İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı
Şekib Avdagiç’in ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, kazı
ekibinin başında bulunan Koç Üniversitesi-Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü
öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Arkeolog Alessandra Ricci,
gerçekleştirdiği sunumla projenin detaylarını aktardı.
İstanbul’un ilk arkeoloji parkı projesi, tüm İstanbullulara açık
olacak
İstanbul’un Anadolu yakasındaki en önemli arkeolojik alanlardan biri olan ve
kazı çalışmaları halen devam eden Küçükyalı ArkeoPark Projesi ile İstanbul’un
ilk arkeoloji parkının oluşturulması hedefleniyor. Projede, arkeolojik alanın
koruma altına alınarak müdahaleci olmayan bir yaklaşım ile kentin tarihine ışık
tutulması amaçlanırken, İstanbulluların kazı alanıyla yakın ilişkide olması en
önemli unsuru oluşturuyor. Bu kapsamda çalışmalar, arkeolojik alanın etrafında
halkın kullanımına açık bir yeşil alan oluşturulması, tarihi alanın arkeolojik
verilerini öne çıkaran kültür ve dinlence alanı olarak gezilmesi, çevresinde
bilgi-danışma merkezi ve eğitim atölyeleri ile bir etkinlikler merkezi haline
gelmesi amacıyla sürdürülüyor.
Dünyada eşine az rastlanır bulgulara ulaşıldı
Arkeolojik kazılar kapsamında bugüne kadar örneği bulunmayan 9. yüzyıla ait
mimari kalıntılar, Orta ve Geç Dönem Bizans sikkelerine ulaşıldı. Aynı zamanda
gündelik yaşama ait ipuçları veren mühürler, keramikler, kandiller, hatta
yiyecek kalıntıları ortaya çıkarıldı. Ortaya çıkarılan bulgular arasında en
dikkat çekici olanı, hiç şüphesiz şimdiye kadar örneği bulunmamış patrik mezarı.
Arkeolojik kazılarda bulunan, İmparator I. Mikhael’in oğlu Ignatius’a ait mezar,
Vatikan arşivindeki 11. Yüzyıla ait bir tasvirde de resmedilmiş. 877 yılında
ölen Patrik Ignatius’un, Ayasofya’da gerçekleşen defin töreninin ardından
Küçükyalı’ya getirilip mezara nakledilmesinin yer aldığı tasvirde, o tarihlerde
hala ayakta olan, adalardan ve denizden görünen etkileyici anıt yapı bütün
ayrıntıları ile belli oluyor.
Bölgede ayrıca Bizans imparatorunun yazlık sarayının bulunduğu da biliniyor.
Sarayın altında yer alan ve altyapısını oluşturan devasa sarnıcın Kayışdağı’ndan
getirilen suyu depolamak için kullanıldığı tahmin ediliyor. Çok kubbeli sarnıcın
üst bölümü bugün çökmüş vaziyette. Ancak üstündeki manastır yapısını taşıyan
büyük açıklıklı bölüm ilk günkü gibi ayakta. Yıllardır devasa bir yapıya ait
olduğu belli olan kalıntılar biliniyor ve yakınından geçen Bağdat Caddesi’nden
de görülüyordu. Bu büyük yapının yalnızca temelini oluşturan sarnıç bölümü
geçmişte denizden de görülebiliyordu.
Projeyi merkezi ve yerel yönetim, akademik çevre ve özel sektör
destekliyor
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın destekleri ve Kültür ve
Turizm Bakanlığı işbirliğinde, Koç Üniversitesi- Arkeoloji ve Sanat Tarihi
Bölümü ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından ortaklaşa yürütülen Küçükyalı
ArkeoPark projesine yerel yönetim ve özel sektör de büyük katkı sağlıyor.
Proje, en önemli destekçilerinden olan Maltepe Belediyesi ve Fiat-Tofaş’ın
sağladığı katkıların yanı sıra uluslararası işbirlikleri açısından da önem
taşıyor. İtalya’daki Milano Politeknik Üniversitesi ile yakın işbirliği içinde
yürütülen çalışmalarda Türk, Alman, İtalyan, Fransız genç arkeologlar ve farklı
disiplinlerden gelen uzmanlar görev alıyor.
Merkezi ve yerel yönetimleri, akademik çevre ve özel sektörü bir araya
getiren Küçükyalı ArkeoPark Projesi’nin en önemli destekçilerini ise semt halkı
oluşturuyor. Bu özelliği ile proje, Türkiye’de geniş katılımlı bir örnek model
olması açısından dikkat çekiyor. Semt muhtarı Ayşem Moroy’un arkeolojik alanın
korunması için yıllardır gösterdiği çabaların yanı sıra mahalle halkı da,
arkeolojik alanın yaşam kalitelerini geliştireceğinin bilincinde. Semt halkının,
uzmanların, destekçilerin ve kamunun bir araya geldiği ve birlikte iş kotardığı
bu kent arkeolojisi çalışması, koruma ile kentsel gelişmenin birbiriyle
çelişmediğini ortaya koyuyor.
|