Norman Foster “Hearst Tower” ile New York’ta Gerçekleştirdiği İlk Eserinin Keyfini Çıkarıyor
New York’luların tercihinin aksine yeni Dünya Ticaret Merkezi kulelerini inşa etme şansını Libeskind’e kaptıran, New York Filarmoni Orkestrası için yeniden düzenlenmesi düşünülen Avery Fisher Hall binası için hazırladığı projesi ertelenen Norman Foster, Hearst Corporation için gerçekleştirdiği projenin hayata geçirilmesinden mutlu.
New York’luların tercihinin aksine yeni Dünya Ticaret Merkezi kulelerini inşa etme şansını Libeskind’e kaptıran, New York Filarmoni Orkestrası için yeniden düzenlenmesi düşünülen Avery Fisher Hall binasının yenilenmesi için hazırladığı proje ise ertelenen Norman Foster, Hearst Corporation için gerçekleştirdiği tasarımın yaşama geçirilmesinden memnun.
Norman Foster, “1928’de inşa edilmiş bu ofis binasının alçak tavanlarıyla bugünün gereksinimlerini karşılamaktan uzak olduğunu” vurgulayarak, ofis mekânlarını yeni inşa ettiği kuleye taşımış. Ayrıca Hearst ailesinin gerçek bir prestij mekânına gereksinim duyduğunu öngören Foster, cephelerini koruduğu binaya, içinde yapay bir şelale barındıran lobiyi, şirketin 2000 çalışanının faydalanabileceği restoranı ve kamuya açık buluşma alanlarını yerleştirmiş. Foster, her kamusal yapının bir ‘temel düzeyi’ olması gerektiğini belirtirken, bu mekânı İtalyan Rönesans mimarisine atıfla binanın “asalet katı” (piano nobile) olarak nitelendiriyor. Ofis mekânları ise esnek olarak tasarlanmış. Bunu “hazır giysi ile sipariş üzerine dikilmiş giysi arasındaki farka” benzetiyor Foster. Hearst Corporation'ın eski Genel Müdürü Frank A. Bennack, Foster’ın projeye yaklaşımını şöyle ifade ediyor: “Norman işinizin nasıl yürüdüğüyle ilgileniyor. Aramızdaki diyalog çoğu zaman mimarlık hakkında değil, insanların bu mekânlarda nasıl yaşadığıyla ilgiliydi.”
Yapıyla ilgili bir başka not da New York’taki “çevreye duyarlı yüksek yapı” sertifikasıyla ödüllendirilecek ikinci bina olması beklentisi (ilki, Dünya Ticaret Merkezi 7 Numara). Örneğin yapının taşıyıcı sistemini oluşturan çeliğin % 85’i geri dönüşümlü malzemeden oluşurken, binanın ana düzeyindeki kat döşemeleri yazları ısıyı depolayan, kışları da ısıyı da yayan özellikte tasarlanmış. Lord Foster yeni yayınlanan kitabı “Reflections” (Yansımalar)’da, yıllar boyu kendisini etkileyen yapıları da açıklıyor. Bu yapılar arasında Fas’ın Marakeş şehrindeki “Kasbah”, Atina’daki “Parthenon” ve Frank Lloyd Wright’ın Manhattan’daki Solomon R. Guggenheim Müzesi” de yer alıyor. Foster, Hearst Corporation binasındaki hedefinin “duyuları tatmin eden ve mekânın ruhunu yansıtan, ışık- gölge ya da renk-doku oyunlarıyla keyifli bir mekân oluşturmak” olduğunu söylüyor. Foster son olarak, “binanın bir kent meydanına eşdeğer nitelikteki ana girişinde ışıkölçerle yapılacak bir ölçümün, ışık değerini gösterse de, ışığın ruhlarda yaratacağı etkiyi hesaplayamayacağını” özellikle vurguluyor. Derleyen: Sena Özfiliz |