Yıllardır Abant'la ilgili bilimsel araştırmalar yapan Abant İzzet Baysal
Üniversitesi (AİBÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan
Külköylüoğlu, Abant Tabiat Parkı'nın daha fazla
korunmaya ihtiyacı olduğunu belirterek, ''Abant Tabiat Parkı, İl Özel İdaresine
devredilmesinin ardından üzerinde yapılan ve yapılacak yeni işletmelerin de
etkisiyle artık doğallığını yitirecek'' diye konuştu.
Abant'a son 3-4 yılda 1,5 milyon ziyaretçi geldiğini ifade eden Külköylüoğlu,
şunları söyledi:
''Oraya gelen ziyaretçiler zannediyorlar ki sanki Abant'ta bulunan bu kadar
ağaç yok olmayacak veya oradaki diğer canlılar hiçbir etki
göstermeyecek. Abant'a ne kadar girip çıksak da sanki orası hep aynı
kalacak, bu doğru değil. Özellikle son 3-4 yıllık verilere göre Abant'a gelen
turist sayısı yaz aylarında artmakla beraber 1-1,5 milyon kadar olarak tahmin
ediliyor.''
Abant Gölü'nün en az 7-8 bin yıl önce oluştuğunu kaydeden Külköylüoğlu,
insanların bu bölgeyi 3-4 bin yıldır kullandığını belirtti. Külköylüoğlu, ''Şu
anda da o zamandan kalan izler bulunuyor. Bunu gerek yurt içinde gerekse yurt
dışında yapılan çalışmalardan biliyoruz'' dedi.
Abant Gölü'nün oldukça ilginç bir yapıya sahip olduğuna değinen Külköylüoğlu,
Abant Tabiat Parkı'ndaki Abant Gölü ve çevresinde, dünyada ve Türkiye'de sadece
Abant'ta bulunan 60-70 çeşit endemik bitki ve hayvan bulunduğunu
kaydetti.
''Abant Tabiat Parkı'nda gölet yapılmamalı''
İl Özel İdaresince Abant Tabiat Parkı'nda yapılması düşünülen göletin gereği
olmadığını, parkta özellikle son 10 yıldır birtakım yapılaşmalar görüldüğünü
kaydeden Külköylüoğlu, sözlerini söyle sürdürdü:
''Abant Tabiat Parkı'na binalar ve ek binalar, sergi salonları yapılıyor.
Futbol ve golf sahaları yapılması düşüncesi de var. Bazı master planlarında
bunların yapılmasına izin verilmiş ancak en tehlikeli olan durumlardan biri
Abant Tabiat Parkı'nda yüksek irtifalı gölet yapılması. Gölet, doğal olmayan bir
şey. Abant Tabiat Parkı'nın yanında gölet yapılmasını anlamak çok zor. Bir
yandan doğal alanları, tabiatı korumaya çalışırken diğer yandan doğal alanlarda
nedeni olmadan, amacı olmadan böyle ortamlarda göletler yapıyoruz. Unutmayın ki
dünyada birçok yerde bu yapay göletlerin olumsuzlukları görülüyor.''
Abant Tabiat Parkı'nda gölet yapmanın doğal alanda bulunan ve henüz
bilinmeyen florayı ve faunayı yok edeceğini ifade eden Külköylüoğlu, orada
bulunan ve belki de birçok hastalığa çare olabilecek bitkilerin de yok olacağını
söyledi. ''Abant, milli park
olmalı'' Abant
Tabiat Parkı'nın milli park statüsüne çıkarılması gerektiğini kaydeden
Külköylüoğlu, ''Bu alanı daha iyi korumak istiyorsak bunu yapmak zorundayız.
Abant Tabiat Parkı milli park olursa ne olur, buraya insanlar giremez mi,
insanlar burayı kullanamaz mı, hayır öyle değil, milli park olunca koruma
statüleri daha da artacak, buraya ilgi daha farklı şekilde değerlendirilecek,
gelecek nesillere olduğu gibi aktarılacak'' diye konuştu.
Prof. Dr. Külköylüoğlu, Abant'ın çehresinin 150 yılda çok değiştiğini, buna
da insanların doğaya olan neden olduğunu kaydetti.
1888 ve öncesinde Fransızlar tarafından çizilmiş haritalara Osmanlı
arşivlerinden ulaştıklarını bildiren Külköylüoğlu, ''Bu haritalara baktığımızda
Abant'ın bugün çok önemli değişikliklere uğradığını fark ediyoruz. Abant o doğal
ortamıyla kalsaydı belki bugün çok daha güzel bir tabiat harikası olacaktı''
dedi. 1888'li yıllarda Abant Gölü'ne 7-8 akarsuyun aktığını haritalardan
görülebildiğini söyleyen Külköylüoğlu, bugün sadece 2 akarsuyun gölü beslediğini
belirtti.
İl Özel İdaresi yetkilileri ise konuyla ilgili açıklama
yapmadı.
|