Kalkınma Kurulu Başkanı Mustafa Lale, nasıl ki
İstanbul bir finans ve kültür merkezi olma
konusunda markalaşma yarışına girmişse, Ankara'nın
da kendisine has bir markalaşma konumlandırması
yapması gerektiğini söyledi.
Lale, OSTİM Eğitim ve Öğretim Vakfında düzenlenen ‘Ankara Kalkınma Ajansı'nın
2. Olağan Kalkınma Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, günümüzde işletmeler
arasındaki rekabetin yanı sıra artık kentlerin de birbirleriyle yarışmaya
başladığını belirtti.
Birbirlerini rakip olarak gören ve ülke ekonomisine dayalı bir rekabeti
benimseyen şehirlerin daha kaliteli ve yetenekli insanları şehirlerine çekmeye
çalıştığını dile getiren Lale, günümüzde artık kuru kuruya iş yaptırma, hizmet
alma dönemlerinin geride kaldığını, aynı zamanda iş yaparken birtakım teknoloji
transferlerinin de alınması gerektiğini işaret etti.
Lale, günümüzde artık bilgi ve teknolojinin pazarlanabildiğini kaydederek,
“Siz bir konuda anahtar teslimli bir fabrika yaptırabiliyorsunuz. Ama asıl
önemli olan, bunu ömrü dolana kadar kullanmak değil, alınan teknolojiyi kendi
AR-GE'nizle birlikte üst bir teknolojiye sıçratabilmektir. Bunun için de AR-GE
yapılması gerekir. Bizim şimdiye kadar yapmadığımız şey bu. Ama yeni bir
teknoloji ve AR-GE yapmak konusunda ne yazık ki geride kalıyoruz” dedi.
Güney Kore'nin çok kısa zamanda kişi başına düşen milli gelir, ihracat ve
birçok alanda önemli atılımlar yapmasının sürekli örnek olarak verildiğini ifade
eden Lale, Güney Kore'nin bu noktada yaptığı en önemli çalışmanın Amerika ve
Japonya gibi gelişmiş ülkelerin teknolojilerini inceleyerek bir öğrenme süreci
geçirmesi olduğuna vurgu yaptı.
Lale, Türkiye'nin kendi teknolojisini üretmekten başka çaresinin
bulunmadığının açık seçik ortada olduğuna işaret etti.
Devir marka devri
Kentlerin küresel ekonomide artan önemi anlaşılmadan bir şehrin kendisini
bölgesel, ulusal ve uluslararası ekonomide uygun bir şekilde konumlandırmasının
çok zor olduğunu belirten Lale, “Tarih boyunca ekonomi ve medeniyet kentlerin
etrafında büyümüş ve gelişmiş. Ülkelerin şehirleşme oranları arttıkça da refah
oluşturma kapasiteleri artmış. İstanbul, Paris ve Londra gibi kentler tarih
içinde belli dönemlerde refah merkezi ve marka olmuşlardır. Bu kentler bilim,
sanat ve kültürün gelişme yerleri olmuştur. Günümüzde kent ve ülkelerin
markalaşması hem kentsel hem bölgesel hem de ülkelerin kalkınmasında önemli
araçlardan biri haline gelmiştir. Küreselleşmenin ve bilgi teknolojilerinin yol
açtığı değişim nasıl ki insanların beklentisini değiştirmişse, gün geçtikçe
kaliteli ve marka ürünlere talep artmaya başlamışsa, markalaşmanın önemini
kavramaya başlayan ülkelerde kentler ön plana çıkma yarışına başlamıştır. Bu
yüzden artık geleneksel iş yapma devri kapanmış, devir marka, rekabet,
girişimcilik ve inovasyon devridir” diye konuştu.
Günümüzde artık kentlerin marka olmaya başladığına dikkati çeken Lale, bu
nedenle Ankara'nın da markalaşması gerektiğine inandıklarını ifade etti.
Lale, “Nasıl ki İstanbul bir finans ve kültür merkezi olma noktasında bir
markalaşma yarışına girmişse Ankara'nın da kendisine has bir markalaşma
konumlandırması yapması gerekir. Kalkınma Kurulu olarak yapacağımız çalışmalarla
Ankara'nın farklılıklarının ve marka stratejisinin ortaya konulması gerekir”
dedi.
Lale'nin konuşmasının ardından Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Asım
Balcı, ajansın çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verdi.
|