Ben kültürlü bir insan mıyım? Kültürü nasıl tanımladığımıza bağlı.
Marksist terminoloji günümüzde geçer akçe değil. Modern danstan, klasik
operadan, çağdaş Batı edebiyatından da beslenen kültürel kimliğim, yakın zamana
kadar kimilerinin gözünde burjuva kültürünün ifadesi, Orhan Pamuk, Komet, Modern
Folk Üçlüsü vb. leri ise burjuva sanatçılarıydı. Buna karşın ulusal ozanımız
olarak siyasal yelpazemizden her kesimin benimsediği Nazım Hikmet düne kadar
işçi sınıfının şairi, Ruhi Su işçi sınıfının sesiydi.
Kültürün sınıfsal
ayrıştırılması yetmiyormuş gibi 20. yüzyılın ortalarına kadar, dinlerden de
beslenen emperyalizmin etkisi altında olanlar, kendilerine uygarlığın
temsilcileri, ezdikleri, sömürdükleri insanların kültürlerine ilkel diye
baktılar. Picasso’nun gözünde Afrikalılar ilkel sanatın temsilcisiydi.
Dıştaladıklarımızın, aşağıladıklarımızın kültürünü kaale almayız. İşte Osmanlı
ve Cumhuriyet’in Arap kültürüne karşı farklı tutumları.
Batı egemeni
düzenin kültür kategorilerinde bu tür ayrışımlar kısmen hâlâ var. Harvard’dan
Gülrü Necipoğlu’nun işaret ettiği gibi akademik disiplin olarak ‘Sanat Tarihi’
üniversitelerde çeşitli dönemlerin adı altında incelenirken, ‘İslam Sanatı’ adı
altında sömürgecilik döneminden kalma, “Sen sanatsın ama bildiğimiz türden sanat
değilsin” diyen bir kategori var. Yani Batı egemen, büyük ‘K’ ile yazılan
bir Kültür var, bir de İslam kültürü. Hatta bu yaklaşımın en uç noktasına
gidildiğinde bir yanda tanımlanmasına gerek duyulmayan William Faulkner, bir
yanda ‘İslam ülkesi yazarı’ Yaşar Kemal.
Bir tür aşağılama, dışlanma,
ötekileştirme olan bu tuzağa düşüp, Türkiye’de kültürel kimliklerini
özellikle İslam üzerinden dile getirmek isteyenler günümüze özgü. Üstelik
Batı’nın bu içselleşmiş beklentisinine seslenenlerin sırtları sıvazlanıyor.
Bu tür kategoriler, bizi burnumuzun ötesini göremediğimiz siperlere
mahkum kılıyor. Oysa dünyada gidiş evrensel kültüre doğru. Ama en büyük
mahkumiyet kültürsüzlük.
Türkiye’de Atatürk Kültür
Merkezi’nin yıllardır kapalı kalmasına sesini çıkarmayan siyaset,
İstanbul’u ve bir anlamda Türkiye’yi kültürsüzlüğe mahkum ettiğinin farkında
değil mi? Umursamıyor mu? Yoksa istenen bu mu? İncir çekirdeğini doldurmayan
nice konuyu günlerce tartışan meclis Türkiye’nin kültür skandalını gündemine
almaktan aciz. Ülkeyi turlayıp binbir konuda kitleleri ayağa kaldıran
Başbakan, Atatürk Kültür Merkezi’ne sırtını dönmüş. Her konuda iktidarı yeren
ana muhalefet partisi lideri, dünya metropolümüzün kültürsüzlüğe mahkumiyetini
kaale almıyor. Ülkenin başta gelen kültür merkezinin akibetiyle ilgili tartışma
ve suçlamalara seyirci kalmalarının sorumsuzluğunun bedelini kültürden yoksun
bırakılan sanatçılar, seyirciler, kültürden mahsun bırakılan genç kuşaklar
ödüyor.
Yoksa, “AKM burjuvazinin/ Batı kültürünün odağı, bu konuyu
gündeme getirmem bana oy kazandırmaz,” diye kapalı kalmasına sessiz kalıp
Türkiye’nin bile bile evrensel kültürden koparılmasına nasıl razı
olabilirler?
|