luslararası sektörel odaklı denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri
veren, dünya çapında yaygın profesyonel KPMG lisanslı bağımsız firmaların global
ağını koordine eden KPMG'nin Küresel İnşaat
Araştırması'na göre; araştırmaya Türkiye'den katılan
şirketlerin 2010 yılı cirolarında önemli bir düşüş olmadığı,
şirketlerin yüzde 50'sinden fazlasının bir önceki yıla göre cirolarını artırdığı
bildirildi.
KPMG'nin yüzde 46'sı Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'da, yüzde
30'u Asya Pasfik'te ve yüzde 24'ü Amerika'da konumlanan 25 ülkedeki büyük çaplı
140 mühendislik ve inşaat şirketinin kıdemli liderleri ile sektöre dair
profesyonel bakış açılarını bir araya getirmek adına gerçekleştirdiği 2010
Küresel İnşaat Sektörü ''Belirsizliğe Uyum Sağlamak'' araştırmasına göre,
küresel inşaat sektörünün önde gelen oyuncuları, başarı için yeni stratejileri
benimserken dikkatli ama iyimser bir tablo çizdi.
Mühendislik ve inşaat
şirketleri, yeni hizmetlere ve coğrafyalara doğru genişleme planları yaparken
siparişlerinde de artış öngördü. Buna rağmen ekonomik iyileşmedeki yavaşlık,
mühendislik ve inşaat şirketlerini daha yalın iş modellerine ve farklı stratejik
arayışlara yönlendiriyor.
Uzun süren ekonomik darboğaz ve getirdiği
kısıtlamaların, inşaat şirketlerini değişimin üstesinden gelebilecek ve riski
yönetebilecek daha güçlü ve esnek iş modellerine yönlendirdiğini ortaya koyan
araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 77'si riskleri yönetebilecek gelişmiş
sistemlere sahip olduklarını belirtti.
Araştırmanın bulgularına göre, iş
modellerinin yeniden şekillendirilmesinin bir başka sonucu da pek çok küresel
oyuncunun yeni entegre hizmetlerle yurt dışına açılarak pazardaki şanslarını
artırmaları oldu. Katılımcıların yarıya yakını enerji gibi yeni hizmetlere doğru
hareketten ya da Orta Doğu, Asya, Avustralya, Afrika ve Hindistan gibi yeni
coğrafyalara doğru genişlemeden ötürü 2011'de siparişlerin artacağı öngörüsünü
ifade etti. Özellikle Asya Pasifik bölgesindeki katılımcıların yüzde 21'i,
2011'deki siparişlerde artış olacağı yönünde görüş bildirdi.
Araştırmaya
katılan şirketlerin yüzde 31'i 2011'de daha çok direkt işçi alımı yapmaları
ihtimalinin yüksek olduğunu dile getirdi. Şirketlerin çoğu, geçen yıl fiyatları
geri çekmek zorunda kaldıklarından dolayı kar marjlarının düştüğünü belirtirken,
araştırma sonuçlarında maliyet düşürme önlemleri sayesinde küresel krizin
etkisinin nispeten azaldığı da gözlemlendi. Uzun vadeli düşünüldüğünde,
şirketlerin yüzde 30'undan fazlasının da belirttiği gibi yeni projelere
götürülen daha düşük marjlı tekliflerin etkisi, siparişlerin artacağı öngörüsü
ile dengelendi.
Asya Pasifik katılımcılarının yüzde 35'inden fazlası,
teşvik çabalarının önemli ölçüde etkiye sahip olduğunu belirtirken, dünya
genelinde gerçekleşen kamu teşvik girişimlerinin farklı derecelerde başarı
gösterdiği gözlemlendi. Buna karşın, Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Amerika
katılımcılarının çoğunluğu, teşviklerin pazardaki fırsatları geliştirmediğinin
altını çizdi.
Araştırmaya göre, yeni ortamda risk yönetiminin daha da
öncelikli bir hal almasının sonucunda, çoğu katılımcı çalışanların eğitimi için
yeni programlar, teklif analizi ve planlaması süreçleri ve daha formel risk
süreçlerinin oluşturulması ile bu konuda daha fazla çaba göstermeye devam
edeceklerini belirtti.
Araştırmaya katılan şirketlerin neredeyse yarısı,
hesap verebilirlik konusunda mevcut politika ve prosedürlerin daha verimli
olması gerektiğine inandıklarını ifade etti.
Ufukta görünen ekonomik
gelişmeye dair işaretlerle inşaat şirketlerinin, bulundukları coğrafyalarını
genişletmenin ve yeni tekliflerine kaynak bulma yolları aradığını ortaya koyan
araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 47'si, kredilerin kısıtlı olması sebebiyle
finansman bulmanın hala çok zor olduğunu kaydetti. Birçok katılımcı, çoğunlukla
ABD dışındakiler, eğer kamu desteği varsa, kamu-özel sektör ortaklıklarının
(PPP'lerin) sektör için iyi bir şans olduğunu düşündüğünü bildirdi.
|