8 Jeotermal Alan İhale Edilecek
Yatırımcı Jeotermalde Risk...
Jeotermal Enerjide 5 Bin Megavat Hedefi
7 Ruhsatlı Jeotermal Alanı...
Jeotermal Enerjiye 3.5 Milyar...
Kütahya'da Jeotermal Kaynak İhalesi
Jeotermal Çılgınlığı Hastane...
6 Jeotermal Kaynak Sahası İhale Edilecek
2 jeotermal Sahası İhale Edilecek
Jeotermal Kaynak Sahaları İhale Edilecek
Karaburun’da Bu Kez Jeotermal Endişesi!
16 Jeotermal Saha için İhale Yapılacak
300 Yıllık Yılmazköy Jeotermal Şantiyesine Döndü
Topraklarının yüzde 85'i jeotermal kullanımına açılan Aydın'da halk, jeotermal santral boruları arasında yaşamaya çalışıyor.
Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre, 2007 yılında çıkarılan jeotermal yasası sonrası topraklarının %85'i jeotermal kullanımına açılan Aydın'da halk kelimenin tam anlamıyla jeotermallere karşı yaşama tutunmaya çalışıyor. Aydın Merkez ilçesi Efeler'e bir kilometre uzaklıktaki Yılmazköy ise jeotermal santral boruları yüzünden adeta kaybolmuş durumda.
Vahşi jeotermal uygulamaları Aydın'ın JES şirketleri tarafından parsellenmesinin ardından yasaların uygulanmaması ve denetimsizlik nedeniyle çok ciddi sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Vahşi JES uygulamaları olarak adlandırılan bu işletmecilik sonucu 1. sınıf tarım toprakları jeotermal kullanımına açıldı. Aydın'ın en önemli tarımsal ürünleri olan zeytin, incir ve pamuk tarımı JES'ler yüzünden zarar görmeye başladı. JES'ler öylesine kuralsız bir şekilde yayıldı ki, sağlık tesislerinin yanında, mezarlık-arkeolojik sit alanlarında, sulak alanlarda ve yerleşik yerlerinin yanı başında ya da içinde bile JES'ler kuruldu. Bu santrallerin işletilmesi sırasında çıkan akışkanların ve buharların tarım alanlarına, su kaynaklarına, havaya salınması sonrasında ise Aydın çürük yumurta kokar hale geldi. Yasa var ama uygulayan yok Oysa ÇED yasasına göre jeotermal santral ve kuyuların belli çevresel ölçütlere göre kurulmaları gerekiyordu. Karayoluna 100 metre, yerleşim yerlerine ve sulak alanlara en az 500 metre uzakta kurulması gereken JES'ler Pamukören'de olduğu gibi yerleşim yeri içinde kurularak, akışkanlarını şehir kanalizasyon sistemine bırakabildi. Germencik Hıdırbeyli'de ise jeotermal borular evlerin ve balkonların arasından-üstünden, sokak altı ve üstünden geçiriliyor. Herkesin gözü önünde bir köyün dramı Geçtiğimiz günlerde Yılmazköy'de incelemelerde bulunan Aydın Çevre Mücadelesi (AYÇEM) Yılmazköy'ün de bu vahşi jeotermal uygulamalarının tam ortasında kaldığını açıkladı. Köyde yaptıkları gözlemlerle ilgili bilgi veren AYÇEM Sözcüsü Dr. Metin Aydın, Yılmazköy'de zeytin ve incir tarlaları yıllardır artan şekilde jeotermal istilasına uğradığını dile getirdi. Aydın, "Bu köyde jeotermal santral ve boruların sayısı o kadar çok fazla arttı ki bu köye dışarıdan bakınca jeotermal santral ve borular Yılmazköy içinde değil, Yılmazköy jeotermal sahası içinde kalıyor görüntüsünün ortaya çıkmasına sebep olmakta. Jeotermal santrallerin bu kadar çok artması köyde incir, zeytin, üzüm tarımının bitmesine, insanlarda sağlık problemleri ve kanser vakalarının artmasına yol açtı" dedi. Yılmazköy'ün Aydın merkez ilçesi Efeler'e 1 kilometre uzakta kaldığını aktaran Aydın, tüm bu vahşi uygulamaların Efeler Belediyesi, Aydın Büyükşehir Belediyesi, Aydın Valiliği ve ilgili kamu kurumları gözü önünde olduğuna dikkat çekti. Köylüler tehdit ediliyor Yılmazköy'deki incelemelerinde Maren Ken-Kipaş adlı JES'nin köy içinde evlerin arasından, yolların kenarından, altından, üstünden, derelerden borular geçirdiğine tanık olduklarını belirten Aydın, "Bu işlem sırasında dere ve yol kenarında özel mülkiyete ait arazilerin işgal edildiğini, bu arazilerdeki ağaçların kesildiğini gördük" dedi. Birkaç aydır süren bu uygulamalardan rahatsız olan köylülerin dertlerini resmî makamlara iletmelerine rağmen sorunlarına çözüm bulamadıkları gibi tehdit edildiklerini ve bu nedenle korku içinde yaşadıklarını vurgulayan Aydın, adını vermek istemeyen bir köylünün anlattıklarını şöyle aktardı: "Köy sakinlerinden C.A köyde incir, zeytin, üzüm tarımının bittiğini, köyden gençlerin göçtüğünü, jeotermallerin radyasyon ve asit saldığını, jeotermallerin her şeyi kuruttuğunu, köyde kanser vakalarının arttığını, köyde kural koyucu ve uygulayıcıların jeotermal çalışanlarının olduğunu, köyde korkunun egemen olduğunu, ne yapacaklarını kime başvuracaklarını bilemediklerini, yerel belediyelerin bile bu sorunu çözemediklerini söyledi" ‘Aydın için kaygılıyız’ AYÇEM olarak Büyükşehir Belediyesine bağlı bulundukları kanunun belediyelere çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlama görevi verdiğini hatırlattıklarını dile getiren Aydın; Aydın ve Efeler Belediyesine kanunlar ve görev tanımları ortada iken Aydın şehir merkezinin bitişiğindeki mahallenin içine ve tarım arazilerine nasıl JES kurulumuna, bu köydeki kamuya ait ana, ara yolların ve vatandaşın özel arazisinin jeotermal borular tarafından işgal edilmesine, ağaçların kesilmesine izin verirsiniz sorusunu yöneltti. Aydın DSİ Bölge Müdürlüğüne "Yılmazköy'de köy içinden geçen dereye döşenen jeotermal borulara müdürlüğünüz tarafından izin verilmiş midir, verilmedi ise bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?" sorusunu soran Aydın, "AYÇEM olarak Aydın'ın geleceğinden kaygılıyız. Aydın'da vahşi şekilde yapılan jeotermal uygulamalar sonucu Aydın tarımı, insanların sağlığı ve gıda güvencesi yok oluyor. Aydın'ın sürdürülebilir geleceği yok oluyor" dedi. |