yedek Parça Sanayi ve
Ticaret Limited Şirketinde meydana gelmiş ve çevredeki bazı iş yerlerini de
ciddi bir biçimde etkilemiştir. Yine oksijen tüpünden kaynaklandığı tahmin
edilen patlama sonucu firmanın 11 çalışanı hayatını kaybetmiştir. Bu firmanın da
iş yeri açma ve çalışma ruhsatı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire
Başkanlığınca verilen küşatı bulunmaktadır. Dolayısıyla bu firmamızda kayıt
altında olup, hayatını kaybeden 11 çalışanı da sosyal güvenlik kapsamındadır.
Firma otomotiv yan sanayi ürünleri imal etmekte ve ağırlıklı olarak New Holland
Türk Traktör firmasına parça üretmektedir. Bu da şunu ifade etmektedir. Türk
Traktör firması kalite kontrol sistemi olmayan işletmelere yan sanayi olma hakkı
tanımamaktadır. Bu firmanın ortakları Numan Güleç ve Selma Güleç'tir.''
Bu bölgede yer alan firmaların bitişik nizamda konuşlanmış olmalarının
olayın anlaşılması açısından birtakım karışıklıklara yol açtığını savunun
Özdebir, bu patlamanın ardından firmanın 3 tarafında yer alan 4 firmada yangın
çıktığını ve bu firmaların da çok büyük hasar gördüğünü söyledi. Özdebir,
patlamanın ardından Metsan'ın iki yanında yer alan kapalı durumda bulunan ve
halen üretim yapmayan Asya Pasifik Kimya Maddeleri İmalat Limited Şirketi ve
diğer yanında bulunan Güven Makine Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi ile Cempa
Toptan Gıda Maddeleri Limited Şirketinin üretim yapamaz hale geldiğini anlattı.
Yine Metsan'ın arkasında bulunan Üçel Boya Pazarlama Limited Şirketinde de büyük
hasar meydana geldiğine işaret eden Özdebir, her iki patlamanın da oksijen tüpü
kaynaklı olmasının bazı şüpheleri akla getirdiğini, ancak kesin sonucun savcılık
ve bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacağını kaydetti.
''En ağır itham OSB'lerde kayıt dışılık
konusunda'' Burada yaşanan olaylar
sonucu en ağır ithamın OSB'lerde kayıt dışılık konusunda yapıldığını belirten
Özdebir, kayıt dışılığın haksız rekabet nedeniyle en çok kendilerinin ve kayıt
altındaki firmaların problemi olduğuna işaret etti. Yıllardır bunu
söylediklerini ve söylemeye de devam edeceğini vurgulayan Özdebir, ''Kayıt dışı
patladı'' diye ifade edilen bu iki olayda da kayıt dışında hiçbir şeyin
olmadığını bildirdi. Kayıt dışıyla mücadelenin herkesin görevi olduğunu anlatan
Özdebir, ancak eksik bilgilerle firmaları zan altında bırakmaya kimsenin hakkı
olmadığını söyledi. Özdebir, diğer yandan bu olayların, sanayi bölgelerini linç
girişimine dönüştüğünü bildirdi. OSB'lerin yetkileri hakkında da bilgi veren
Özdebir, kazaların sadece organize sanayi bölgesinde yer alan firmalarda değil,
her yerde meydana gelebileceğini, geçmişte de bu konuda çok sayıda yaşanmış
talihsiz örneklerin olduğunu kaydetti. Öncelikle yapmaları gerekenin, işgücünün
ve çalışma ortamının niteliğini yükseltmek olduğunu belirten Özdebir, ''Hem ASO
olarak bizler, hem bölge yönetimlerimiz bu konuda çaba göstermektedir. ASO iş
sağlığı ve güvenliği konusunda çok sayıda eğitim vermektedir'' dedi.
''Böyle bir denetimi belediye
elemanları yapamazlar'' Gazetecilerin
sorularını da yanıtlayan Özdebir, OSB'lerin denetiminin belediyelere
verilmesiyle ilgili bir soru üzerine, OSB'lerde çeşitli denetimler yapıldığını
söyledi. OSB'ler tarafından buradaki işletmelere iş yeri açma izin belgesi
verildiğini, bu belge kapsamında söz konusu işletmenin iş sağlığı ve iş
güvenliği açısından aranan şartlara uygun olup olmadığının denetiminin
yapıldığını anlatan Özdebir, ''Son mevzuatta zaten burada esas olarak firmanın
müracaatı ve bu müracaatın sonunda da denetlenmesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı personeli tarafından yapılmakta'' dedi. İçerideki sınai
faaliyetlerinin denetlenmesiyle ilgili mevzuat açısından bir yükümlülük
bulunmadığını belirten Özdebir, şöyle dedi:
''Ama buna rağmen
OSB'lerimiz yönetimleri tarafından gerek çevresel etkiler anlamında, gerekse
buradaki faaliyetlerin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda
ellerinden geldiği kadar denetimler, gözlemler yapılmaktadır. Kaldı ki sanayi
faaliyetleri uzmanlık isteyen işlerdir ve bunu denetleyecek personelin de o
konuda yetkin, sertifikalandırılmış ve gerekli eğitimi almış personelden
oluşması gerekir. Bu sorumluluk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
sorumluluğundadır. Böyle bir denetimi belediye elemanları da yapamazlar.
Belediye elemanlarının yapmış oldukları denetimler sadece bu iş yerlerinin
temizliği, aydınlatması, yangın tüpleri dolu muydu, değil miydi konularında
yapılan denetimlerdir. Bu anlamda asıl büyük sorumluluk çalışanların kayıtlı
olmasıyla ilgili Sosyal Sigortalar Kurumu ve onun müfettişleri tarafından
yapılan denetimlerlerdir. İş yerindeki işçi sağlığı ve güvenliği açısından
yapılan denetimler ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının müfettişleri
tarafından yapılan denetimlerdir. OSB'lerin ve belediye zabıtasının yapabileceği
denetimler değillerdir. Çünkü bunlar uzmanlık isteyen işlerdir.''
Esnafın, esnafı denetlemesinin yapılması gereken en doğru
şey olduğunu savunan Özdebir, hiç kimsenin yanındaki komşusu kadar o iş yerini
bilemeyeceğini anlattı. Belediyeler ve OSB'lerin çıkarılan yasalarla idare
edilen yapılar olduğunu belirten Özdebir, bu kurumlarda yönetim görevini
üstlenen kişilerin o bölgede faaliyette bulunan sanayiciler olduğunu ve devlet
memuru gibi sorumlu tutulduğunu, yargılandığını kaydetti. Özdebir, görevini
yapmayan bir belediye başkanının sorumlulukları ne ise görevini yapmayan bir
OSB'nin yönetim kurulu başkanının sorumluluklarının aynı olduğunu ifade etti.
''Patlamaya neden olan tüplerin çoğu
ithal'' OSB'lerde kaçak mazot
üretildiği, tiner üretimi yapan işletmelerin bulunduğunu, böylesi tehlikeli
maddelerin buralarda üretilmesinden diğer işletmelerin şikayetçi olduğunu
hatırlatarak, neden yanıcı ve patlayıcı madde üretim yapan işletmelerin OSB'ler
içerisinde üretim yapmasına izin verildiğinin sorulması üzerine Özdebir,
OSB'lerde yapılabilecek ve yapılamayacak işlerin belli olduğunu, OSB'lerde
üretim ruhsatı verilmiş yerlerin OSB kanununa göre yapılamayacak işlerden
sayılmadığını kaydetti. Boya, tiner üretimi gibi kanunların yasaklamadığı bir
faaliyeti OSB yönetimi olarak yasaklayamayacaklarını dile getiren Özdebir,
konunun incelenip bu tür ürünlerin OSB'ler içerisinde üretilmemeleri konusunda
belki ayrı bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. Yanıcı, yakıcı,
parlayıcı maddelerle ilgili özellikle küçük sanayi sitelerinden meydana gelen
OSB'lerden özel tedbirler alınması gerektiğini vurgulayan Özdebir, ancak bunun
kanunla yapılmasının gerekliğine işaret etti. Özdebir, hiç kimsenin kanunla
yasaklanmamış bir faaliyete engel olamayacağını belirtti.
Sorular
üzerine patlamaya neden olduğu düşünülen oksijen tüplerinin üretiminin söz
konusu OSB'lerde yapılmadığını, bu tüplerin çoğunun yurt dışından ithal
edildiğini belirten Özdebir, ilk patlamanın olduğu yere tüplerin dolumunu yapan
firma tarafından yarım saat önce getirilip teslim edildiğini, muhtemelen meydana
gelen gaz sarfiyatı sonucunda tüpteki maksimum basıncın da aşağıya doğru
indiğini ve yarım saat sonra da patlamanın gerçekleştiğini kaydetti.
İkinci patlamada ise sabahtan tüplerin iş
yerine geldiğini ve kullanılmaya başlandığını, işletmenin ön işliğinde bulunan
ve kullanıldıkça basıncı düşen bir tüpün patladığını düşündüğünü ifade eden
Özdebir, bu tüplerin özel olarak incelenmesi gerektiğini söyledi. Özdebir,
tüplerin basınçlarının ölçülüp ölçülmediğine bakılması gerektiğini ve konunun
savcılık incelemesi kapsamında olduğu için daha fazla bir şey söylemesinin etik
olmadığını bildirdi. Özdebir, bu tüpleri alan diğer firmalara gerekli uyarıların
yapıldığını da sözlerine ekledi.
|