Fotoğraf: Aziz Uzun
Beyoğlu Belediyesince düzenlenen
''Beyoğlu Sohbetleri'' etkinliğine konuşmacı olarak katılan
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul'da bir
zamanlar yanlış işlerin yapıldığını, yanlışı düzeltmenin çok
kolay olmadığını, yapılacak düzeltmelerin ciddi bir maddi değeri bulunduğunu
kaydetti.
Günay, İstanbul'un 100 yıldan bu yana ciddi bir çöküntü yaşadığını, birkaç
imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul'un çok özel ve önemli bir şehir
olduğunu, ancak gereken özenin, duyarlılığın gösterilmediğini aktardı.
Üreten bir şehir olan İstanbul'un tüketen bir şehir haline getirildiği için
çökmeye başladığını, bu nedenle şehrin kolayca tahrip edildiğini vurgulayan
Günay, İstanbul'u doğru şekilde planlayamayanların bunda vebali bulunduğunu
söyledi.
Günay, Beyoğlu Pera'da mümkün oldukça yeni bina yapılmaması, tarihsel dokunun
korunması gerektiğini belirtti. Tarihi dokunun yanına bir biçimde zaman zaman
bir çıkıntı yapmaya çalışanlara izin verilmemesini isteyen Günay, ''Tarihi
yarımadada ve Pera'da uzun bir süre temizlik yapılmasına ihtiyaç var. Var olan o
eklentileri, beton yapıları, salaş yapıları temizleyerek önce bir ne olduğunu
anlamaya ihtiyaç var'' diye konuştu.
Bu yerlerde çok sayıda temizlenmesi, arındırılması gereken yapılaşma olduğunu
anlatan Günay, bunların öncelikle temizlenmesi ve yerel yönetimlerin bu konuda
duyarlı davranması gerektiğini kaydetti.
Temizlik sürecinden sonra asıl dokuya zarar vermeyecek şeylerin
yapılabileceğini savunan Günay, ''Geçmiş dönemlerde İstanbul'un tarihine karşı
büyük yanlışlar değil, bence büyük suçlar işlendi. İstanbul'un tarihine karşı
işlenen çok büyük suçlar var'' dedi.
Tarihi dokuları bunlardan arındırmaya çalıştıklarını aktaran Günay, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''İstanbul'da gözümüze, göz bebeğimize sokulmuş çiviler var. Bunların
çıkarılması çok saygıdeğer davranışlardır. Dolmabahçe Stadyumu konusu var. Bu
benim önüme zaman zaman bir dayatma olarak getiriliyor. Dolmabahçe Stadyumu
1940'ta yapılmış galiba. Stadyum yapıldığı zaman birçok yerde top koşturacak
alan var, ama bir tarih bilinçsizliğiyle mi, yoksa bir kasıtla mı, (ben kasıtla
olduğunu düşünüyorum) Dolmabahçe Sarayı'nın arkasına bir stadyum yapılmış. O
vadinin içine stadyum sokulur mu? Adı üzerinde dolgu alanı üstünde. Dolmabahçe
orası... Dolgu. Eminönü Yeni Cami kazık üzerine oturtulmuştur, Dolmabahçe de
öyledir. Siz bu tarafa on binlerce insanın tepineceği bir alan yaparsanız, zaman
içinde Dolmabahçe denize doğru akmaya mahkumdur.''
Bu stadyumla ilgili yeni bir proje hazırlandığını anlatan Günay, ''(Bu
yetmez, burayı büyütelim) diyorlar. (Stadyumu genişletelim, araya kongre merkezi
koyalım, bir de otopark koyalım) diyorlar. Arkadaşlar, böyle bir şey olabilir
mi? Bu konuda zorlanıyorum. Stadyumları şehir dışına, trafiğin tıkanmayacağı
yerlere alalım'' diye konuştu.
Günay, konuşmasında, İstanbul Adalet Sarayı'nın tamamlandığını belirterek,
''Eski adliyeyi kaldıracağız ve altında arkeolojik kazı yapacağız. Tarihi
yarımadada yeni bir arkeolojik park ortaya çıkacak'' dedi.
Günay, yapılacak çok sayıda iş olduğunu, kendisinin de hayal ettiği birçok
şeyi yapamadığını, her şeyin bir şekilde maddiyata dayandığını söyledi. Günay,
''yapılsın'' dediği bir işin ancak iki yıl sonra fiziki anlamda ilerleme
noktasına geldiğini dehşetle gördüğünü, bürokrasinin ağır işleyişinin kendisini
de ürküttüğünü anlattı.
Bu sürece rağmen insanların niyetinin önemli olduğunu anlatan Günay, ''Koruma
ve kullanma bilinci, niyeti önemli. 'Bir işi yapalım, orayı kapatalım'
kesinlikle demiyorum. Oraya bir insan nefesi değmeli. Ama geçmiş yıllarda bir
rant meselesi yaşadık. İstanbul, 1980'li yılların sonunda bunu hunharca yaşadı.
Bu yanlışlardan kendimizi arındırmaya çalışalım ve bambaşka bir tarihi doku
içinde, yaşam kalitesi yüksek bir İstanbul oluşturmaya çalışalım'' ifadesini
kullandı.
Birçok projeyi hayata geçirdiklerini vurgulayan Günay, şöyle devam etti:
''İstanbul Adalet Sarayı tamamlandı. Benim hayalim, eski adliyeyi
kaldıracağız ve altında arkeolojik kazı yapacağız. Belediyeyle de herhalde
mutabık kalacağız. Ve tarihi yarımadada yeni bir arkeolojik park ortaya çıkacak.
Beyoğlu için de aynı şey geçerli. Buralarda bir süre yeni bina yapmadan
yaşayalım. Buranın değeri de artacak, bereketi de artacak, yaşam kalitesi de
artacak. Böyle bir şey hayal ediyorum. Bunlara başladık.''
|