Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
ile Enerji Hukuki Araştırma Enstitüsü tarafından Gazi
Üniversitesi 100. Yıl Konferans Salonunda düzenlenen, 'Nükleer
Enerjisinin Geleceği ve Hukuki Sorumluluk Paneli' gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,
''Akkuyu'daki Nükleer Güç Santralinin proje firması 700 milyon dolarlık ilk
sermaye girişini yapıyor. Bu Türkiye'nin nükleer güç santrallerininde gelmiş
olduğu en ciddi seviye'' dedi. Nükleer güç santrallerinin kurulmasının elektrik
üretimi kadar, ülkede sanayinin ve teknolojinin gelişmesi için de önemli
olduğunu ifade eden bakan Yıldız, şunları kaydetti:
''Yaklaşık 500 bin civarında parçası olan bir nükleer santralin mümkün
olduğunca ülkemizde üretilmesi, sanayimizi ve teknolojimizi en az iki katına
çıkarabilir. Nükleer güç santrali dışa bağımlılığı da ortadan kaldıracak. Çünkü
nükleer güç santrali kurduğunuzda bunun neyi yerine kurduğunuz çok önemli. biz
bunu su kaynakları yerine değil ithal ettiğimiz doğalgaz kaynaklarının yerine
ikame edeceğiz. Bu bahsettiğimiz iki nükleer santrali yapmakla yaklaşık 80
milyar Kw'lik bir enerji elde etmiş oluyoruz. Bunun doğalgaza karşılık gelen
miktarı aynı elektriği üretecek doğalgaz santralleri için 6 ila 7 milyar dolar
civarında. Yani 3-4 yılda zaten bu parayla nükleer güç santrali
kurabiliyorsunuz. Bu parayla biz dışa bağımlılığımızı nükleer güç santrali
kurmakla azaltmış oluyoruz. Biz Rusya'ya daha çok bağımlı olmuyoruz.''
Türkiye doğrudan sermaye girişinin en çok
tercih edildiği alanlardan birinin enerji olduğunu vurgulayan Bakan Yıldız, ''Şu
ana kadar doğrudan sermaye girişi enerji sektörüne 2,7 milyar doları buldu. Bu
nükleer güç santralleriyle de devam edecek, Akkuyu'daki Nükleer Güç Santralinin
proje firması 700 milyon dolarlık ilk sermaye girişini yapıyor. Bu Türkiye'nin
nükleer güç santrallerininde gelmiş olduğu en ciddi seviye. Büyük bir mesafe
aldık ve bunu da bir yıl içinde başardık'' diye konuştu.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu
30'dan fazla ülke nükleer santral istiyor
Dünya genelinde 30 ülkede toplam 442 işletme halinde nükleer güç santralinin
olduğunu, bunların yarısına yakının ABD, Japonya ve Fransa'da bulunduğunu
vurgulayan Yıldız, şunları kaydetti: ''Şu anda
dünyada 61 tane nükleer güç santralinin inşası sürüyor. Nükleer enerji, gerek
sanayiyle alakası gerekse de enerji maliyetleri açısında son 40 yıla damgasını
vuran önemli bir kalem. 377 milyar kilowattsaat civarında dünyada nükleer güç
santralinin üretimi var. Bu hemen hemen Türkiye'nin enerji tüketiminin 2 katına
karşılık geliyor. Uluslararası Enerji Ajansının öngörülerine göre 2035 yılında,
dünya şu ankinin üçte birinden fazla enerji tüketecek. Petrol, kömür ve
doğalgaza baktığımızda bunlar dünyadaki enerji kaynaklarının yüzde 85'ini
kapsıyor. Bu 2035 yılına kadar belki yüzde 75'e inecek. Bunların yerine ne ikame
edileceği önemli. Daha temiz enerji kaynakları kullanmamız lazım. Nükleer enerji
karbondioksit ve sülfür emisyonları açısından bakıldığında daha temiz enerji
sunuyor. Türkiye kirlilik konusunda dünyaya çok borçlu değil. Mevcut kirlilikten
gelişmesini tamamlayan ülkeler sorumlu. Onun için de biz kim kirlettiyse o
temizlesin diyoruz.'' Türkiye'nin son 10 yılda
enerji sektöründeki stratejilerini ve politikalarını liberalleşme, serbestleşme
ve rekabet üzerine kurguladığını ifade eden Yıldız, Türkiye olarak nükleer
faaliyeti kapsayan birçok uluslararası sözleşmeye taraf olunduğunu söyledi.
Bakan Yıldız, nükleer faaliyetler konusunda imzalanan sözleşmelerin mantığının
oluşacak zararların tazmininden ziyade, zararların meydana gelmesini önlemek
olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
''Türkiye, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, nükleer maddelerin
fiziksel olarak korunması, nükleer bir kaza durumunda işbirliği ve karşılıklı
yardım, nükleer güvenlik radyoaktif atık yönetimi gibi çeşitli uluslararası
sözleşme ve anlaşmalara taraf. Kullanılmış radyoaktif atık yönetimi güvenliği
ortak sözleşmesine de taraf olmak için görüşmelerimiz devam ediyor. Çok taraflı
anlaşmalar yanında tek taraflı anlaşmalarımız da var. Bizim Güney Kore,
Arjantin, Fransa ve ABD ve Rusya ile nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla
kullanılması için ikili işbirliği anlaşmalarının yanında Rusya, Romanya, Ukrayna
ve Bulgaristan ile nükleer kaza erken bildirimi ve nükleer tesislerle ilgili
bilgi değişimi anlaşmaları tarafımızdan imzalandı. Dolayısıyla nükleerde
uluslararası alanda öne çıkan anlaşmalar, nükleer zararlara ilişkin üçüncü
kişilere karşı hukuki sorumluluğu düzenleyen Paris ve Viyana sözleşmeleridir.
Her iki sözleşmenin ortak düşüncesi zararların tazmininden ziyade, zararlarının
meydana gelmesini önlemektir. Türkiye Paris Sözleşmesine imza koymuştur. Henüz
nükleer enerjiyle tanışmayan Türkiye konuyla ilgili diğer sözleşmelerin yanı
sıra hukuki sorumluluğa ilişkin alana da dahil olmuştur. Bu sözleşmelerin
sorumluluğu ve yükümlülüğü gereği kendi iç hukukumuz üzerindeki yasal
düzenlemeler üzerinde çalışmalara başladık.''
|