ABD’yi oluşturan 50 birlikteş
(federe) devletten (Kaliforniya dahil) 48’i gitgide derinleşen ve
yayılan bunalımla iflas aşamasında. Bu “48” sözcüğü rasgele söylenmedi. Önümüzde
karanlık gerçeği yansıtan Amerikan kaynaklı sayılar var. Yerel yönetimlerin
gelirleri yok; bütçeleri tamtakır. Bir zamanlar yaşam düzeyinde (zaten parçası
olduğu) ABD’den sonra ikinci gelen “Güneş Devleti”ne bugün
bolluk diyarı diye bakana “deli” derler. Her şey daha kötüye gidiyor, hem de
hızla. Yalnız yoksullar değil, orta sınıfın da dizi yerde. Bunalım
“Amerikan düşü” söylencesini temelden sarstı. Sarsıntıyı hiçbir
sınıf ve ara tabaka kurbanlar vermeden atlatamaz.
41 birlikteş devlette ve başkentte işten çıkarılan devlet memurlarından
ordular oluştu. Çalışanlar “İşten ne zaman atılacağım?” tasasıyla yaşıyorlar. 32
birlikteş devlette yükseköğretime katkı kuşa çevrildi. 22’sinde yaşlılara ve
özürlülere yardım sıfıra yakın noktalarda durmadan aşağıya iniyor. 21’inde az
gelirlilere ve çocuklara resmi sağlık yardımı diye bir şey kalmadı. “Kara
günler” için saklanan fonlar çoktan bitti.
Yurttaşın alıştığı en temel hizmetler sona eriyor, okullar öğretmenlere yol
veriyorlar, güvenlik ağından elde ne kaldıysa çöküyor. Harcamaları azaltmak için
tutukevlerindeki suçluları küme küme salıveriyorlar. Ama iki yaka gene de bir
araya gelmiyor. Hastalığın kökü çok eskide; örneğin, 1930’larda. Şu söz
Los Angeles’ın (bir daha aday olmayacağını açıklamış olan)
Belediye Başkanı A. Villaraigosa’ya ait: “Kuşku yok ki, düzen
çöktü!”
Örneğin, geçmiş kuşakların düşlerinde gördükleri Kaliforniya
yönetilemeyen bir karabasana dönüştü. Bütçe açığı 26 milyar dolar. Vali
Arnold Schwarzenegger, hizmetlilerinin maaşlarını yüzde 15
indirmek zorunda kaldı. İşsizlik yüzde 12’den yukarı tırmanıyor. Yoksulluk yüzde
20’de. Okulların niteliği ilk 50 sıralamasında 47’nci. Öğretmenler açlık
grevinde. Kaliforniya kolejleri 2010 ilkbaharı için öğrenci almıyor; ücretlerini
de yüzde 20 arttırdı. Devlet parkları harcama kısıntısı nedeniyle kapandı.
Özellikle güneyde iflaslar rekor düzeyde. Konut ederleri yüzde 70 düştü. Yerel
devlet eridi. Vali Arnold’un oradaki paralı Ermeni azınlığa şirin görünme
siyaseti de onu kuyudan çıkaramadı.
Yayımlanan değerlendirme yazılarında şu yargı var: “Onun sözüne inanan kimse
artık kalmadı!” Devlet memurlarının zaten düşük emeklilik maaşları dahil, sosyal
devletin her damlasını kaldırmaktan yana. Görülmemiş bir tutuculuğun tutsağı
olarak sanki ayda yaşıyor. Dört yıl önce eksiksiz bir özelleştirme gündemi
önerdiğinde, gelen tepkilerden ötürü, halktan özür dilemişti. Yurttaş emeklilik
fonunun dibe vurduğunu daha yeni anlıyor.
Kaliforniya’da Meksika’dan gelen tarım işçileri çölleşen güneyin sıcağında
kavruluyor, ücretleri kiraya yetmediğinden, güneş batınca yere serilip
kendilerinden geçiyorlar.
Çevrede su yok, sağlık bakımı sıfır. Ama yarım saat ileride ufak azınlık için
mega-gazinoları, villaları, golf alanlarıyla başka bir dünya var. Ne var ki,
işsizlik orada da yüzde 30 oranında. Bu iki sınıf arasındaki uzaklık ölçüme
sığmaz. Destek ancak başkentteki federal yönetimden gelebilir. Ama oradaki
yerleşmiş düşünce küçültülmüş devletten yana. Devlet gelirleri zaten azaldıkça
azalıyor. 48’ine birden yollanacak cankurtaran simidi orada da yok. “Titanik”
büyük yara aldı; herkese yetecek sandal zaten düşünülmemiş bile. Kısa süre önce
Ankara’daki Meclis konuşmasında bize “çözüm” yolları sıralayan Obama kendi
ülkesindeki beş parasız yerel yönetimlerin iflasını uzaktan seyrediyor. Şimdi
yaptığı eski tutucu çizginin yıkıcılığına “başkanlık” etmek...
Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV
|