Vestel, kusursuz müşteri deneyimi yaşatmak için geliştirdiği yeni mağazacılık konseptiyle tüketicilerine ürün ve hizmetleri deneyimleme fırsatı sunuyor. 2012 yılında bu yana mağazalarına yatırım yapan Vestel, 2014 yılı itibarıyla Türkiye’de bulunan bin 250 mağazasını yeniledi. Yeni sloganı ‘Türkiye Vestelleniyor’ ile mağazalarını tüketiciyle buluşulan en önemli noktalardan biri olarak konumlayan firma; üretim ve tasarım gücünü mağazalara taşıma iddiasını taşıyor.
Ergün Güler: Vestel ve tüketici arasındaki duygu bağını daha da güçlendirmek istiyoruz
Mağazalardaki değişimi ‘en iyi tüketici deneyimini yaşatma’ iddialarıyla açıklayan Vestel Şirketler Grubu Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Ergün Güler; “2013’te satış noktalarımızın sayısını 950’den bin 250’ye çıkardık ve mağazalarımızın tamamını yeni konseptimize uygun hale getirdik. 2014’te satış noktalarımızın sayısını bin 400’e çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. ‘Türkiye Vestelleniyor’ sloganı ile birlikte yeni süreçte Vestel ve tüketici arasındaki duygu bağını daha da güçlendirmek istediklerini kaydeden Güler; yeni mağazacılık anlayışıyla ev konseptinde hazırlanan Vestel mağazalarında ürünlerin evin farklı odalarına yerleştirilmiş olarak tüketicilere sunulduğunu ifade etti. Böylece tüketicilerin ürünleri kendi kullanım alanları içinde deneyimleyebildiklerini belirten Güler; “Mağazalarımızda tüm ürünler, POP’ler aracılığıyla kendi kendilerini anlatıyorlar. Tüketicilerimizin, her ürün grubunda rahatlıkla karşılaştırma yapabilecekleri bir ortam yaratıyoruz” dedi.
Ayşegül Komut: Müşteriyi kucaklayan, sade bir mağazacılık anlayışı hedefledik
Yapi.com.tr’nin yeni mağazacılık konseptinin tasarım süreci hakkındaki sorularını yanıtlayan Vestel Bayi Geliştirme’den mimar Ayşegül Komut da yüzünü müşteriye dönen, genç ve dinamik bir mağazacılık hedeflediklerini söyledi. Komut, düzenlenen uluslararası bir yarışma sonucu oluşturulan yeni konsept kapsamında yapılan çalışmaları şöyle özetledi:
“Dünyada beslenme alışkanlıklarından günlük yaşama kadar pek çok alanda kendini gösteren, genel bir ‘back to basic’ trendi var. Biz de, perakendede nabız tutmak esas olduğu için, ‘back to basic’ anlayışıyla yalın, ferah, müşteriyi kucaklayan bir mağazacılık anlayışı gerçekleştirilmeye çalıştık. Elbette perakende dinamikleri de göz önünde bulunduruldu. Hem ürünü öne çıkarmak, hem de mağazadaki sadeliği, yalınlığı vurgulamak için beyaz ağırlıklı bir konsept oldu. Teknoloji algısını yükseltmek için yalın ve net çizgiler kullanıldı. Mağazalarımızı, girişten mağazanın en arka köşesine kadar ortadan sanal bir çizgiyle ayırdık; bir tarafını beyaz eşya, diğer tarafı da elektronik ürünler grubu olarak kurguladık. Sergilemeye, elektronik ürünlerde başı çeken televizyonla başlıyoruz ve arkasından diğer elektronik ürünler, IT ürünler geliyor. Beyaz eşya tarafı da, en üst segment olan ankastre ürünlerle başlıyor; buzdolapları, yıkayıcılar, fırınlar, küçük ev aletleri şeklinde devam ediyor”.
Konsepti diri tutmak için dışarıdan gelen girdilerin önemine dikkat çeken ve sahanın zorluklarını, yerel unsurları göz önünde bulundurmak gerektiğini belirten Komut; sözlerine şöyle devam etti: “Bize ulaşan geri dönüşlerle konsepti sürekli yorumluyoruz; dolayısıyla, aslında yaşayan bir konsept bu. Örneğin Van, Mardin gibi şehirlerden, konseptle ilgili ‘fazla rafine’ yorumu geldi; bunu kırmak için kule teşhirlere yöneldik, pahalı algısını kırmak için çoklu teşhirler yaptık. Klima başı çeken ürün gruplarımızdandır; ama normalde mağazanın arka köşelerinde beyaz eşyanın yanında sergilenir. Ama Antalya, Adana gibi güney illerinde farklı bir sergilemeye gittik ve o ürün gruplarını daha öne çekmeye çalıştık. Mağazalardaki mobilyaların çok fonksiyonlu olmasına, pek çok teşhir olanağı sunmasına gayret ettik”.
|