Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ataköy'ün yaklaşık 500
bin metrekarelik bir alan ve 30 yıla yakın bir süredir işgal altında olduğunu
söyledi. TOKİ olarak burada çok ciddi bir hukuk
mücadelesi verdiklerini anlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
''Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle, burayı
yap-işlet-devret modeliyle alan, daha sonra işgalci durumuna gelen oradaki
kullanıcılardan burasını temizlemek için yargıda 30 yıla yakın bir mücadele
verdik. Burasının bu süreç içinde bir imar durumu vardı. 1991-1993 ve 1997
yılında yapılan üç tane imar planı vardı. Bu imar planına istinaden, burayı
istimal etmek (kullanmak) gerekiyordu. Çünkü burası kamu malıydı ama kamu
içerisinde özel bir kuruluş olan ve hükmü şahsiyeti olan, kendi özel bütçesi
olan TOKİ'nin malıydı. TOKİ burayı, hem bankalardan hem de özel şahıslardan
bedel karşılığı edinmişti. Bu bakımdan burasını satın aldığı bedele mukabil
değerlendirmek durumundaydı. Fakat bugün geldiğimiz noktada, İstanbul'un vermek
istediği imaj ve mesaj noktasında Ataköy sahilinin büyük bir bölümünün halkın
kullanımına açılması, İstanbul'un silüetinin güzelleştirilmesi için bir önem arz
ediyordu.''
''İstanbullulardan anlayış göstermelerini rica
ediyorum''
Bu bakımdan konuyu Başbakan Erdoğan'a arz ettiklerini, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile konuştuklarını anlatan
Bayraktar, şöyle konuştu:
''Buranın yüzde 60'tan fazlasını tamamen yeşil alan, bina yapılacak yerlerin
büyük bir bölümünü yeşil alan ve ayrıca sahilden kamuya açık bir yol, sahilin
hemen arkasından 50 metrelik bir bant yapmak suretiyle burayı Ataköylülere,
Bakırköylülere, İstanbul'umuza ve Türkiye'mize kazandırmak için bir adım attık.
Bundan sonra da İstanbullulardan da bize anlayış göstermelerini, beraber hareket
etmelerini rica ediyorum. Burada devlet çok büyük bir fedakarlık yapmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ciddi şekilde risk almıştır. Mal satın alan
insanlarla konuştuk, bir kısmını ikna ettik, bir kısmını ikna etmeye
çalışıyoruz. Ama burada devletin de kaybı olmayacak, özel sektörün de. Burada
kazanacak olan özel sektördür, İstanbul'dur.''
''Yerli malı kullanımı milli görev''
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yerli malı kullanımı konusunda hangi
projeler üzerinde çalıştığına ilişkin soru üzerine Bayraktar, inşaat sektöründe
yüzde 98 yerli malı kullanılabileceğini, bunun bir milli görev olduğunu
söyledi.
Bayraktar, bugün Türkiye'nin çimentoda dünyada ilk beşin, demirde ilk yedinin
içinde yer aldığını, armatürde, seramikte, izolasyon, döşeme, cam malzemelerde
başa güreştiğini ifade ederek, ''Dünyada bizden daha kaliteli mal üreten yok.
Artık biz kaliteyi yakaladık. Mükemmelliği arıyoruz. Bu bakımdan biz, kısa
vadeli karlara bakıp, vatanımıza kötülük yapmamalıyız. Yerli mal üretiminde
kaliteyi, çeşitliliği arttırmamız, satışını, kullanımını, ihracatını teşvik
etmemiz lazım'' dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü'nü
kurduklarını, bunun içinde yapı malzemelerini çok ciddi şekilde
destekleyeceklerini anlatan Bayraktar, yapı malzemelerinin standardizasyonu,
kalitesi, yerli malı kullanımı, kullanımdaki maliyetlerin azaltılması için ne
gerekiyorsa, özel sektöre devlet denetiminden taviz vermemek ve çevre
kirliliğine dikkat etmek şartıyla inşaat malzemesi üreticilerine sonuna kadar
yardımcı olacaklarını söyledi.
Yatırımcıya yeni bir kolaylık
Bayraktar, ''Belediyelerimiz bundan sonra yatırımcıların işlerini
kolaylaştıracak. Eğer bir yatırımcı, Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir
yatırım yapmak isterse, eğer belediye onun 3 ay içinde imarını, sanayi, işletme
ruhsatını vermezse bakanlık olarak 3 ay sonra ruhsatını vereceğiz. Yeter ki
sanayicimiz iş yapsın, istihdam artsın, kalite artsın diye basit modeller ve
yasal düzenlemeler getiriyoruz'' diye konuştu.
|