ün ve bugünün, gelenek ve geleceğin, Doğu ve Batı'nın öyle karmaşık örgülerle iç içe geçtiği bir ülkede yaşıyoruz ki, bir zamanlar sık sık 'modern olamadan post-modern' olduğumuz söylenirdi. Hatta 1990'ların temel tartışma konularından biriydi bu. Bugünse artık 'modern'i tartışıyoruz; çünkü modernleşmenin katı biçimci modern/izm modellerinin ötesinde tezahürleri olabileceğini keşfetmiş görünüyoruz! Hele sanat alanında, son yıllarda, Türkiye'de modernizmin resmi otoritesi sayılan Akademi'ye alternatif çıkışların aslında ne kadar ilginç ve evet, ne kadar daha kendince 'modern'- olabildiğini görerek, 'aykırı' ustaların da hakkını vermeye başlıyoruz. İstanbul Modern'deki Cihat Burak retrospektifi, işte bu yüzden çok önemli. Öte yandan, Türkiye'de sanatın tarihini yazarken Batı modernizminin geleneksel anlatısına öykünerek 'akademiye karşıt' figürleri bulup çıkarma eğilimini abartmak ne kadar doğru, bu da tartışmaya değer. Türk sanatının kendine özgü öyküsü içinde Akademi'yi salt 'akademik sanat'ın tutucu kalesi olarak görmek/göstermek o kadar kolay değil. Ama işte bugünün perspektifinde, bugünün hayatı ve anlatıyı reddetmeyen sanatsal anlayışında, Cihat Burak gibi bir figürün zamanında ressamdan sayılmamış olması, hani 'naif' diye küçümsenmiş olması, Akademi'de resim bölümünün kapısından kolunun altında resimleriyle reddedilmiş, kendi deyimiyle "dünyası sanki başına yıkılmış" olarak çıkması, insanın içini burkuyor. Naif yönü yok mu? Var. Ama bu bir suç değil! Onun naif ifadesini, modernleşme çabası içindeki bir toplumun eğreti figürlerinin mizahi bir yansıması, içten içe hissedilen hınzır gülüşünün biçim bulması olarak görmek de mümkün.
İstanbul Modern Sanat Müzesi, modern Türk resminin sıradışı ustası, toplumsal ve kültürel tarihimizin eşsiz yorumcusu Cihat Burak'ın yaşamını ve sanatını yansıtan bir sergi düzenliyor. Türk Telekom'un sponsorluğuyla gerçekleşen, küratörlüğünü İstanbul Modern Ulusal Sergiler Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu'nun üstlendiği "Cihat Burak Retrospektifi", çok yönlü sanatçının 50 yıllık sanatsal üretimini bir araya getiriyor.
Esasen 'Mimar'
Asıl mesleği olan mimarlığı 'karısı', 40 yaşından sonra iyice yoğunlaştığı resmi 'sevgilisi', ilginç öyküleriyle kendine has bir katkıda bulunduğu edebiyatı da 'metresi' olarak gören Cihat Burak'ın Türk sanatının en özgün sanatçılarından biri olduğunu ortaya koyan sergi, sanatçının pek çok bildik resminden, ayrıntıları içinde zevkle kaybolunan gravürlerine, 'El Ense Çekenler' gibi porselen biblolarından kuşevlerine ve seramiklerine değin hemen her döneminden çeşitli yapıtlar içeriyor. Burak'ın sergideki Paris resimleri ilginç, ama esas ilgiyi ister istemez kendi kültürel ortamımızın yansımaları çekiyor: 1960'lardan günümüze uzanan süreçte Türkiye'de giderek kitschleşen bir kültürel ortamı mizahla inceden inceye yeren, bu arada popüler kültür öğelerine de Türk resminde ilk kez yer veren Cihat Burak, bu yönüyle sonraki kuşakları etkileyen sanatçıların başında geliyor. "Türk toplumunun kendi kişiliğinden saptırılma gayretleri, kültür emperyalizmine kurban edilme çalışmaları; bunlar beni Avrupa resminden uzaklaştırıyor" diyerek kendi bildiğini yapmakta, göstermekte ısrar eden bir sanatçı olarak Cihat Burak'ın resimleri, bu diyarda yaşamış bir bilgenin bize tuttuğu bir ayna gibi. 'Tellibaba'da Gelin ve Damat', 'Sultan Sofrası', 'First Lady'miz' gibi gerçek yaşamdan bire bir yansımaların yanı sıra 'Kesik El' gibi resimlerinde hayali, düşsel öğelere de yer veren Cihat Burak, yaşadığı kente, kedilere ve belli ki gerçekten de bir sevgili gibi sevdiği resme olan tutkusunu ortaya koyan resimlerinde evet 'büyük ressam' değil ama, hayatın kendine özgü yorumunu sunabilen, kendi görsel dünyasını kurabilmiş zengin bir sanatçı olarak dikkat çekiyor. 1960'larda sanat ortamımızdaki pek çok sanatçıda gözlemlenen üslupsal kararsızlığın içinde özgün bir kararlılığı
ifade eden Burak, Türk sanatındaki yerini bence öncelikle kendi olabilme sorunsalını aşabilmiş olmasıyla kazanıyor.
Fotoğraflar Ara Güler'den
Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu'nun üstlendiği Cihat Burak retrospektifi, işte bu sıra dışı modern'i tanımak için kaçırılmaz bir fırsat. Geçen yıl açılan bir Burak sergisinde, artık bu gibi ustalarımızın iyice çalışılmış retrospektif sergilerle tanıtılmasının önemine değinmiştik Burak sergisi bu anlamda çok önemli bir çaba, özenle hazırlanmış bir çalışma. Cihat Burak'ın resim, seramik ve baskı teknikleriyle gerçekleştirdiği yaklaşık 232 yapıtının yer aldığı sergide, sanatçının farklı konu başlıkları altında bir araya getirilen çalışmaları dönemsel bir akış eşliğinde sunuluyor. Sergide ayrıca Ara Güler'in çektiği 23 Cihat Burak fotoğrafı yer alıyor.
Sergi 23 Mart 2008 tarihine kadar görülebilir.
|