Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

2010'da İstanbul'da Her Şey Değişmeyecek

Tüm İstanbullular hatta tüm Türkiye bu adaylıkla gurur duydu. Ama ardından gelen yönetim zafiyetleri, adam kayırma dedikoduları, başarısız projeler yüzünden sevinç, hayal kırıklığına dönüştü. 2010 Ajansı'na karşı olumsuz bir hava oluştu. Ve 2007'den bu yana ne yazık ki pek de fazla yol alınamadı. Nisan ayında, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti

Referans Gazetesi
1 2010'da İstanbul'da Her Şey Değişmeyecek

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti serüveni bir rüya gibi başlamıştı. Tüm İstanbullular hatta tüm Türkiye bu adaylıkla gurur duydu. Ama ardından gelen yönetim zafiyetleri, adam kayırma dedikoduları, başarısız projeler yüzünden sevinç, hayal kırıklığına dönüştü. 2010 Ajansı'na karşı olumsuz bir hava oluştu. Ve 2007'den bu yana ne yazık ki pek de fazla yol alınamadı. Nisan ayında, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nda bir dizi değişim yaşandı. Şekib Avdagiç, Yürütme Kurulu Başkanlığı görevine atandı. Avdagiç o günden bu yana eski yönetimle, olan bitenlerle ilgili pek fazla bir şey söylemek istemedi.
 
Kamuoyu sanki sizden daha net cevaplar bekledi. Siz aynı zamanda yönetim kurulu üyesiydiniz, o dönemde gözlemlediğiniz hatalar, yanlışlar hiç olmadı mı?
 
Kimilerinin kafasında çok farklı resimler var, o resim olmayınca mı yüklenildi? Yoksa birileri bu ajans üzerinden hükümeti mi dövmeye çalıştı? Ya da burada yaşanan yönetim değişikliği fırsat bilinerek, karşı olunan kişilerin giden ya da gelen takımda olduğu için mi ajansa yüklenildi? Bu soruları da göz ardı etmemeliyiz. Ben sizin sorunuzun özünde barındırdığı olumsuz manzaranın olduğu kanaatinde değilim. Biraz daha farklı değerlendiriyorum. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı çalışmaya başladığından bu yana insanlar ajansa kendilerince bir misyon yüklediler. Sonra da beklentileri ve arzuları gerçekleşmeyince, "burası başarısız" gibi sübjektif yorumlar yaptılar. Siz bana söyleyebilir misiniz, bu kadar köklü kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, organizasyonlar içinde bir buçuk yılda üç yüz kültür sanat ve restorasyon projesi gerçekleştirmiş ikinci bir kurum örneği var mı? Biz enerjimizi objektif kriterlere dayanmayan bu gibi değerlendirmelere karşı kendimizi savunmak istemiyoruz. Bizim ajans olarak kendi hedeflerimiz, programımız var. Biz bu çerçeveye uygun olarak yürüyorsak kendimizi başarılı addederiz.
 
Her şey yolunda gidiyorduysa neden değişiklikler yapıldı?
 
Türkiye'de ilk defa farklı kesimlerden gelen dokuz ayrı insan bir masanın etrafına oturdu, kamunun kendine tahsis ettiği kaynakla, kültür sanat ve kentsel dönüşümlerle ilgili faaliyetler yapmak üzere bir araya geldi. Ve ilk defa ağırlıklı olarak sivil toplum temsilcilerinden oluşan kurulun yönetiminde bir bütçeyle kültür sanat ve renovasyon projeleri için karar verici olmasına izin veren bir yapılanma oluştu. Çok köklü kuruluşlarda da dönem dönem üst düzey yöneticiler değişir. Dört arkadaşımız, bir süre sonra ajansın daha rahat ve etkin çalışması için son derece medeni bir şekilde ayrıldılar. Ama kamuoyunun bir kısmı, onların medeni ayrılmasından memnun kalmadı. Keşke bağıra çağıra ayrılsalar da haber çıksaydı. Diğer taraftan yönetimden ayrılan arkadaşlarımız Profesör İskender Pala, Nuri Çolakoğlu, Gürhan Ertürk zaten danışma kurulu üyemiz, aydan aya toplanmaya devam ediyoruz.
 
Benim anladığım bir sorun vardı ama o sorunu kimse üstlenmedi...
 
Tabii ki durup dururken Nuri Çolakoğlu, Metin Sözen, Gürhan Ertürk gibi insanlar istifa etmezler. Mutlaka onların, ajansın bazı konularda arzu ettikleri gibi işlemediğiyle ilgili sıkıntıları, endişeleri olmuştur. O ekibin içinde ben de vardım, benim de bazı rezervlerim vardı. Oda seçimlerimiz olduğu için biz zaten görevlerimizi bırakıyorduk. Denk geldi, eş tarihte izin istedik. İstifaya neden olan sıkıntılar giderildi ve kaldığımız yerden yeni bir yapıyla devam etmenin gayreti içindeyiz.

Sokaklarda yapılan konserler, adı sanı duyulmamış toplulukların etkinlikleri yerine, İstanbul'un 2010'a eksikliklerinden arınmış girmesi gibi genel bir istek var...
 
Biz bir müteahhit ajans değiliz. Belki ağırlıklı olarak zaten o işi yapması gereken Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Çevre Koruma Müdürlüğü var. Biz de bir katkı vereceğiz mutlaka.

Eğer bu anlayış olsaydı, Silivri Ortaköy'deki kilise camiye çevrilmezdi. Belediyelere, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve anıtlar kurumlarına da pek güvenmemek gerekiyor, yanlış kararlar çıkabiliyor...

Geçen gün ajansta emekli bir büyükelçimizle Yunanistan'dan gelen bazı projeleri görüşürken konu açıldı. Batı Trakya'daki kırk iki yıldır üzerinde iskele duran Osmanlı camilerini unutmayalım.
 
Haklısınız, örnekler daha da çoğaltılabilir ama sonuçta yok ettiğimiz, bu topraklarda yaşamış kendi kültürümüzün bir parçası. Bir dönem tarihi yapılar bu yolla korunmuş olabilir ama bugün yapılara din değiştirtmeden koruyabilme anlayışını geliştirmeliyiz gibi geliyor...
 
Bakın bunu sadece bir örnek diye verdim. Bir hafta önce Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos ile beraber Anadolu yakasında tek devam eden arkeolojik kazı alanını ziyaret ettik. Koç Üniversitesi uhdesinde, bir İtalyan Profesör Alessandra Ricci'nin yönetiminde yürütülen bir çalışma var. Küçükyalı'daki Bizans Su Sarnıcı'nın ortaya çıkarılması konusunda yürütülen çalışmaya destek kararı verdik. Bizim böyle bir kompleksimiz yok ama hassasiyetlerimiz de var.
 
"Eyvah vakit daraldı psikolojisi içinde değiliz" demişsiniz, son söyleşilerinizden birinde. Bugünden itibaren siz nasıl bir yol planı çizdiniz, belki her şey bitmeyecek ama öncelikleriniz neler?
 
Bu göreve geldiğimizden beri yapılan çalışmaları belli bir plan çerçevesinde yürütmeye çalışıyoruz. Bir taraftan beri kültür sanat projeleriyle ilgili takvimimizi, önceliklerimizi belirledik. Şimdi zannediyorum en geç eylül ayının ilk haftasında etkinlik takvimimizi yayımlayacağız. Üç aylık dönemlerde eklentiler olabilir ama ana eksenimiz ortaya çıkacak. Hem de tarihi eserlerin restorasyonuyla ilgili takvimimizi belirledik. Kimisi kesinleşmiş kırka yakın proje var.
 
Yönetim değiştikten sonra, 27 Mayıs'ta proje alımını durdurmuştunuz, çalışmalar ne durumda?
 
Bine yakın projenin değerlendirmesini aşağı yukarı tamamlama noktasındayız. O günden bu yana değerlendirilmesi yapılan ve kabul edilen hem kültür sanat hem de tarihi yapıların bakım onarım projeleri var.
 
İstanbul 2010'un bütçesi şehir efsanesine dönmüştü. Bütçeniz ne kadar?
 
Evet, 800 milyon lira diye söylenip durdu ama bizim reel bütçemiz 200 milyon lira, zaten bunun 70-80 milyonu AKM'nin. Bütçenin yüzde yetmişi restorasyon projelerine ayrıldı. Kısacası çok dikkatli harcamamız gereken bir bütçemiz var.
 
Bu efsanenin nedeni, akaryakıt vergilerinin artışından ajansa kalacak pay mıydı?
 
Evet, baştan böyle bir şeyler söylendi; ama artan kaynak doğrudan katma bütçeye gitti, bize gelmedi. Akaryakıtın ÖTV'sinde yapılan artıştan direkt pay alacakmışız gibi algılandı. Biz bu kaynaktan sadece kendimize tahsis edilen kadarını almak durumundayız.
 
Sponsorlarda bir artış ya da yeni bağlantılar var mı?
 
Bu konuda yeni gelişmeler var. Türk Hava Yolları uçaklarının üzerine "Avrupa Kültür Başkenti" logosu yapıştıracak. 2010 için Kahve Dünyası, 53 mağazasının tamamında sattığı ürünlerden bir pay ayıracak. Vakko özel ürünler ve Nadir Metal Rafinerisi özel altın yapacak. Swatch saatlerinin Türkiye temsilcisi Eren Holding, 2010 İstanbul logolu saat ürettirecek. Hepsinden bir pay alacağız. Ürün, konsept ve doğrudan mali destek bazında sponsorluk arayışlarımız devam ediyor.
 
Son olarak, 2010'da İstanbul'a sihirli değnek bekleyenlere ne dersiniz?
 
Siz gelmeden önce Fazıl Say buradaydı. "Avrupa'da iki önemli metropol var, biri Londra, biri İstanbul" diyor. İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olduysa, sahip olduklarıyla oldu. Şimdi biraz üzerindeki tozu silkelemeye çalışıyoruz. 2010'da İstanbul'da her şey değişmeyecek. İstanbul'da bugüne kadar yeterli imkân bulamadığı için yapılamayan bazı faaliyetlerin önünü açmaya çalışıyoruz. Ama İstanbul'da devrimci bir değişim olması söz konusu değil...
 
 

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/2010da-istanbulda-her-sey-degismeyecek_72108.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • Balkanlar ve avrupa topluluğu ülkelerindeki ata yadigarı camilerin kilise,bar ve eğlence mekanlarına çevrilmesini görmeyip,değerlendirmeyip silivrideki kilise cami dönüşümü öne çıkarılıyor.Bu yaklaşım irdelenmeli.Bir öneri fatihte oturuyorum,balatta,sülemaniyede fener tevki-i caferde bir sürü ibadethane ve binalar metruk bir an önce bunlar restore edilmeli sokaklarıyla birlikte.Aynı zamanda yayalaştırılmalı Basel'de olduğu gibi. saygılarımla YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!