Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),
Muğla’nın Marmaris İlçesi’nde görülen ve 23 yıl süren arazi
ihtilafı davasında, ‘makul süre ihlali’ yapıldığı gerekçesiyle,
Türkiye’yi Mihrişah Sultan Vakfı’nın mirasçıları olan
Şerefli ailesine toplam 168 bin avro tazminat
ödemeye mahkum etti. Bu kararın, aynı dava kapsamında AİHM’e yollanacak
320 dosyaya da emsal oluşturacağı, böylelikle Türkiye’nin ödeyeceği tazminat
tutarının 55 milyon avdoyu aşacağı öne sürüldü.
Hisarönü köylüleri ile Mihrişah Sultan Vakfı’nın
mirasçıları olan Şerefli ailesinin 14 varisi arasında, 1968 yılındaki
kadastro çalışmalarıyla başlayan anlaşmazlık, 10 yıl sonra mahkemeye taşındı.
Hisarönü’ndeki evler, tarlalar, turistik tesisler ile narenciye ve sebze- meyve
bahçelerini içine alan yaklaşık 70 bin dönümlük arazinin tapulu malları olduğunu
savunan Şerefli ailesi ile köylüler birbirlerine karşılıklı davalar açtı. 321
dosya içeresinden köylü Ali Çetin’in açtığı dava ‘pilot’ olarak
belirlenerek 16 Haziran 1978’de Marmaris Kadastro Mahkemesi’nde
görülmeye başlandı. Bu dava, 2001 yılında Ali Çetin lehine sonuçlandı, 1 yıl
sonra Yargıtay’ca onandı. Diğer davaların da aynı şekilde
sonuçlanmasıyla, geçen hafta düzenlenen törenle Hisarönü köylülerine tapuları
dağıtıldı.
‘Makul süre ilkesine riayet edilmediği’
41 yıl süren anlaşmazlık ve 23 yıl boyunca devam eden hukuki sürecin ardından
köylülerin yüzü gülerken, AİHM’den gelen karar şok etkisi yarattı. Köylülerle
verdiği hukuk mücadelesini yitirince, ‘yargılamanın adil olarak makul süre
içinde yapılmadığı’ gerekçesiyle 16 Ekim 2002 tarihinde, AİHM'e itirazda bulunan
Şerefli ailesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni tazminata mahkum ettirdi. Değerlendirmeye
aldığı dosyanın incelemesini 20 Ocak 2009’da bitiren AİHM İkinci
Dairesi’nin kararında şöyle denildi:
“Yapılan incelemeler sonunda 16 Haziran 1978 ve 5 Nisan 2001 tarihleri
arasında mahkeme 107 duruşma gerçekleştirmiştir. Bu süre zarfında mahkeme dosya
oluşturmuş, farklı makamlardan bilgi ve belgeler talep etmiş, tarafların
özellikle yerinde inceleme yapılmasına ilişkin taleplerini kabul etmiş ve bu
yönde talimat vermiş ve şahitleri dinlemiştir. Başvuranlar, yargılama süresinin
AİHS'nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 6/1 maddesi ile öngörülen ‘makul
süre’ ilkesine riayet etmediğini iddia etmektedirler. Hükümet söz konusu iddiya
karşı çıkmaktadır ve yargılama süresinin davanın karmaşıklığından, başvuranların
tutumundan, özellikle bazı duruşmalara gelmemelerinden kaynaklandığını
savunmaktadır. AİHM, AİHS'nin 35/3 maddesi uyarınca kabul edilmezlik unsuru
bulunmadığını kaydetmektedir. Başvuru kabul edilebilir niteliktedir. Türkiye'nin
kişisel başvuru hakkını tanıdığı 28 Ocak 1987'ye kadar 8 yıl 7 aydan fazla, bu
tarihten 19 Nisan 2002'ye kadar iki dereceli mahkemede 14 yıl 3 aydan fazla bir
süre geçmiştir. AİHM, mevcut davadakine benzer sorunları ortaya koyan çok sayıda
dava incelemiş ve konuya ilişkin yerleşik içtihadından doğan kriterleri göz
önüne alarak ‘makul süre’ geçerliliğine riayet edilmediğini tespit etmiştir.
Avrupa Merkez Bankasının o dönem için geçerli olan faiz oranının 3 puan
fazlasına eşit oranda uygulanacak faiz ile birlikte başvuranların her birine her
türlü vergiden muaf tutulmak üzere 12 bin Euro manevi tazminat ödenmesine karar
vermiştir.”
‘55 milyon Euro'yu aşar’
Böylece, Türkiye, Şerefli ailesinin 14 varisinin her birine 12’şer bin avro
olmak üzere toplam 168 bin avro tazminat ödemeye mahkum edildi. Kararın ayrıca,
Şerefli ailesinin, Hisarönü köylülerine karşı kaybettiği diğer 320 dava için de
emsal oluşturacağı, böylelikle Türkiye’nin ödeyeceği tazminat tutarının 55
milyon avroyu aşacağı öne sürüldü. Şerefli ailesi avukatlarından
Esin Yamaç, “AİHM'in 2004 yılında dosyayı incelemeye alıp
lehimize karar vermesinin ardından aynı konuyla ilgili olan Marmaris'teki 320
ayrı dosyayı AİHM’e gönderme kararı aldık. Elimizdeki bu karar, diğer dosyalara
da emsal teşkil edeceği için yeni tazminat kararlarının çıkmasını bekliyoruz.
Yeni davalarla birlikte Türkiye’nin ödeyeceği tazminatın tutarı 55 milyon avroyu
aşabilir” dedi.
Arazi Mihrişah Valide Sultan'dan kalma
Osmanlı Padişahı 3'üncü Selim'in annesi Mihrişah Valide
Sultan'ın çeşitli hayır işleri için vakfettiği Marmaris'teki 70 bin
dönümlük arazi, asırlarca vakıf adına, Marmarisli Şerefli Ailesi'nce yönetildi.
Çoğunluğu orman olan vakıf arazisini işleten aile, o dönem her biri birer
çiftlik olan bugünkü köylere Denizli, İç Anadolu ve Aydın'dan aileleri ile
birlikte işçiler getirterek çalıştırdı. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk
döneminde yapılan bir düzenleme ile bu arazilerin, işletenlerine bedeli
karşılığı satılmasına karar verildi. Hisarönü, Çamlı ve Karacasöğüt köylerindeki
Mihrişah Valide Sultan Vakfı'na ait araziler de bu kapsamda satışa çıkarıldı ve
Şerefli Ailesi araziyi satın aldı. 1968'de yörede kadastro işlemlerinin
başlaması sonucu Şerefli Ailesi, arazinin kendi tapulu mülkleri olduğunu öne
sürmesi ile birlikte köylüler ile anlaşmazlığı düştü, dava açtı. Köylüler de
karşı davayla yanıt verdi.
|