STRONG>Başmüfettiş Sinan Erol’un raporunda Seyrantepe-Ali Sami Yen takası
sırasında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün kendi çıkarını korumadığı
vurgulanıyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Sinan Erol,
Seyrantepe Projesi’ne ilişkin ön inceleme raporunda, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü’nün (GSGM) yetkililerinin alacağını iddia ettiği 143 milyon
TL’yi hükme bağlayan bir sözleşme olmadığını söylüyor. Erol’a göre,
GSGM’nin elinde, bittiğinde bedelsiz olarak Galatasaray’a devredilecek stattan
başka bir şey yok!
Sinan Erol, GSGM Genel Müdürü Yunus
Akgül’ün 3 Şubat 2010 tarihli cevabını raporunda çok sert bir şekilde
eleştiriyor. Akgül yazısında, 6 Ağustos 2007 tarihli ek protokolü anlatırken,
“52 bin kişilik Seyrantepe Stadı, GSGM’ye devredilmesi ve Ali Sami Yen
arazisinden elde edilecek gelirin yüzde 39’unun TOKİ’ye, yüzde 61’inin ise
GSGM’ye ait olacağı kararlaştırılmıştır. TOKİ’nin ihaleyi kazanan Eren
Talu&Alke Ortak Girişimi ile 19 Ekim 2007’de imzalanan sözleşme
feshedilmemiş olsaydı, genel müdürlüğümüze ödenmesi gereken pay yaklaşık olarak
143 milyon TL olacaktı” diyor.
Erol ise, şu yorumu yapıyor: “Ortak
Girişim Grubu, işi bıraktıktan ve TOKİ sözleşmeyi feshettikten sonra, ‘O
sözleşme feshedilmemiş olsaydı 143 milyon TL alacaktık’ şeklindeki hayıflanma
kabul edilebilir olmaktan uzaktır. Fesih tarihi itibariyle TOKİ’nin GSGM’ye 143
milyon TL gelir payı ödemesinin sözü edilmemektedir.”
Başbakanlık
soruşturma izni vermedi
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü, Gençlik
ve Spor eski Genel Müdürü Mehmet Atalay, “ASLANTEPE’YE
TEFTİŞ KISKACI” ve “SİYASİ OTORİTE İRADE KOYDU” başlıklı haberlerimizle
ilgili bir açıklama gönderdi:
Sözkonusu haberlerinizde Seyrantepe ile
ilgili incelemeyi yürüten başmüfettişin, şahsım hakkında Başbakanlık’tan
soruşturma izni verilmesinin talep edildiği yazmaktadır. Oysa haberinizin
yayınlandığı tarihten tam 40 gün önce, (29.03.2010 tarihinde) Başbakanlık makamı
tarafından soruşturma izni verilmemesi kararı verilmiştir. Bu bilgiyi
haberinizde belirtmeyerek, diğer ilgililer ve şahsım hakkında Başbakanlıktan
soruşturma izni verilmesini istediği şeklinde haber yapılması
anlaşılamamıştır.
O gün gerçekleştirdiğimiz protokolün her kelimesinin,
arkasındayız. Bugün bizi zor durumda bırakacak herhangi bir metnin altına imza
atmadık. Tam tersine bizi onurlandıran ve göz kamaştıran, inşaatını görünce
bittiği günü heyecanla beklediğimiz bir projenin altında imzamız var. Haberde
yazılanların aksine cevap veremeyeceğimiz ya da cevaplanmasından kaçındığımız
bir soruyla da muhatap olmadık.
Bu konuyla ilgili yaptığımız açıklama bir
savunma değil, herkes tarafından kabul edilen bir başarı öyküsünü yeniden
kamuoyuyla paylaşarak yanlış bilgilendirilmenin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
Bugün 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na aday olabiliyorsak, bu tesislerin
gelinen noktada ne kadar önem arzettiğini, şöyle etraflıca bile düşünmeden
sonuca varabilirsiniz. 2008 yılında, 2012 Avrupa futbol şampiyonası
organizasyonu konuşulurken elle tutulur uluslararası maçların oynanabileceği
doğru dürüst bir stadımız bile yoktu. Bugün ise Kayseri’de inşa edilen stadımız
gibi Seyrantepe projesi de bittiğinde Türkiye’nin yüz akı
olacaktır.
Bugünkü Seyrantepe Projesi’ni o zamanki ufkuyla ortaya koyan
Sayın Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan’dır. 1995 yılında İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı olduğu dönemde, Faruk Süren başkanlığındaki Galatasaray
heyetini kabul eden Sayın Başbakanımız, Galatasaray Heyeti’nin; “Ali Sami Yen’i
yıkıp aynı yerinde yeniden yapalım” teklifine karşılık; “Size uygun bir yerde
daha geniş bir alanda stad yapılabilecek yeni bir arazi verelim, uluslararası
standartlarda muhteşem bir stadyum inşa edelim” teklifini getirdi. Aradan geçen
onca yıldan sonra Sayın Başbakan sözünde durmuş ve bu seçimi Galatasaray camiası
yapmıştır.
Şehrin ve trafiğin tam ortasında 34 dönüm alan üzerindeki 17
bin kişilik bir stadyum, başta Galatasaray camiasının en çok şikayet ettiği,
fiziksel olarak bitmek üzere olan bir yapı alınmış, yerine 120 dönüm arazi
üzerine kurulu 52 bin 500 kişilik modern çağın mimari tekniklerini içeren,
açılır kapanır bir çatıya sahip mimari bir harika Türk sporuna kazandırılmak
üzeredir. Böyle bir durumda hangi sorunun cevabı verilemez veya bu yapılan işin
nesinden utanılır düşünmek lazım.
Bu sıra dışı stadyumun bugüne
getirilmesi öyle çok kolay da olmamıştır. Sayın Başbakanın talimatıyla Sayın
Bakanlar arasında imzalanan protokoller vardır. Bugünün TBMM Başkanı o dönemin
değerli spor bakanı olan Mehmet Ali Şahin’in altında imzasının bulunduğu bir
projedir bu. Daha sonra bizler bürokratlar olarak alt protokelleri
gerçekleştirdik. Başarısı ortada olan TOKİ’nin kamuoyu önünde gerçekleştirilen
şeffaf ihaleler ile sonuca varılmış ve ilk kazma Seyrantepe toprağına
vurulmuştur.
Sporun ve spor kurumlarının desteklenmesi olmazsa olmaz bir
ihtiyaçtır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 58 ve 59. maddelerinde yeralan,
gençliğin korunması sporun geliştirilmesinin devletin görevi olduğu açıkça
yazmaktadır. Yapılan işler Anayasal görevdir. Bu noktadan baktığımızda da spor
kulüpleri, bizlerin milli sporcu yetiştirilmesi konusunda partnerimizdir.
Yardımcı kurum olarak görev yaparlar. GSGM Genel Müdürlüğümüz döneminde
kulüplerle olan bütün ihtilafların çözümünü gerçekleştirme başarısını gösterdik.
Stadyumların borçlarını ödemelerini sağladık. Sporun ve kulüplerin lehine olan
bütün çalışmaları yaptık.
Dünya standartlarının gerisinde kalan, tesis
fakiri olan Türk sporunun atılımı için olmazsa olmazı olan bu eserlerin
yapımında köstek olmak yerine destek olmak gerekmez mi? Ortaya atılan
eleştiriler uluslar arası normlar göz önüne alınarak yapılması gerekmez
mi?
İşte başmüfettişin değerlendirmesi: Sorumluluk Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü’nün
- GSGM yetkililerinin, siyasi
otoritenin arazi takasına ilişkin protokollerle tavrını belli ettiğini yönündeki
cevabı gerçeği yansıtmamaktadır. 6 Ağustos 2007 tarihli ek protokol, GSGM Hukuk
Müşaviri Zübeyd Aydın koordinatörlüğünde, GSGM Tesisler Daire Başkan Vekili
H.H.Şen, Emlak Şube Müdür Vekili İ.H.Erkan ve Harita Kadastro Mühendisi H.Karslı
tarafından siyasi otoritenin oluruna hazırlanmıştır. Mezkur projeden başından
beri bilgi sahibi olan GSGM’nin ‘Herhangi bir müdahalemiz ve inisiyatifimiz
olmaksızın yapıldı’ yönündeki izahı gerçek değildir.
- Yapılan
işlemlere dair başbakanın bir onayına rastlanmamıştır. Daha sonra bu husus,
sayın başbakanın şifahi olur ve muvafakati şeklinde izah edilmiştir. Ancak GSGM,
katma bütçeli ve bağımsız bir kurumdur. Başbakanlığa veya bakanlığa bağlılığı
yönetseldir. Protokolün, genel hatlarıyla yol ve yön gösterici, böyle bir
projeye uygunluk ifade eden bir siyasi irade mahiyetinde olduğu, doğacak
bürokratik engellerin aşılmasına yardımcı olmaktan ibaret böyle bir siyasi irade
desteğinin başka türlü yorumlanmaması gerektiği düşünülmektedir. Kaldı ki, söz
konusu protokolde ve eklerinde tarafların haklarını belirleme görev ve
sorumluluğu GSGM’ye aittir.
‘Çıkarını neden
hesaplamadın?’
- Protokoldeki, arazilerin üzerinde inşa
edilecek yapıların değerlendirilmesi gibi çok ciddi bir görevin, GSGM ve Milli
Emlak Genel Müdürlüğü yerine, neden bizzat bakanlarca değerlendirileceği hususu
anlaşılamamıştır. Arazilerin parasal mukayesesinin yapılıp yapılmadığı yönündeki
somut sorumuza karşılık verilen, ‘hizmetlerin yürütülmesi sırasında mali açıdan
getiri-götürüsünün ne olduğu veya olacağı değil, kamu hizmetinin en iyi şekilde
yürütülmesidir’ şeklindeki cevap anlaşılabilir olmaktan uzak; kamu mallarının
değerlendirilmesi için gereken dengeleri ciddiye almayan bir anlayıştır.
- GSGM yetkililerince, tatminkar bir çalışma yapılmadan hazırlanan
ek protokolün 5. maddesi, GSGM’ye verilmesi öngörülen pay oran ve miktarının
kurum çıkarlarına uygunluğunun nasıl hesaplandığı, daha doğrusu niçin
hesaplanmadığı anlaşılamamıştır.
‘TOKİ’de inceleme
başlatılmalı’
- GSGM’nin, arazi takası sonucunda Ali Sami
Yen’i vermenin karşılığında hem 52 bin kişilik stat ham de ciddi bir gelir payı
tahsil etmek konusunda, elinde hiçbir somut ve bağlayıcı sözleşme olmamasına
rağmen, TOKİ’ye sadece ‘konuşma’ seviyesinde ‘güvendiği’
anlaşılmaktadır.
- Başarısız olmakla birlikte bu trampa (takas)
teşebbüsü sonucunda Seyrantepe Projesi ile Galatasaray Spor Kulubü’ne ciddi
avantaj sağlandığını, prestij kazandırıldığını ve neticesinde somut bir kaynak
(aktarıldığı iddiası tartışılabilir olmakla birlikte) yaratıldığını kabul etmek
gerekir.
- GSGM, Ali Sami Yen’in mülkiyetini TOKİ’ye devretmiş,
karşılığında inşaatı bittiğinde Galatasaray’a bedelsiz kullandırma vaadinde
bulunulmuş Seyrantepe projesiyle karşı karşıyadır.
- TOKİ,
sözleşmeyi tek taraflı feshetmiş olmasının bedelini GSGM’ye ödetmek
istemektedir. TOKİ’nin, GSGM’nin hak ve paylarını kısmen ortadan kaldırması
sonucunu doğuran işlemlerde bir usulsüzlük olup olmadığının aydınlığa
kavuşabilmesi için TOKİ bünyesinde bir inceleme başlatılması gerektiği mütalaa
olunmaktadır.
|