Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD)
tarafından düzenlenen toplantıda ekonomi gazetecileriyle bir araya gelen
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım,
gazetecilerin sorularını yanıtladı. 3. Köprü ihalesi konusunda bir soru üzerine
Bakan Yıldırım, ihale için dosya alan 13 firma olduğunu, 6 teklif geldiğini ve
bunlardan 4'ünün geçerli sayıldığını hatırlattı. İhale öncesinde projenin
kapsamını değiştirdiklerini, 10 milyar liralık projeyi, 4-4,5 milyar liralık bir
projeye dönüştürdüklerini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
''Projenin hacmini küçülttük. Köprüyü ve 100 kilometrelik otoyolu aldık,
diğerlerini kendimiz üstlendik. İkinci olarak araç garantilerini biraz artırdık.
Afaki değil, yaşadığımız rakamları gözden geçirdik, gerçekçi olacağını
düşündüğümüz şekilde artırdık. Birinci ve ikinci köprüden geçen araçlardan
kaynaklanan yıllık 3,5 milyar lira iş gücünden ve yakıttan kaybımız var. '3.
köprüye ne gerek var-' diyorlar. Cevap burada. Her taraf kırmızı. (Trafik
yoğunluk haritası) Bugün cumartesi olmasına rağmen... Bu ne olacak, 1,5-2 seneye
bile varmadan amorti edebilecek. Orada trafik problemimiz olmayacak. Onu
söylemeye çalışıyorum. Bu köprüde demir yolu da var. Bir de KDV istisnası
getirdik. KDV istisnasını oraya buraya çekmeye çalıştılar. Burada bir vergi
kaybı yok. Adam 4 yılda yapacak, 4 katrilyon harcayacak, 600-700 milyon da KDV
için finansman bulacak. Yani devleti fonlamak için de bir finansman bulacak. Bu
finansal maliyeti yükseltiyor. Ne yapıyor, diyelim ki 10 yıl işletme süresi
verdik. Oradaki KDV'den mahsup edilecek. Şimdi bu mahcubiyete gerek kalmıyor. En
baştan diyoruz ki 'biz almıyoruz kardeşim.' Bütün bunları üst üste koyunca,
proje finanse edilebilir, daha kısa sürede yapılabilir hale geldi ve dolayısıyla
da teklif geldi. Daha ne çıkacak bilmiyorum ama teklif geldi. Yeterince rekabet
oluştu.''
İhaleye tek başına teklif veren bir Türk firmasının olmadığını belirten
Yıldırım, ''Bu yeni bir şey değil, bundan daha büyük bir proje olan İstanbul
İzmit geçişi İzmir projesi için de 11 milyar liralık proje için de küresel
krizin en yoğun olduğu 2009 Mart'ında yine Türk konsorsiyumdan teklif aldık. Bu
şunu gösteriyor; Türkiye'de artık güçlü bir siyasi iktidar var, istikrar var,
güven var. Artık Türkiye'nin yarınına değil, 20 yıl sonrasına da yatırım
yapılabiliyor. O hale geldik'' diye konuştu.
''3. Havaalanı ihalesine çıkacağız''
''Atatürk Havalimanı'ndaki yoğunluğun
giderilmesi için ne türlü tedbirler alınıyor'' şeklindeki bir soru üzerine,
trafiğin iyileştirilmesi için hava ve park tarafında iyileştirmeler yaptıklarını
anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Trafik 4 kat artmış. Atatürk Havalimanı kaldırması gereken trafiğin yüzde
50'den fazlasını yapıyor şu anda. Bunu neyle sağladık. 0523 pistini yeni baştan
yaptık orada kapasite artışı sağladık. Seyrüsefer sistemlerini gözden geçirdik,
yeniledik. Bazı özel tedbirler aldık. Şu anda 1000 trafiğin üzerine çıkıyoruz.
1070-180 oluyor günde. Aslında bunun maksimum sınırı 600'dür. Saati 35-40'tı,
şimdi 70'e çıktığı günler oluyor. Yani orada ne yeni bir pist yapılabilir,
hiçbiri çözüm değil. Diyelim yeni bir pist yaptık. Minimum 5 milyar dolar...
Çare şu; biraz daha trafiğin iyileştirilmesi için çalışma yapıyoruz.
Gecikmelerin bir kısmı parkla ilgili. Park için askeriyenin kullandığı alanı
kullanacağız. Seyrüsefer tarafında iyileştirme yapacağız ama bunların hepsi
kısmi iyileştirme. Bazı uçakları başka taraflara yönlendireceğiz. Tarifeli
seferlere daha çok imkan tanıyacağız. Bunlar kısa ve orta vadede biraz
rahatlatacak tedbirler ama trafik artışı o kadar acımasız ki biz buna
yetişemiyoruz. Çözüm; bu sene içerisinde 3. havaalanı için de ihaleye
çıkacağız.''
Bakan Yıldırım, hızlı tren çalışmaları nedeniyle İstanbul-Ankara tren
seferlerinin durdurulmasıyla ilgili olarak da, ''Tek hat işletilmesi teknik
olarak, emniyet olarak mümkün değil ama bu geçici bir şey. 2 değil, 3 hatta
çıkarıyoruz'' dedi. Yıldırım, karayolu tüp geçidi tünelinin bu sene sonunda
kazılmaya başlanacağını, 2015 yılında da biteceğini sözlerine ekledi.
Boğaziçi köprüsünün fırtınada trafiğe
kapatılması... Bakan Binali Yıldırım,
Boğaziçi Köprüsü'nün geçtiğimiz gün meydana gelen fırtınada ulaşıma
kapatılmasıyla ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi:
''Köprülerin bir emniyetli çalışma şartları var. Belirli bir rüzgar yüküne
kadar köprü çalışır. Belli bir rüzgar yükünden yukarı kapatmak gerekir. Burada
128 km oldu. Kapatmak zorunda kaldık. Kapatmasaydık bir rezonansa girsek, Allah
göstermesin, üzerinde yüzlerce binlerce araç ve insan... Onların emniyetini
tehlikeye atamazdık. Bu bir tedbirdir. Bu tedbir havacılıkta da var. Yan rüzgar
filan değerin üzerine çıkarsa kalkmaz gibi tedbirler var. Bunlar emniyete
yönelik tedbirlerdir. Her araç için uygulanan standartlardır.''
Çaycuma'da yıkılan köprü
Yıldırım Çaycuma kazasıyla ilgili bir soru
üzerine de şöyle konuştu:
''Çaycuma kazasında 15 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bir kısmı bulundu, bir
kısmının da cesedine ulaşılamadı. Çalışmalar aralıksız sürdürülüyor. Buradaki
olay şu; 1951 yılında yapılmış bir köprü. Daha sonra bu köprünün kontrolleri
sürekli yapılmış. Bakımları da yapılmış. Ve sonra talep üzerine 2009 da bir
köprü daha yapmışız. Bu sefer aslında yeni köprü bütün trafiği idare edecek bir
köprü. Birini geliş, birini gidiş yapmışlar. Belediyeye devredilmiş ama
bakımları Karayolları'nca yapılmaya devam etmiş. Bu konu inceleniyor, talimat
verdim. İdari soruşturma devam ediyor. Adli soruşturma da savcılıkta devam
ediyor. İlk tespit şu: Irmak değişik yerlerinden kum alınınca çukurlar oluşmuş.
Kar suları eriyince gelen suyun debini bu çukurlar nedeniyle saniyede 1000 tona
çıkmış. O oyuklarla ilerleye ilerleye, köprünün kazık kısmını, kazıkların
oturduğu platformun altını 5 metreye kadar oymuş. O kadar suyun çullanmasıyla
beraber toptan çökme olmuş. Malzemelerde her hangi bir şey yok. Demirler falan
sağlam. Hala kaldıramadılar. Kesemediler. O kadar sağlam ama ama alt toptan
çökme. Kazık sistemi sel alıp götürünce çöktü köprü. Velhasıl soruşturma,
inceleme devam ediyor.''
Yıldırım, Çaycuma kazasında hayatını kaybeden vatandaşların yakınlarına
mağduriyetleriyle ilgili her türlü konunun da AFAD marifetiyle oluşturulan kriz
merkezinde ele alındığını bildirdi.
|