Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Yerel Yönetimler Ne Yapar?

Bazı siyaset bilimcilerin hayatta çok da karşılığı olmadığını düşündükleri ancak Onur Yılmaz’ın 2003 yılında dile getirdiği “Nasıl bir kamu hizmeti? Nasıl bir yerel yönetim? Yerelleşme demokratik bir sivil yapılanmaya mı neden olmaktadır?” soruları bütün yakıcılığıyla gündeme gelmektedir.

Radikal Gazetesi
Yerel Yönetimler Ne Yapar?

Yerel yönetimler, literatürde yerel topluluğun bireylerine hizmet üretmek amacıyla kurulan, karar organları yerel toplulukça seçilerek göreve getirilen, yasalarla belirlenmiş görevlere, yetkilere, bütçeye ve personele sahip, üstlendiği hizmetler için kendi örgütsel yapısını kurabilen, merkez yönetimi ile ilişkilerinde yönetsel özerklikten yararlanan kamu tüzel kişileri olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde 29 mart 2009 yerel seçimleri ve öncesinde kamu yönetimi reformları, yerel yönetimleri ve yerel yönetimlere yetki devrini sık tartışılan bir konu haline getirmiştir. Yerelleşme, günümüzde sağlığı ve diğer karlı alanları piyasaya açma, kar getirmeyen alanları belediye sorumluluğuna bırakma yaklaşımına paralel gelişmektedir. Amaçlanan “ideolojik saplantılardan uzak”, çok taraflılığa ve çok aktörlülüğe dayanan, katılımcı ve yönetişimci, vatandaş -ki bu vatandaş müşteri olarak görülmektedir- odaklı, kolaylaştırıcı rolü üstlenen bir yerel yönetim anlayışıdır. Devletin, eğitim ve sağlık başta olmak üzere birçok alanda geri çekilmesi; merkezi yönetimin taşra teşkilatları aracılığıyla sağlanan hizmetlerin bu kurumların araç, gereç ve personellerinin belediyelere ya da il özel idarelerine devredilmesiyle yürütülmesi öngörülmektedir. Yerelin güçlenmesi ve kamusal anlayışla hizmet üretmesi, belli açılardan desteklenebilir bir durumdur; ancak Sağlık Bakanlığı’nı sadece denetleyen ve planlayan bir anlayışa sıkıştıran, sağlıkta piyasalaşma, hak kayıpları, cepten ödemeler artarken öte yandan belediyelerin en popüler ve prestijli buldukları alan olan sağlık hizmetlerine oldukça fazla kaynak ayırmaları, bilimsellikten ve koruyucu hekimlik ilkelerinden uzak, ücretsiz sağlık hizmeti sunumuna gitmeleri, özellikle de bu hizmetleri taşeron şirketler üzerinden yürütmeleri ciddi biçimde tartışılması gereken bir konudur. Bu hizmetler yürütülürken yıllık sözleşmelerle çalıştırılan, yemek ve yol yardımları olmayan, hatta yemek yemek için zaman bile verilmeyen, üst, işveren ve taşeron kıskacında sıkıştırılan çalışanların sağlığı hiçe sayılmaktadır. Bazı illerde ortaya çıkan ishal salgınlarında yaşanan yerel yönetim zafiyetleri bilinmektedir. Hükümetin belediyelere eşit kaynak aktarmadığı, aktarılan kaynakların nüsusla paralel olmadığı da yine bilinen bir gerçektir. Yerel yönetimlerin neye ne kadar kaynak ayıracakları, hangi hizmetlere öncelik verecekleri tamamen “politik tercihlerine” göre belirlenmektedir. Her geçen gün sağlığa erişim hakkının baltalandığı, sağlık uygulama tebliği ile yaşanan mağduriyetlerin arttığı da dikkate alındığında, bu uygulamaların yoksunlukları azaltmadığı gibi yoksunlar arasındaki eşitsizlikleri artırdığı ortadadır.

5393 Sayılı Belediye Kanunu ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile şirketleşmenin önü açılmış; yerel yönetimlerde kamu hizmetlerinin piyasadan/yönetimler tarafından kurulan taşeron şirketlerden satın alınması olağanlaşmış, hatta zorunluluk halini almıştır. Taşeronlaşma iş güvencesiz, sendikal örgütlenme önünde ciddi engel ve tehditlerin olduğu bir çalışma ortamı doğurmaktadır. Yöneticiler bu işletmelerde çalışanların da birer seçmen/ vatandaş olduklarını göz ardı etmekte, sosyal demokrat olduğunu iddia edenler başta olmak üzere işçilerini sendikaya üye oldular diye işten çıkarabilmekte ya da sözleşmeleri yenilememektedir. Belediyenin park ve bahçeler kısmında taşeron firmaya bağlı çalışan işçilerin, taşeron sistemine karşı iş güvencesi ve belediye bünyesinde çalışma talepleriyle açlık grevi yaptıkları bilinmektedir. Grev kararını asmak için belediyeye yürüyen Belediye-İş üyelerine polis müdahale etmektedir. Grev kararı alındığı günün gece yarısında, sendika yetkilileri anlaşma toplantılarına çağrılıp yangından mal kaçırılır gibi imzalar attırılmaktadır. Bunların hiç biri münferit vakalar değildir; ülke gündeminde yaratılmaya çalışılan değersizleştirme, çarpıtma, sermayeye karşı her türlü destek çabalarıyla birlikte emeği ucuzlatma, üretimi esnetme politik alarının en yalın biçimleridir. Yerel yönetimler, iyiden iyiye çıkar çatışmalarının arttığı, çeşitli güç odaklarının palazlandığı alanlar haline gelmiştir.

Siyasi parti temsilcileri, çeşitli yayın organlarında “kent rantlarını ona buna peşkeş çekmeyen, temiz siyaset, temiz ve saydam yerel yönetim” istemlerini dile getirmektedir. Temiz siyaset, saydam yerel yönetim, bu ülkede yaşayan her bireyin belki de tereddütsüz dile getireceği birkaç istemden biridir. Bu istemlerin ne kadarının hayata geçirileceği tecrübelerle sabittir. Bir siyasi parti başkanının kendi partisinden bir belediyeye ait sağlık işletmesinden sendikalı oldular diye işten atılan sağlık çalışanlarının şikayetini “Ben bu işlerle ilgilenmiyorum” diye cevaplaması, siyasi anlayışının, yabancılaşmanın açık göstergesidir. Hele de bu belediye, Türkiye’nin en büyük ilinin, en büyük ilçelerinden biri; oy kaygısıyla iktidar tarafından ikiye bölünen ilçesi ise siyasetten, müdahil olmaktan ne anlaşıldığı ciddi ciddi sorgulanmalıdır. Bu ülkede, bu ülke insanına rağmen yapılan gerçeklikten kopuk, sanal bir siyaset anlayışı her geçen gün daha da hakim olmaktadır.

Son yıllarda hizmet üretiminde yaygın olan bir uygulama da yurt içi ve yurt dışı kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum örgütleriyle birlikte yapılan projelerdir. Bu hizmetlerde öncelikler, kaynak aktaracak kurumlara, yöneticilerin tercihlerine ve populist yaklaşımlara göre belirlenmekte; kaynak kesildiği anda hizmetlere erişimin ve hizmetleri üretenlerin işlerinin de sonlandığı bir durum yaratmaktadır.

Belediye Kanunu'nda; Belediyeler, sağlık ve eğitim kurumlarının su, kanalizasyon, doğal gaz, yol ve aydınlatma gibi alt yapı çalışmalarını, faiz almaksızın on yıla kadar geri ödemeli veya ücretsiz olarak yapabilir veya yaptırabilir denmektedir. Geçtiğimiz yıl Dikili Belediye Başkanı hakkında, ücretsiz hizmet üretti diye dava açılmıştır. Bu ülkede belediyeye ait malları satmak, belediye eliyle şirket kurmak, taşeron eleman çalıştırmak, hizmetleri özelleştirmek, kontörle doğal gaz ve su satmak, çok uluslu şirketleri her bir hizmet birimine sokmak kamuyu zarara uğratmamakta ancak 10 metreküpe kadar kullandıkları su bedelini ilçe sakinlerinden tahsil etmemek kamuyu zarara sokmaktadır.

Belediye Kanunu'nda Belediye Başkanına, stratejik plân ve performans programına göre yürütülen faaliyetleri, belirlenmiş performans ölçütlerine göre hedef ve gerçekleşme durumu ile meydana gelen sapmaların nedenlerini ve belediye borçlarının durumunu açıklayan faaliyet raporunu hazırlama ve kamuoyuna açıklama görevi verilmiştir. Ancak kamuoyunun bu bilgilere erişimi çok da mümkün olmamaktadır. Bütün bunlar dikkate alındığında bazı siyaset bilimcilerin hayatta çok da karşılığı olmadığını düşündükleri ancak Onur Yılmaz’ın 2003 yılında dile getirdiği “Nasıl bir kamu hizmeti? Nasıl bir yerel yönetim? Yerelleşme demokratik bir sivil yapılanmaya mı neden olmaktadır?” soruları bütün yakıcılığıyla gündeme gelmektedir. Çeşitli illerde yerel seçimler sürecinde bir araya gelen kurumların yüksek sesle dile getirdikleri bir anlayışı yeniden okumak ve belki son söz olarak kaydetmek yaralı olacaktır:

"Üretenlerin yönettiği, rantiyecilerin egemenliğinin son bulduğu, kentin gelişiminin ve geleceğinin belirlendiği, demokratik planlama süreçlerine işçilerin, çalışanların, kadınların, işsizlerin ve ezilen çoğunluğun iradesinin yansıdığı, halkların barış içinde yaşadığı, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı yerel yönetimler mümkündür. Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçları doğrultusunda merkezi bütçeden kaynak ayrılmasını sağlayacak, yerel hizmetleri piyasalaştıran, taşeronlaştıran, özelleştiren, parası olanın hizmet alacağı yerel yönetim anlayışına son vererek kamucu-sosyal bir yerel yönetim anlayışını savunacağız. ”

Dr. Süheyla Ağkoç / İstanbul Tabip Odası

Kaynaklar: Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı Üzerine; H. Tarık Şengül, Yerel Yönetimler ve Sınıfsal Tercihler; Atilla Göktürk-Yüksel Akaya

http://www.yapi.com.tr/haberler/yerel-yonetimler-ne-yapar_67124.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!