TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu, son olarak 4
Temmuz 2011 tarihinde çıkarılan, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) ile kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verilen yetkileri
değerlendirdiği bir basın metni yayımladı. Söz konusu basın metninde söz konusu
644 sayılı KHK ile özellikle "TMMOB ve bağlı Odaların 'özerk ve kamusal
kimliğinin' yok edilmesi amacını güden düzenlemeler" getirildiği
belirtiyor.
644 sayılı KHK ile Meslek Odalarının çok daha farklı bir boyutta
'otoriter bir uygulama' ile karşı karşıya kaldığını vurgulayan
Mimarlar Odası, "Odaların demokratik ve mesleki haklarını kullanmasına
tahammülsüzlüğün kamusal hakları ve demokrasiyi savunan duyarlı
kesimlerin 'engel' olarak görülmesi olduğunu" aktarıyor.
TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu tarafından yayımlanan basın
metninin tamamı ise şöyle:
"Son yıllarda, 'kamu ve toplum yararına' çalışmalarını
sürdüren Meslek Odalarına karşı iktidar ve kimi çevreler,
'işlevsizleştirme, etkisizleştirme, sindirme ve tasfiye'
çabalarını sistematik biçimde sürdürmektedirler. Son olarak 4 Temmuz
2011 tarihinde çıkarılan 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kurulan
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verilen yetkiler, Odaların
'özerk ve kamusal kimliğini' yok sayan düzenlemeler, aynı
sürecin devamı olarak gündeme getirilmektedir…
Geçmişte de Meslek Odalarına yönelik olarak kimi çevreler tarafından
müdahaleler söz konusu olmuştur. 2002 yılından sonra AKP iktidarları döneminde
'ileri demokrasi' söylemi altında anti demokratik girişimler
kaygı verici düzeye ulaşmıştır. Ancak, bu düzenleme ile Meslek Odaları, bu kez
çok daha farklı bir boyutta 'otoriter bir uygulama' ile karşı
karşıya bulunmaktadırlar.
Odaların demokratik ve mesleki haklarını kullanmasına tahammülsüzlüğün asıl
nedeninin, akarsular, göller, kıyılar, su havzaları, ormanlar, tarım arazileri
gibi doğal kaynakların; kamu arazileri, okullar, hastaneler, devlet binaları
gibi kamusal varlıkların; kent meydanları, dokusu, donatı alanları ve tarihî
yapılar gibi kentsel değerlerin yağmalanmasının yanı sıra, bin yıldır yaşanan
mahalleler, yerleşik kültürler ve sosyal dokuların yok edilmesi karşısında bu
değerleri, kamusal hakları ve demokrasiyi savunan duyarlı kesimlerin
'engel' olarak görülmesi olduğunu, kamuoyumuz yakından bilmektedir.
Bu süreçte, anayasa'nın 'eşitlik' ilkesine aykırı olarak,
'yandaş' kurum ve kuruluşlara her türlü destek verilirken,
çalışmalarını 'kamu ve toplum yararı' doğrultusunda yürüten
meslek kuruluşlarına, sendikalar ve sivil-demokratik örgütlere yönelik,
demokratik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayan, bu saygın kuruluşları
'itibarsızlaştırmayı ve gözden düşürmeyi' amaçlayan çok yönlü
girişimler söz konusu olabilmektedir.
Cumhurbaşkanı tarafından 24 Mart 2008’de Devlet Denetleme Kurulu'na verilen
bir talimatla meslek kuruluşları hakkında yapılan araştırma ve inceleme
sonucunda hazırlanan rapor, bu girişimlerin somut bir örneğidir. Devlet
Denetleme Kurulu (DDK) tarafından bu raporda, baskının yoğun olduğu 1980'li
yıllarda dahi uygulanamayan kimi talepler ve kısıtlamalar gündeme getirilmiştir.
Bu raporla, demokratik ülkelerde uygulanmakta olan 'meslek örgütlerinin
kendi gelişimlerini belirleme hakları' görmezden gelinerek, Odaların
dönüştürülmesi adeta dikte edilmiştir.
Özellikle, TMMOB ve bağlı Odaların 'özerk ve kamusal kimliğinin'
yok edilmesi amacını güden çalışmalar ve düzenlemeler, bu kez
Anayasa'nın 91. Maddesi’ne aykırı bir biçimde, hiçbir ivedilik ve zorunluluk söz
konusu olmadığı halde, sınırları ve kapsamı belirsiz bir yetki yasası
çıkarılarak, Bakanlar Kurulu’nun tasarrufu olan yetki yasasına da aykırı KHK'ler
ile gerçekleştirilmektedir.
Bu bağlamda, 12 Haziran 2011 tarihindeki genel seçimlerden çok kısa bir süre
önce, 8 Haziran 2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 636 sayılı Çevre, Orman
ve Şehircilik Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile TMMOB ve
bağlı Odaların 'özerk ve kamusal kimliğinin' yok edilmesi
amacını güden düzenlemeler getirilmiştir. Ancak hemen ardından henüz kurulmayan
bu yeni bakanlığın ikiye ayrılmasına bağlı olarak 4 Temmuz 2011 tarihinde 636
sayılı KHK yürürlükten kaldırılmış ve yerine 644 sayılı Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri hakkında KHK çıkartılmıştır.
644 sayılı KHK'ye göre Odalar, Bakanlığın adeta bir hizmet birimi haline
getirilmektedir. Anayasa'ya göre Meslek Odaları ile Bakanlık arasında ancak bir
'vesayet' ilişkisi olabilirken, KHK’de 'hiyerarşik'
bir ilişki söz konusudur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na
'mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarına ilişkin mevzuatı
hazırlamak ve bunları denetlemek' görev ve yetkisi verilerek, Meslek
Odalarının 'özerk' yapıları ortadan kaldırılarak,
'bağlı kuruluş' statüsü getirilmeye çalışılmaktadır.
Anayasa'nın 135. maddesi ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanunu'na göre, kuruluş amaçlarına ilişkin her türlü kararı alma görev
ve yetkisi kendi üyeleri tarafından oluşturulan genel kurullarında olan Meslek
Odalarının üyelerinin iradelerini yok saymayı öngören düzenlemeler
getirilmiştir. Bakanlık bünyesinde kurulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü'ne,
Odaların asli işleri olan üye kayıt ve sicillerinin tutulması, mesleki norm ve
standartların belirlenmesi görevi dahi verilmiştir. Bu düzenlemelerle Odaların
asli işleri ellerinden alınmakta ve işlevsiz bırakılmaktadır.
Uygar ülke ölçütleri ve demokrasi ile bağdaşmayan, hukuka, Anayasa'ya ve
ilgili yasalara açıkça aykırı olan gelişmeler, küresel sömürü, rant ve çıkar
politikalarının yaşama geçirilmesi için duyarlı tüm kesimlerin ve toplumun
sindirilmesi anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak, 644 sayılı KHK'nin, yetersiz olan mesleki hakları daha da
geriye götüren, ancak ve ancak 'diktatoryal' rejimlerde görülebilecek
nitelikleri nedeniyle yürürlükten kaldırılması zorunludur.
Mimarlar Odası olarak, diğer Meslek Odaları ile birlikte ve TMMOB
koordinatörlüğünde, KHK'nin iptal edilerek bu hukuksuzluğun giderilmesi için
hukuki girişimler dahil olmak üzere her alanda çabalarımızı yoğunlaştırarak,
etkinlik ve kampanyalar düzenleyeceğiz.
Bizler bu nedenle, mesleki ve demokratik hakların korunması ve sağlanması,
mimarlık ve kent değerlerinin korunması ve geliştirilmesi, bilimin rehberliğinde
kamu ve toplum yararının gözetilmesi yönündeki çabalarımızı, meslektaşlarımız,
duyarlı tüm kesimler ve yurttaşlarımızla birlikte sürdürmeye kararlı olduğumuzu
bir kez daha yineliyoruz.
Meslek Odaları, meslek ortamının ve demokrasinin olmazsa olmaz
güvenceleridir. Onlara sahip çıkmak, yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkmak
demektir".
|